Evlenmek, yeni bir hayâtın başlangıcıdır. Bu hayat için bir yuvaya ve bunun kurulması için zarurî sarfiyyâta ihtiyaç vardır. Ancak bu sarfiyyâtm mâkul bir had’de ve tarafların mâlî imkân-lariyle mütenâsip olması lâzımdır. Maâlesef ekseriyâ bizde böyle olmamaktadır. Görgü ve gösteriş belâsı, evlenmede ekseriyâ tahammülü güç masraflara yol açmakta ve hattâ bu yüzden bâzı evlenmelerden vazgeçilmektedir. Davullu zurnalı, rakılı şaraplı düğünler ve ziyâfetlerde ve eğlence ve nikâh salonlarında binlerce liraya mal olan sarfiyyat, yıkıcı israfdan başka bir şey değildir.
Halbuki, her iki tarafın, müstakbel âüenin ihtiyaçlarını ve hayatta vukûu melhûz her türlü ihtimalleri düşünerek fuzûlî ve fâide-siz ve çok defa da yersiz sarfiyyattan kaçınmaları îcâbeder.
Ümmü’l-Mü’minîn Hazret-i Âişe’nin Resül-i Ekrem’le nikâhları, pek sâde olmuş ve bunu gören müslümanlar, evlenmede yapageldik-leri lüzumsuz masraf ve israfları terk ile sâdeliğe dönmüşlerdi. İşte Resûl-i Ekrem, bunlan hatırlatmak maksadiyle, ifrat ve israfdan kaçınmak tavsiyesinde ve emrinde bulunmuş oluyorlar.
25 Teşrînisânî 1336 târih ve 55 numaralı, Düğünlerde Men-i tsrâfât adlı bir kanun neşredilmişti. Tatbik kabiliyyeti olup olmadığı düşünülmediğinden hiçbir yerde ve hiçbir zaman tatbik oluna mamış ve müdevvenat arasında, kâğıt üzerinde kalmaktan başka bir şeye yaramamıştır.