Satranç, düşünme ve aklı kullanmağa sevk eden bir oyundur. Durum böyleyken, her oyunda olduğu gibi, satrançta da dinimizin getirdiği bir ölçü vardır. Şartsız olduğu takdirde bazı sahâbe ile Şâfıî mezhebine göre caiz ise de Hanefî Mâliki ve Hanbelî mezheblerine göre haramdır. Şartlı olursa şüphesiz haramdır.
Nitekim birçok İslâm âlimi satrancın zihni kuvvetlendirdiği, mizacı geliştirdiği, iş hayatında azimli ve mücadeleci olmayı öğrettiği, görüş ufkunu genişlettiği, kendine güveni arttırdığı, insanı sosyalleştirdiği ve güçlü arkadaşlıklar kurulmasını sağladığı yönündeki faydalarını hatırlatarak satranç oynamanın mübah olduğunu ifade etmiştir.”
Bilindiği gibi, satranç İran kaynaklı bir oyun olup, diğer ülkelere oradan yayılmıştır. Daha önceleri Araplar arasında fazla bilinmiyordu. Fakat İran fethedilip İranlılarla münasebetler başlayınca, yavaş yavaş İran âdetleri de Müslümanlar arasında görülmeye başladı.
İmam Nevevî’nin de belirttiği gibi, satrancın mubah sayılması için dört şartın mevcut olması gerekir:
1. Satranç oynayanlar, oyuna dalmak suretiyle namazın gecikmesine meydan vermemelidir.
2. Satranç, kumara yol açacak şekilde para ve benzeri bir menfaat karşılığında oynanmamalı, yani kazanan ve kaybeden bir şey alma şartını koşmamalıdır.
3. Oynayanlar, oyun esnasında dillerini kötü sözlerden yalan, gıybet ve küfürden sakındırmalıdır.
4. Satranca alışan kimseler, ondan vaz geçemeyecek kadar müptelâ olmamalıdır.
Şu halde, bu görüşe göre, ölçüyü kaçırmamak, ibadetlere mâni olmamak ve günahlara vesile kılınmamak şartıyla, satranç mubah görülmektedir.