Peygamberlerin dışındaki insanların gördükleri rüyalar, kesin bir hüküm ifade etmediği gibi bu rüyaların bağlayıcılığı da yoktur (Dimyâtî, Hâşiyetü i‘âneti’t-tâlibîn, I, 104). Bu itibarla rüyada kurban kesmeyi adayan kişinin, bu adağını yerine getirmesi gerekmez.
Hanefi mezhebine göre, -şartlı veya şartsız olsun- Allah için bir şey adamak caizdir. Malikî mezhebine göre, şartsız olanı menduptur. Bazı Malikîlere göre -şartlı olan- mekruhtur.
Şafii ve Hanbelilere göre de –adak adamak- mekruhtur. Onlara göre, eğer mendup/sünnet olsaydı, Hz. Peygamber (a.s.m) adak adardı. Halbuki böyle bir şey yapmadığı bilinmektedir. Hatta bir hadis-i şerifte “Adak adamak, (mukadder olan) bir şeyi değiştirmez, bir şeyi geri getirmez, yalnız cimrinin malından götürür.” buyurmuştur. (Hadis, Tirmizi hariç, kütübü sittede zikredilmiştir. bk. Neylu’l-Evtar, 8/240).
Bununla beraber, adak adayan kimsenin adağını yerine getirmesi gerekir, aksi takdirde günahkâr olur. Çünkü, bu husus Kur’an ve sünnetle sabittir.
“Adaklarını yerine getirsinler.”(Hac, 22/29) mealindeki ayet ile “Kim bir şeyi adarsa adağını yerine getirsin.”(Nasbu’r-Raye, 3/300) mealindeki hadisten de bunu anlamak mümkündür.”(bk. Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslamî, 3/475-476).