Hz. Peygamber (s.a.s.) sakal bırakmayı fıtrata uygun davranışlar arasında saymıştır (Müslim, Tahâret, 56 [261]; bk. Buhârî, Libâs, 64-65 [5892-5893]). Nitekim kendisi de sakal bırakıp güzelce bakımını yapmış (Tirmizî, eş-Şemâil, 50 [33]), sakalını eninden ve boyundan kısaltmış (Tirmizî, Edeb, 17 [2762]), ashâbına da gerekli bakımı yapmalarını tavsiye etmiştir (Muvatta’, Şaʿr, 7 ).
Hz. Peygamber’in (s.a.s.) sünnetine tabi olma hususundaki titizliğiyle bilinen sahâbeden Abdullah b. Ömer de sakalının bir tutamdan fazlasını kesmiştir (Buhârî, Libâs, 64 [5892]). Bu ve benzeri rivâyetlerden hareketle bazı âlimlerimiz, sakalın bir tutamdan fazlasını kesmenin müstehap olduğunu söylemişlerdir (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, 2/417-418, 550; 6/407; el-Fetâva’l-hindiyye, 5/358; İbn Hacer, Fethu’l-bârî, 10/350). Ayrıca Hz. Ömer’in (r.a.) de sakalını uzatanlara bir tutamdan fazlasını kesmelerini tavsiye ettiği rivâyet edilmektedir (Aynî, Umdetü’l-kârî, 22/46-47).
Konu hakkındaki hadisler ile sahabe uygulamalarını dikkate alan İslâm âlimleri sakal bırakmanın, yerine getirilmesi istenen doğal (fıtrî) bir fiil ve yapılması tavsiye edilen bir sünnet olduğunda ittifak ederken sakalı tamamen kesmenin hükmü konusunda ise farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Bazı âlimler bunun haram olduğunu söylerken (Desûkî, Hâşiye, 1/90, 422-423) bazıları tahrîmen mekruh, diğer bazıları ise tenzîhen mekruh olduğunu söylemişlerdir (bk. İbn Hacer, Fethu’l-bârî, 10/350; Dimyâtî, İ‘ânetü’t-tâlibîn, 2/386; Zühaylî, el-Fıkhü’l-İslâmî, 1/462).
Genel olarak benimsenen “bir şeyin haram olması için onunla ilgili yasaklayıcı delilin sübût ve delalet açılarından kati yani ihtimale kapalı olması gerektiği” yönündeki usûl kuralı, sakalı tamamen kesmenin mekruh olduğunu söyleyen görüşün daha isabetli olduğu sonucunu vermektedir.
Buna göre Hz. Peygamber’e (s.a.s.) uymak maksadıyla sakal bırakan ve sakalının sünnete uygun bir şekilde bakımını yapan kişinin bu amelinden dolayı sevap alacağını, ancak herhangi bir sebeple buna imkân bulamadıkları için sakalını tıraş edenlerin ise sünnete aykırı düşmekle birlikte bundan dolayı günaha girmeyeceğini söylemek mümkündür.