Mucize, nübüvvet/peygamberlik iddiasında bulunan kişinin doğruluğunu göstermek amacıyla Allah (c.c.) tarafından yaratılan ve nitelikleri bakımından insanları benzerini getirmekten âciz bırakan olağanüstü hadisedir (Kâdî Abdülcebbâr, el-Muġnî, 15/199).
İslâm âlimleri hem Hz. Muhammed’in (s.a.s.), hem de diğer peygamberlerin göstermiş oldukları mucizeleri idrak edilmeleri açısından aklî, hissî ve haberî; amaçları bakımından ise hidâyet, yardım ve helak mucizeleri şeklinde sınıflandırmışlardır.
Aklî mucizeye en büyük örnek Kur’ân’dır. Çünkü Kur’ân her çağdaki akıl sahibi insana hitap eden, akıllara durgunluk veren, başkalarının benzerini meydana getirmekten aciz kaldıkları büyük ve ebedî bir mucizedir.
Bu gerçek Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle ifade edilir: “Eğer kulumuza indirdiklerimizden herhangi bir şüpheye düşüyorsanız, haydi onun benzeri bir sûre getirin, eğer iddianızda doğru iseniz, Allah’tan başka şahitlerinizi (yardımcılarınızı) da çağırın” (el-Bakara, 2/23). Hz. Peygamber (s.a.s.) de Kur’ân’ın en büyük mucize olduğunu bir hadisinde şöyle ifade etmiştir: “Bütün peygamberlere, kendi dönemlerinde yaşayan insanların iman edeceği birtakım mucizeler verilmiştir. Hiç şüphesiz bana ihsan edilen en büyük mucize, Allah’ın vahyettiği Kur’ân’dır” (Buhârî, İ‘tisâm, 1 [7274]; Müslim, Îmân, 239 [152]).
İnsanların duyularına hitap eden hârikulâde olaylara hissî mucizeler denilir. Hz. Sâlih’in (a.s.) devesi (Hûd 11/64-68), Hz. Mûsâ’nın (a.s.) asâsının yılana dönüşmesi ve elinin parıltılı bir ışık vermesi (el-A‘râf 7/106-108) Hz. Îsâ’nın (a.s.) kuş şekline soktuğu çamuru canlandırması, ölüleri diriltmesi, anadan doğma körleri ve alaca hastalığına tutulanları iyileştirmesi (Âl-i İmrân, 3/49; el-Mâide, 5/110) gibi örnekler hissî mucizelerdendir.
Hz. Muhammed’in (s.a.s.) asıl mucizesi Kur’ân-ı Kerîm olmakla birlikte ona hissî mucizeler de verilmiştir. Bedir Savaşı’nda meleklerin Müslümanlara yardım etmesi (Âl-i İmrân, 3/122-123; el-Enfâl, 8/9-10) hadisesi Kur’ân’da zikredilen hissî mucizelerden biridir. Resûlullah’ın az bir yiyecekle birçok insanı doyurması, az miktardaki suyu çoğaltması, hurma kütüğünün inlemesi (Buhârî, Menâkıb, 25 [3572, 3578, 3583]) olayları da hadislerde zikredilen hissî mucizeler arasında yer almaktadır.
Peygamberlerin Allah’tan gelen vahye dayanarak verdikleri gaybî haberlere, haberî mucize denilmektedir. İsyankâr toplumların başlarına geleceğini önceden bildirdikleri felâketlerin aynen vuku bulması, Hz. Îsâ’nın (a.s.), muhataplarının evlerinde ne yiyip ne biriktirdiklerini haber vermesi (Âl-i İmrân, 3/49), Resûl-i Ekrem’in (s.a.s.) Bizanslılar’ın İranlılar’ı savaşta mağlûp edeceğini (er-Rûm, 30/1-4) ve kisrânın saltanatının yıkılacağını (Buhârî, Menâkıb, 25 [3619]) bildirmesi bu tür mucizelerdendir.
Meydan okuma şartı çerçevesinde inkârcıların gözü önünde ve onları acze düşürecek şekilde zuhur eden mucizelere hidâyet mucizeleri denilmektedir. Bu tür mucizeler insanların kanaatleri üzerinde etkili olup ön yargıdan uzak kimselere fayda verir.
Hz. Sâlih’in devesi, (Hûd 11/64-68) Hz. Mûsâ’nın asâsı ile parıltılı eli (el-A‘râf 7/106-108), Hz. Îsâ’nın şifa mucizesi (el-Mâide, 5/110) ve Hz. Muhammed’in Kur’ân mucizesi bunlar arasında sayılır (el-Bakara, 2/23-24). Sadece Kur’ân okuyup Müslüman olan pek çok kişi olduğu gibi Hz. Mûsâ’nın asâsının yılana dönüşüp sihirbazların yaptığı diğer yılanları yutması sonucu sihirbazların imana gelmeleri gibi olaylar bunlardandır.
Mü’minlerin ihtiyaçlarını gidermeye yönelik olarak zuhur eden ilâhî yardımlar da yardım/nusret mucizeleridir. Hz. Mûsâ’nın İsrâiloğulları için Allah’ın emriyle kayadan su çıkarması (el-Bakara, 2/60), kavmine gökten kudret helvası ve bıldırcın gönderilmesi, onların gölgelenmesi için bulut getirilmesi (el-A‘râf 7/160), Hz. Îsâ’ya gökten yiyecek dolu bir sofra indirilmesi (el-Mâide 5/112-115), Bedir ve Hendek gazvelerinde meleklerin Müslümanlara yardım etmesi (Âl-i İmrân 3/123-127; el-Ahzâb 33/9), çeşitli münasebetlerle suyun çoğalması ve yemeğin bereketlenmesi (Buhârî, Menâkıb, 25) bu türdendir.
İnkârda ısrar eden kavimlerin cezalandırılmasına yönelik mucizeler de helak mucizesidir.
Kur’ân’daki açıklamalara göre helâk mucizelerinin şiddetli fırtına, korkunç bir gürültü, tûfan, zelzele gibi tabii âfetler tarzında gerçekleştiği (el-Ankebût, 29/40) görülmektedir. Nûh kavminin tufanla (el-Ankebût, 29/14), Semûd, Âd ve Medyen halkının korkunç bir gürültüyle (Sâd, 38/13-15), Lût kavminin yaşadığı şehrin altının üstüne getirilip başlarına taş yağdırılmasıyla (Hûd, 11/82-83, el-Kamer, 54/), Firavun ve ordusunun ise denizde boğulmak suretiyle (eş-Şuarâ, 26/66) helâk edilmesi bunlardandır.
Peygamberlerin birçok delil ve mucizesine rağmen inanmamakta ısrar eden inkârcıların helâk edilmesi, Allah’ın bir kanunudur. Helak mucizeleri aynı zamanda sonraki nesiller için bir uyarı ve ibret vesilesidir.