“İnsanlara derecelerine göre muâmele yapınız.”
ÎZÂHI
Bu hadîs-i şerîf muaşeret âdabından birini beyan ediyor. Her şeyin bir usûl ve âdâbı olduğu gibi, muâşeretin de birtakım usûl ve âdâbı vardır ki, bunlara riâyet gerekir. İnsanlar ilim ve irfan, salâh, zenginlik, fakirlik, gençlik ve ihtiyarlık gibi husûsiyyetleriyle her birinin cemiyyet içinde bir mevki ve derecesi vardır. Binâenaleyh, herkesin mevkiine ve derecesine göre muâmele yapmak îcâbeder. Bir âlime karşı gösterilecek alâka ile bir câhile karşı gösterilecek alâka bir değildir. Diğerlerinde de hâl böyledir.
Meselâ, bir meclisde bir âlim câhil üzerine, salâh-i hâl sâhibi olan o derecede olmayan kimse üzerine, bir ihtiyar genç üzerine, resmi yüksek bir mevki sâhibi bir memur derecesi dûn olan memur üzerine tercih olunur. Aksi sûrette muâmele dargınlık ve iğbirarı mûcip olur. Nitekim, medeni milletlerde hâl bu minvâl üzerinedir. Buna riâyetsizlik, ilim, ahlâk ve fazilete teşvike ehemmiyet vermemek olacağı gibi, terbiye yoksulluğu da sayılır.