“Allâhu Teâlâ, her söyleyenin söylediğini bilir. Bu halde kul, Allah’dan korksun, ne söylediğini düşünsün.”
İZAHI
insan, fiil ve hareketlerinde ve o meyanda söyleyeceği sözlerde birtakım hükümlere riâyetle mükellefdir. Her istediğini söylemiyecek, ancak, hayır söyleyecek, söylenmesi dînen memnû olan sözlerden kaçınacak, îman ve i‘tikâdına muhâlif tefevvuhatta bulunma» yacak, yalan söylemeyecek, gıybet etmeyecek, iftira etmeyecek, bühtanda bulunmayacak, şunu bunu hakâreti mutazammm lâfdan çekinecek, kimseyi alaya almayacak, hayat ve muaşeret ve maişetinin istilzâm eylediği sözlerden maâdâ, fuzûlî, yâni fâidesiz ve lüzumsuz sözleri terk edecektir.
Bu hadîs-i şerîfde, bu hususlara işâretle, Allah her söyleyenin söylediğini bilir. Bu takdirde kul, Allah’dan korksun, söyleyeceği sözü düşünsün, buyurulmuş tur. Düşünülmeden söylenen ve söylenmesi memnû olan sözler, çok defa dünyevî ve uhrevî felâket ve hüs-râna sebep olabilir. Bunun içindir ki, bu mevzuda îkaz ve irşâdı mutazammm birçok hadîsler şeref-sâdır olmuştur. Mütenassıh olmak ve belleyip amel etmek için dînî terbiye ve kâmil îman lâzımdır. îmdi, ana ve babalar çocuklarını dînî terbiye ile yetiştirmeye son derece ihtimam etmelidirler.