Bu hadîs-i şerif Ashab’dan bir zâtm suâline cevap olarak îrad buyurulmuştur. Bu zât: Yâ Resûla’llâh, devemi bağlayayım da mı tevekkül edeyim, yoksa bağlamadan salıverip de mi tevekkül edeyim? diye sormuş, Resûl-i Ekrem cevâben, bağla da tevekkül et, buyurmuşlardır.
Tevekkül, teşebbüs ve azimden sonra o işte Allah’ın inâyetine sığınıp güvenmek demektir. Çünkü, Allâh’m lütuf ve inayeti olmadıkça hiçbir işte muvaffakıyyet olmaz, türlü mâniler çıkar. Nitekim, Cenâb-ı Hak Âl-i îmrân sûresinin 159 uncu âyetinde Resûl-i Ekrem’ine: Bir kerre azmettin mi artık Allâh’a güven, buyurmuştur.
işte tevekkülün ma‘nâsı ve mâhiyyeti budur. Birtakım cehele-nin ve din düşmanlarmm zannettikleri veya kasten yanlış mayalandırdıkları gibi, tevekkül, atâlet demek değildir.
Hulâsa, teşebbüs ve azmetmeden tevekkül yoktur. Âdet-i ilâ-hiyye böyle câridir.