“Bir kul ki, Allâhu Teâlâ onun kalbinde beşere merhamet yaratmamıştır, hâib ve hâsir olmuştur’
IZÂHI
Merhamet, Rahim ve Rahmân olan Cenâb-ı Hakk’ın evsâf-ı cemilerindendir. Ahlâk-ı ilâhiyye ile mütehallik olması emrolunan intanın, merhamet ve şefkatle de mütehallî olması lâzımdır. Merhametten nasibi olmayan insanın hayvandan farkı yoktur. Belki ondan alçak bir mahlûktur. Merhamet, hem-nev’ine ve hattâ emrine musahhar olan hayvanlara acımak ve bunlara karşı kalbinde bir rikkat duymak demektir. İnsan için ana ve babasından i‘tibâren muh-tâc-ı merhamet olan yakmlanna ve ihtiyaç sâhiplerine acıyıp icâbında onlara yardım etmesi dînî bir borçtur.
Kalbinde merhamet taşımayanlar dünyâda da Âhiret’te de hüsrana uğrarlar. Diğer bir hadîs-i şerîfde de, insanlara acım ayana Allah acımaz, buyurulmuştur. Çünkü, İslâmî emir ve tavsiyelerin îfâsı, merhametle müyesser olur. Merhametten mahrum olan katı kalbli insanlar, Allâh’m merhametine lâyık değüdirler.