Miraç kandili vaazına başlamadan önce bizi bu güne getiren ve bizleri hem kendisiyle hemde Peygamberiyle muhatap eden Allaha Hamdu senalar olsun diyerek miraç kandili sohbeti gönüllerde huzur ve imanın genişlemesini Yüce Allah’tan niyaz ederim. Rabbimizin rızasına uygun bir şekilde bu geceyi ihyâ etmeyi Cenâbı Allah’tan temennî ediyorum. Müminler olarak bu gece nice mana ve hikmetle dolu mübarek Miraç Kandili’ni idrak edeceğiz. Miraç, Rahmet Peygamberi’nin Allah’ın sonsuzluğu, yüceliği ve O’nun nihayetsiz kudretine yaptığı en görkemli şahitliktir. Rabbimiz, bu şahitlikte gerçek yüceliğin yalnızca kendisine ait olduğunu Efendimiz’in şahsında beşeriyete bir kez daha göstermiştir.
Hz.Allah azze ve celle gönderdiği peygamberlerini sadece tebliğ görevi ile başbaşa bırakmamış, onları vahiy ile yönlendirdiği gibi, zaman zaman çeşitli mucizelerle de desteklemiştir. Peygamber Efendimiz’in en büyük mucizelerinden biri de İsra ve Miraç olayıdır.
Miraç, Gecesi Cenab-ı Hakkın daveti üzerine Cebrail Aleyhisselâmın rehberliğinde Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselamın Mescid-i Haramdan Mescid-i Aksâ’ya, oradan semaya, yüce âlemlere, İlâhî huzura yükselmesidir. Kur’anı Kerim İsra suresi 1 ayette buyuruyor:
Meali: Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.
Aziz Mü’min kardeşlerim; Alemlerin Rabbi, teslimiyet, sadakat, ahlak, doğruluk, dürüstlük timsali olan Kutlu Nebi’yi miraç ile taltif buyururken biz kullarına da mesajlar vermiştir. Buna göre, ömrünü bu yüce değerlerle tezyin edenler, kulluk basamaklarında her daim yükseleceklerdir. Onlar, cennetin ebedi nimetlerine mazhar olarak bâki makamlarda
yüceleceklerdir.
Miraç olayının biz müslümanlar için en önemli sonuçlarından birisi, hiç şüphe yok ki dinin direği olan namazın bu gece farz kılınmış olmasıdır. “Allah’a şirk koşmayan mü’minlerin cennete girecekleri” müjdesi de bu gece Peygamberimiz(sas)’e bildirilmiştir. Bir diğer miraç hediyesi ise, Bakara suresinin “Amenerrasulu” diye başlayan son iki ayetidir.
Meali: 285 O peygamber de kendisine Rabbinden indirilene iman etti, Mü’minler de (onlardan) her biri Allah’a, onun meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine inandı.”Onun (Allah’ın) peygamberlerinden hiç birini diğerlerinin arkasından ayırmayız (hepsine inanırız), dinledik, (kabul ettik) emrine itaat ettik, Ey Rabbimiz, mağfiretini isteriz. Son varışımız ancak sanadır” dediler.
286 Allah hiç kimseye gücünün yeteceğinden başkasını yüklemez. Herkesin kazandığı hayır faidesine, yaptığı şer kendi zararınadır. “Ey Rabbimiz, unuttuk, yahut yanıldıysak bizi tutup sorguya çekme. Ey Rabbimiz, bizden evvelki ümmetlere yüklediğin gibi üstümüze ağır bir yük yükleme, Ey Rabbimiz takat getiremeyeceğimizi bize taşıtma. Bizden sadır olan günahları sil, bağışla, bizi esirge. Sen mevlamızsın bizim. Artık kafirler ruhuna karşı bize yardım et.”
Bakara süresinin son iki ayetinde iman esasları ve nasıl iman edeceğizin sırrı açılanmakla beraber inananlara kaldırılamayacak zorlukların yüklenmeyeceği beyan edilmektedir. Ayrıca müminler için dualar öğretilmektedir. Mekke döneminde müşriklerin inananlara karşı şiddetlerini artırdığı bir dönemde gelen bütün bu müjdeler hem Peygamberimize hem de inananlara destek olmuştur. Bu sebeple Miraç hadisesi ve miraç hadisesinde verilenler sadece dünde değil bu günde inanalar için bir umuttur. Miraç gecesi ulvi bir gecedir. Bu noktada bize düşen görev, Rabbimizin biz kullarına karşı çok merhametli olduğu bilinci ve ne kadar çok olursa olsun günahlarımızın affedilebileceği ümidi ile Allah’ın rızasını kazanmaya çalışmaktır. Bundan dolayı bu geceyi ibadetle geçirmeliyiz.
İnsan aciz, zayıf ve muhtaç bir varlık iken, Allah ile yakınlık kurunca öyle bir makama ulaştı ki, bütün kainat üstünde bir mertebe kazandı. Nasıl ki rütbesiz düz bir ere, “Sen paşa oldun” dense dünya çapında bir sevince ulaşır. Bunun gibi, sürekli ayrılık acısı çeken, yok olma korkusuyla endişeler içinde kıvranan bir insana da, “Sen öldükten sonra yok olmayacaksın, ebedi bir Cennete gideceksin. Hayalinin hızında, ruhunun genişliğinde, kalbinden geçen her şey önüne gelecek, o âlemde Rabbinin cemalini göreceksin” müjdesinin verilmesi her şeyin üstünde bir rütbe kazandırır.
Evet Mirac ile ümmet-i Muhammed’e bu ve bunlar gibi daha binlerce ve milyonlarca hediyeler verilmiştir. Her mümin bunları bilip, bunlar için Allah’a şükretmelidir.
Miraç Kandili vesilesiyle Rabbimize, kendimize ve çevremize karşı sorumluluklarımızı bir kez daha hatırlayalım. Unutmayalım ki, bugün biz müminlere düşen, miracı Peygamberimiz (s.a.s)’in bir hatıratı bir tarih olarak okumak değildir. Bize düşen, Ebu Bekir Efendimiz misali, Allah’ın emir ve yasakları karşısında her daim sadakatle, teslimiyetle bir duruş sergilemektir. Bu sadakat ve teslimiyeti gösteremeyenler, miracın anlamı, ruhu ve kazanımlarından mahrum kalacaklardır.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizin Miraç Kandilini tebrik ediyorum. Miracın, milletçe, âlem-i İslam olarak yükselmemize ve yücelmemize, kardeşlik, birlik ve beraberlik duygularımızın pekişmesine vesile olmasını Yüce Rabbimizden diliyorum. Evet bundan sonra miraç olayını anlatır derin duygu ve güzel bir dille isra ve miraç kıssasını sohbet ettiğiniz cemaata anlatmalısınız. Biz bundan sonrasını Nihat hatipoğlu hocamızın anlattığı gibi diyoruz.