“Kıyamet gününde, nâsın nefsinde en şiddetli nedamet duyanı, dünyâda mümkün olduğu halde ilim tahsil etmeyen kimse ile, ilim öğrettiği kimse ilmi ile amel edip de, kendisi ilmi ile âmil olmayan kimsedir.”
ÎZÂHI
Bir iıadis-i şerif mûcebince, Çin’de olsa da ilim talep etmek her musiıra ve müslimeye farzdır. İslâm Dîni kadar ilme kıymet veren hiçbir din ve felsefe yoktur. Cenâb-ı Hak Kur’ân-ı Kerıın inde, Bilenlerle bilmeyenler müsavi olur mu? Bilenle bilmeyen müsâvi değildir.”, “Allah, îman edenlerle ilim verilmiş olanların derecelerini yükseltir/’ meâlinde olan âyet-i kerîmelerle, ilim ve âlimlerin yüksek mertebelerini kullarına bildirmiştir.
İslâm büyükleri ve İslâm mürşit ve vaizleri, dâima müslüman lan ilim ve irfana teşvik ettikleri halde maâlesef müsmir olmamıştır. Ne yazıktır ki, bugün İslâm diyarlarının çoğunda ekseriyyeti okuyup yazmak bilmeyenler teşkil etmektedir. İlmin nur, cehlin zulmet nâsın ölü ve ilim ehlinin diri olduğu ve müslüman için cehlin âr bu lunduğu gibi ikazlar, şuursuz k&lblerde bîr te‘sir yapamamıştır. K bahat kiradsdlf? Şüphesiz cemiyyet içinde ilim ve irfanı tâmım vu zîfesiyle mükellef olanlarla, ana babalardadır. Bunlar dünyâdan,bu gaflet ve ihmâlin casâaını görecekleri gibi -^ki,; görmektedirler AiMNtte de Gezisini çekeceklerdi.