Ömer İbnü’l-Hattâb radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Gece, (doğudan) geldi de gündüz (batıdan) gitti ve güneş kayboldu mu oruçlu derhal orucunu açar.”
Buhârî, Savm 43; Müslim, Sıyâm 51-52. Ayrıca bk. Tirmizî, Savm 12
Ebû Musâ radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Azîz ve celîl olan Allah, gündüz günah işleyenin tövbesini kabul etmek için gece rahmet kapısını açık tutar; gece günah işleyenin tövbesini kabul etmek için gündüz rahmet kapısını açık tutar. Bu uygulama güneş batıdan doğuncaya kadar böylece devam eder.”
Müslim, Tevbe 31
Ebû Mûsâ Abdullah İbni Kays el-Eş’arî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Allah Teâlâ gündüz günah işleyenin tövbesini kabul etmek için geceleyin elini açar. Geceleyin günah işleyenin tövbesini kabul etmek için de gündüzün elini açar. Güneş battığı yerden doğuncaya kadar bu böyle devam edip gider.”
Müslim, Tevbe 31
Mikdâd radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Güneş, kıyamet gününde insanlara bir mil mesâfe kalıncaya kadar yaklaştırılır.”
Hadisi Mikdâd’tan rivayet eden Süleym İbni Âmir :
Allah’a yemin ederim ki, Resûlullah mil ile yeryüzündeki mesafe ölçüsünü mü yoksa göze sürme çekmek için kullanılan mili mi kastetti bilmiyorum, demiştir. Resûl-i Ekrem:
“İnsanlar, işledikleri kötü amelleri kadar tere batarlar. Onlardan bir kısmı topuklarına, bir kısmı dizlerine, bazıları kuşak yerlerine kadar ter içinde kalır; bazılarının da ter âdeta ağızlarına gem vurur” buyurarak eliyle ağzına işaret etti.
Müslim, Cennet 62. Ayrıca bk. Tirmizî, Kıyamet 6
Abdullah İbni Ebû Evfâ radıyallahu anhümâ’ dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem düşmanla karşılaştığı günlerden birinde güneş batıya meyledinceye kadar bekledi. Sonra ashâbın arasında ayağa kalktı ve:
“Ey müslümanlar! Düşmanla karşılaşmayı temenni etmeyiniz; Allah’tan afiyet dileyiniz. Fakat düşmanla karşılaşınca da sabrediniz. Biliniz ki cennet kılıçların gölgesi altındadır” buyurdu. Resûl-i Ekrem sonra sözüne devamla şöyle dua etti:
“Ey Kur’an’ı indiren, bulutları gökyüzünde gezdiren ve düşman saflarını darmadağın eden Allah’ım! Şu düşmanları perişan et ve bizi onlara karşı muzaffer kıl.”
Buhârî, Cihâd 112; Müslim, Cihâd 20. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cihâd 89
Câbir İbni Semure radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, sabah namazını kıldıktan sonra güneş iyice doğuncaya kadar, yerinde bağdaş kurarak otururlardı.
Ebû Dâvûd, Edeb 26. Benzer rivâyetler için bk. Müslim, Mesâcid 286; Tirmizî, Salât 412
Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Üzerine güneş doğan en hayırlı gün cuma günüdür. Âdem o gün yaratıldı, o gün cennete konuldu ve yine o gün cennetten çıkarıldı.”
Müslim, Cum`a 17, 18. Ayrıca bk. Tirmizî, Cum`a 1, 2; Nesâî, Cum`a 4, 45
Ebû Züheyr Umâre İbni Ruveybe radıyallahu anh Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken işittiğini söyledi:
“Güneş doğmadan ve batmadan önce namaz kılan bir kimse cehenneme girmeyecektir.” Resûl-i Ekrem bu sözüyle sabah ve ikindi namazlarını kastetmişti.
Müslim, Mesâcid 213-214. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 9
Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Güneş batıdan doğmadan önce kim tövbe ederse, Allah onun tövbesini kabul eder.”
Müslim, Zikir 43
Enes radıyallahu anh şöyle dedi:
– Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem zamanında güneş battıktan sonra ve akşam namazından önce iki rek`at namaz kılardık.
Ashaptan biri Enes’e:
– Bu namazı Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de kılar mıydı? diye sordu.
Enes ona şu cevabı verdi:
– O bizim kıldığımızı görür, fakat bize kılın veya kılmayın, demezdi.
Müslim, Müsâfirîn 302. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Tatavvu 11