“Sizden evvelki ümmetler helâk edildiler. (Şu sebebledir ki,) onlar, içlerinden şeref sâhibi hırsızlık ettiği vakit, onu terk ettiler (cezâlandırmadılar). İçlerinden zayıf (birisi) hırsızlık ettiği vakit, ona hâd icrâ ettiler. Allâh’a yemin ederim ki, Muhammed’in kızı Fâtıma (kızım Fatıma) hırsızlık etse, muhakkak onun elini keserim (hâd icrâ ederim)
İZAHI
Harict-i Resûl-i Ekrem, bir misâl vererek geçmiş ümmetlerin helak edilmeleri, adâletsizlik yüzünden olduğunu haber veriyor. Ve ümmetini adâletsizlikten tahzîr buyuruyor. Filhakika adâlet mülkün esâsıdır. Mülk ve devlet bu esas üzerine kurulur ve bu esâsın deva* miyle devam eder. Her fert insan olmak îtibâriyle müsâvat hakkına mâliktir.
Ve bu onun tabiî hakkıdır. Binâenaleyh mevcut kanunlar ve hükümler kavî, zayıf, şerîf ve vazî‘ herkes hakkında seyyânen tatbik edilmek îeâbeder. Aksi halde cemiyyetin bünyesi, esâsından sarsüır.
îdâre edenlerle halk arasında hoşnutsuzluk belirir, i’tim&t ve hürmet hissi zâil olur, adâletsizlik sebebiyle fertler, türlü türlü gayr-i meşru’ vâsıtalara baş vururlar. Tedricen ciılâk uizâmı bozulur. Adâletsizlik, cemiyetlere ânz olan öyle bir hastalıktır ki, kanser gibi cemiyetin bünyesinin her taraf ma sirayet ederek mevcû-diyyetine son verir.
Bu korkunç âkıbet sebebiyledir ki, Hazret-i Nebiyy-i Ekrem, Allah’a yemîn ederek, kızım Fâtıma hırsızlık yapsa elini keserim, hâd icrâ ederim, buyuruyor.
Müslümaıılar, mübârek Peygamberlerinin bu irşadım bir an hatırdan çıkarmamalıdırlar.