Peygamberimizin (s.a.v.) kabe ile ilgili hadis-i şerifleri…
Atâ’nın (r.a.) işittiğine göre, İbn Abbâs (r.a.) şöyle demiştir:
“Peygamber (Mekke’nin fethedildiği gün) Kâbe’ye girdiği zaman her köşesinde dua etti. Oradan çıkıncaya kadar da namaz kılmadı. Dışarı çıkınca Kâbe’nin önünde iki rekât namaz kıldı ve ‘İşte kıble!’ buyurdu.” (Buhârî, Salât, 30)
İbn Ömer (r.a.) anlatıyor:
“İnsanlar Kubâ Mescidi’nde sabah namazı kılarlarken birisi geldi ve ‘Allah, Peygamber’e, Kâbe’ye yönelmesini emreden bir Kur’an âyeti indirdi. ‘Siz de Kâbe’ye yönelin.’ dedi. İnsanlar da Kâbe’ye yöneldiler.” (Buhârî, Tefsîr, (Bakara) 14)
Abdullah b. Amr (r.a.) anlatıyor:
“Resûlullah’ı Kâbe’yi tavaf ederken gördüm. O şöyle diyordu: ‘(Ey Kâbe)! Sen ne güzelsin ve kokun da ne güzel! Sen ne yücesin ve saygınlığın da ne yüce!..’” (İbn Mâce, Fiten, 2)
Ebû Şureyh (r.a.), Mekke’ye asker göndermeye hazırlanmakta olan Amr b. Saîd’e (r.a.) şöyle demiştir:
“Ey Emir! Bana izin ver Mekke’nin fethinden sonraki gün, bizzat kendi kulağımla işittiğim, ezberlediğim ve gözlerimle gördüğüm Hz. Peygamber’in söylediği bir sözünü sana aktarayım. (Resûlullah) konuşurken Allah’a hamd ve senâ etti. Ardından şöyle buyurdu: ‘Mekke’yi Allah haram (saygın/dokunulmaz) kıldı, insanlar haram kılmadı. Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse için orada kan dökmek ve ağaç kesmek helâl olmaz…” (Buhârî, İlim, 37)
Safiyye bnt. Şeybe’nin (r.a.) işittiğine göre, el-Eslemiyye (r.a.) şunları anlatmıştır:
“Osman’a, ‘Seni çağırdığında Resûlullah ne dedi?’ dedim. (Bunun üzerine Osman b. Talha Resûlullah’ın şöyle söylediğini nakletti): ‘(Kâbe’nin içinde gördüğüm, şirk döneminden kalan) iki boynuzu kaldırmanı sana emretmeyi unutmuşum. (Onları kaldır.) Zira Kâbe’de namaz kılanı meşgul edecek bir şeyin bulunması uygun değildir.’” (Ebû Dâvûd, Menâsik, 93)