Bu hadîs-i şerif, orucun dünyevî ve tâlî fâidelerinden birini beyan ediyor. Esas i’tibâriyle oruç taabbüdîdir, yâni maddi fâide düşünülmeyerek Allah emrettiği için, kulluk vazifesini îfâ için tutulur. Nitekim namaz da böyledir.
İdman maksadiyle kılınmaz. Gerek oruç, gerek namaz, sırf dünyevî ve sıhhî fâidesi için tutulur ve kılınırsa, Allah nczdinde makbul olmaz. Çünkü, ameller niyyete göre hüküm alır. Niyyet hulûsa mukarin olunca, kulluk vazifesi İfâ edilmiş olur. Bunun yanında bildiğimiz, bilmediğimiz birtakım dünyevi ve maddi fâideler olduğu muhakkaktır.
İşte, Remil Ekrem Efendimiz, orucun maddi fâidelerinden birini haber veriyor. filhakîka, hazım cihâzımız, en ziyâde dinlenmeye muhtaç bir cihazdır ki, mütemâdiyen faâliyyettedir.
İnsan cümlei asabiyyesini, dimağmı ve diğer uzuvlarını dinlendirmeyi düşündüğü halde hazım cihazını düşünmeden, durmadan yemek, içmek ister ve sonra birtakım hastalıklara mâruz kalır. Fakat, iftar ve aahur yemeklerinde i tidale riâyet etmek şartiyle, senede bir ay oruç tutarsa, birçok hastalıklardan mâsun kalarak sıhhat bulur.