Bir meselenin hükmü Kur’an-ı Kerîm’de açıkça beyan edilmediği ve hakkında vahiy gelmediği zaman Peygamber (sav) ne yapardı?
Bir meselenin hükmü Kur’an-ı Kerîm’de açıkça beyan edilmediği, hakkında da vahiy gelmediği zaman Ashabın görüşüne başvurduğu gibi içtihad da ederdi. Amir’den rivayet edilmiştir: “Peygamber (sav) bazan herhangi bir mesele hakkında hükmünü verirdi. Sonra O’nun verdiği hükme ters düşen ayet nazil olurdu.”
Bundan anlaşılıyor ki bir şey hakkında vahiy gelmediği zaman Peygamber (sav) içtihat ederek hüküm verirdi. Ancak hüküm verdiği hususta işi aceleye getirmezdi. Vahyin gelişinden ümidim kesin^ ceye kadar beklerdi. Vahyin gelmediğini görünce içtihad ederdî. Şayet inen ayetler Peygamberin içtihadı gibi olmazsa onun mensuh olduğu kabul edilirdi
Buna bir örnek verelim:
Bedir Savaşında Peygamber (sav) esir düşen kâfirler hakkında Ashabın görüşlerine başvurdu. Ebu Bekir (ra) ileride İslâm’a girmelerinin mümkün olduğunu düşünerek, o sırada müslümanlann içerisinde bulundukları maddî sıkıntıları da göz önüne alarak fidye mukabilinde serbest bırakılmalarını teklif etti. Ömer (ra) ise bunlar küfrün başı oldukları için öldürülmelerini istedi.
Peygamber (sav) Hazreti Ebu Bekir’in düşündüğü gibi düşünerek kanaatini beyan etti. Sonra esirler fidye mukabilinde serbest bırakıldılar. Fakat akabinde Hazreti Peygamberi itap eder bir şekilde ayet indi: “Yeryüzünde savaşırken düşmanı yere sermeden esir almak hiç bir peygambere yaraşmaz. Geçici dünya malını istiyorsunuz, oysa Allah ahireti kazanmanızı ister. Allah Güçlüdür, Hakimdir. Daha önce Allah’dan verilmiş bir hüküm olmasaydı, aldıklarınızdan ötürü size büyük bir azap erişirdi” (6).
Evet, Peygamber (sav) içtihad ederdi, yalnız diğer müçtehidler gibi değildir. Şayet içtihadı uygun düşmezse mutlaka ayeti kerime nâzil olup içtihadı tashih ederdi (7).
Dipnot
(6) Müslim, c. 5, s. 157-158
(7) Fıkhı’s-Siret, s. 176