“Her şeyde teenni (ile hareket) hayırlıdır, âhiret ameli müstesna.”
IZÂHI
Teüde, teennî manasınadır. Teennî, bir işte ivmeyip temkinli olmak demektir. Zıddı, aceledir ki, bir işte ivmek, temkinli olmamak ma’nâsınadır. Teennî ile hareket edene müteennî, aceleci kimseye acûl denir.
Bir işde teennî, o işin mâhiyyeti ve âkıbeti düşünülmekle olur. Teennî, temkin ve ihtiyat mahsûlü olduğu için netîce hayır olur. Acele bunun aksinedir. Hele mühim mevzûlarda, ezcümle âmmeye âit işlerde ve adâletle ilgiü hususlarda çok dikkatli ve temkinli olmak gerekir. Meselâ: Müellifler eserlerini te’lifde; kanun ve nizamyapanlar, bunları tanzim ve hazırlamakda; hâkimler muhâkeme ve hükümlerinde; doktorlar hastalığı teşhis ve tedâvide ve sanatkârlar sakatlarını icrâda acele etmeyecektir. Acele edilirse, çok def‘a akıbet isabetsiz ve zararlı olur. Amma Âhirete müteallik amelde acele, mahz-ı hayırdır. Meselâ: Namaz vakti gelince ve bir iyiliğe ııiyyet edince, fiile çıkarmakta acele olunmalıdır. Çünkü, şeytan ve nefis birtakım ilkââtia bu amellere mânî olabilir.
Düşünmeye muhtaç olmayan bir işin hemen yapılması acele sayılmaz. Bâzı kimseler, yapılması lâzım gelen bir işi, başka yakıtlara bırakırlar ki, bu tenbellik alâmetidir. Bu gibilere müsevvif denir» Bu gibüer, her vaktin yapılacak bir işi olduğunu düşünmezler.