“Allah’ım, kötü günden, kötü geceden, kötü saattan, kötü arkadaştan, ikâmetgâhımda kötü komşudan Sana sığınırım.”
İZAHI
Kâinatta her şey Allâhin irâde ve îcâdiyle cereyan eder. Gayr-i müteiıâhî mütevâlî şuûn ve hâdisât hepsi o kudretin eser-i san’at ve îcâdıdır. Mükevvenât arasında, akıl ve idrâkle mümtaz kıldığı ve hüsn-ü takvim üzere halk eylediği insanın irâdî ve gayr-i irâdî bütün ef âl ve harekâtı da o kudretin eser-i halk ve îcâdıdır. Yalnız O’nun ihtiyarî fiil ve hareketlerinde methâü, irâdesini bir tarafa tevcihden ibârettir. Bu da ihtiyârî fiillere münhasır olup, hârici âmiller ve tesirlere karşı değildir.
Bir müddet evvel Ankara’da akla gelmedik bir tayyare kazâsı oldu. Zihinlerinde doğan şu veya bu niyet ve tasavvurla kazâ sâhsu smdan uzaklaşan kurtuldu ve orada kalan, kazâmn kurbânı oldu.
Hülâsa, günlerin, gecelerin ve anların ne getireceğini; saâdet mi, musibet mi getireceğini tahmin etmek mümkün değildir. Bu halde Allah’ın hıfz ve sıyânetine sığınmaktan başka çâre yoktur. Dâimâ O Zât-ı Eceli ve Aiâ’dan selâmet ve hıfz niyâz etmelidir.
Kötü arkadaştan, kötü komşudan da ayrıca Allâh’a sığmmalı-dır. Kötü arkadaş, insanı fenâlığa sevk eden ve kötü komşu, husûmet ve ezâsmdan emîn olunmayan fenâ ahlâk ve tıynette olan kimselerdir.