Rivâyet olunan bu hadis, mektuplaşmaya dâirdir. Yazılıp gönderilen herhangi bir mektûba cevapla mukâbele, nezâket ve insanlık âdâbmdandır. Mektup, ya hal ve hatır sormak için yazılır veya bir ihtiyâcın giderilmesi için bir ricâya dâir olur. Ne maksatla yazılmış olursa olsun, yazan bir cevap bekler. Alırsa münşerih ve nıcmnun, alamazsa münkesir olur.
Mektuba cevap vermemek, selâma mukâbele etmemeye benzer. Selâmı mukâbele görmeyen kimse, nasıl elem duyarsa, mektûba cevap alamayan daha hafif olsa da içinde bir teessür duyar. Bunun için ahlâk-ı fâzıla sâhipleri mektûba cevap vermeyi, insânî vazife bilirler.
Mektûba cevap vermeyi, redd-i selâma teşbih, vücup bakımından değil, ruhlar üzerindeki te’sîri bakımındandır. Yoksa mektûba behemahal ceVap vermek vâcip değildir.