Peygamberimizin (s.a.v.) meyve ile ilgili hadis-i şerifleri…
Rubeyyi binti Muavviz radıyallahu anh anlatıyor:
“Peygamber Efendimiz’e bir tabak içerisinde taze hurma ile tüyü dökülmemiş acur (salatalık) götürmüş idim. Bana bir avuç dolusu mücevherat (veya altın) verdiler.” (Tirmizi, Şemail, 30. bab, no: 205)
Rubeyyi binti Muavviz ibni Afra radıyallahu anh anlatıyor:
“Bir gün, amcam Muâz ibni Afra, üzerinde bir kaç tane henüz tüyleri dökülmemiş çiçeği burnunda salatalık da koyarak, bir tabak taze hurma ile birlikte beni Peygamber Efendimiz’e göndermişti. Efendimiz taze salatalığı severlerdi. Ben, elimdeki tabak ile beraber huzuruna vardığımda önlerinde, Bahreyn’den hediye edilen mücevherat var idi. Bana ondan bir avuç dolusu verdiler.” (Tirmizi, Şemail, 30. bab, no: 204)
Ebû Hureyre radıyallahu anh anlatıyor:
“Ashâb, mevsim başında ilk yetişen meyveyi Peygamberimize getirirlerdi. Efendimiz de o meyveyi mübarek ellerine aldıkları vakit şöyle dua ederlerdi: ‘Yâ Rabbi, bizim meyvelerimize, memleketimize, sa’ ve müdd (adında ölçeklerimize) bereket ihsân eyle. Yâ Rabbi, İbrahim Aleyhisselâm senin kulun, dostun ve elçindir. Bende senin kulun ve Rasülünüm! O, sana Mekke için dua etmişti. Ben de onun Mekke için yaptığı duanın benzerinde ve bir misli fazlası ile Medine için dua ediyorum.’ Sonrasın da çevrede görebildiği en küçük çocuğu çağırırlar ve meyveyi o çocuğa verirlerdi.” (Tirmizi, Şemail, 30. bab, no: 203)
Hazret-i Âişe annemiz:
“Resûlullah Efendimiz taze hurmayı karpuz ile beraber yerlerdi” diye söylemiştir. (Tirmizi, Şemail, 30. bab, no: 202)
Enes ibni Mâlik radıyallahu anh anlatıyor:
“Ben Peygamber Efendimiz’in, karpuz ile taze hurmayı beraberce yediklerini gördüm.” (Tirmizi, Şemail, 30. bab, no: 201)
Hazret-i Âişe annemiz anlatıyor:
“Resûlullah, kavunu taze hurma ile beraber yerdi.” (Tirmizi, Şemail, 30. bab, no: 200)
Abdullah ibni Cafer radıyallahu anh anlatıyor:
“Peygamber Efendimiz, salatalığı taze hurma ile birlikte yerdi.” (Tirmizi, Şemail, 30. bab, no: 199)
Ashâb-ı kirâm, ilk olgunlaşan turfanda meyveyi kendisine getirir, Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem de onu alır:
“Allah’ım meyvelerimizi ve şehrimizi bereketlendir, ölçü ve tartımıza bereket üstüne bereket ver” diye duâ eder ve huzurunda bulunan en küçük çocuğa meyveyi ikram ederlerdi. (İbn Mâce, Et’ime, 39)
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem salatalık ve hurmayı vücut sıcaklığını dengelemek için yerlerdi. Abdullah İbni Cafer radıyallahu anh anlatıyor:
“Peygamber Efendimiz’i gördüğümde sağ elinde salatalık, sol elinde ise birkaç hurma vardı. Mübarek ağızları ile bir salatalıktan bir de hurmadan ısırarak yiyorlardı.” (Taberani, el-Mucemü’l-evsad, 7.cilt, 372, no: 7761) Bu hadisi şeriflerden anlaşıldığı üzere sağ el boş durur iken yemeğin sol el ile yenmesi mekruhtur.
Enes ibni Mâlik radıyallahu anh anlatıyor:
“Peygamber Efendimiz sağ eline hurmayı, sol eline de karpuzu alır, hurmayı karpuz ile birlikte yerlerdi. Karpuz onun çok sevdiği bir meyve idi.” (Ali el Kari Cem’ul-Vesail, s.285)
Büsr el-Mâzinî’nin radıyallahu anh iki oğlu Atıyye ve Abdullah radıyallahu anh da Sevgili Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem ile olan hatıralarını şöyle anlatmaktadırlar:
“Bir gün Peygamber Efendimiz bizim hanemizi şereflendirmişlerdi. Biz de oturması için altına bir yaygı serdik, üzerine oturdular. O esnada Peygamberimize vahiy geldi. Daha sonra kendilerine tereyağı ile kuru hurma ikram ettik. Resûlullah tereyağını severlerdi.” (İbni Mace, Et’ime, 43, no: 3334)
Yine Hazret-i Âişe annemiz anlatıyor:
“Bir defasında Resûlullah yanımıza gelmişlerdi, biz de ona tereyağı ile kuru hurma ikram ettik. Sevgili Peygamberimiz tereyağı ile kuru hurmayı beraberce yemeyi pek severlerdi.” (Ebu Davud, Et’ime, 44, no: 3837)
Hazret-i Aişe annemiz anlatıyor:
“Resûlullah, kavun-karpuz ile hurmayı beraberce yer ve: ‘Bunun (hurmanın) hararetini, bunun (kavun-karpuz) serinliği ile bunu serinliğini de bunun harareti ile dengeleriz’ buyururlardı.” (Ebu Davud, Sünen, 3.cilt, 495)
Talha İbni Ubeydillâh radıyallahu anh anlatıyor:
“Bir gün Efendimiz’i ziyarete gitmiş idim. Huzurlarına vardığımda mübarek elinde avya vardı. Bana: ‘Ya Talha buyur ye! Zira ayva kalbi takviye eder, gönlü hoş tutar’ buyurdular.” (İbni Mace, Sünen, 2.cilt, 1118)
İbni Abbas radıyallahu anh şöyle anlatmaktadır:
“Peygamber Efendimiz, üzümü salkımından tutup mübarek ağızları ile ısırarak yerlerdi.” (Suyuti, Câmius-Sağir, 2.cilt, 114)
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, özellikle Medine’de yetişen “Acve hurması”nı çok severdi. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem bir hadis-i şerifte şöyle buyurur: “Acve hurması cennet yemişlerindendir.” (Tirmizî, Tıbb, 22; Ahmed b. Hanbel, V, 346, 351; Buhârî, Et’ıme, s. 43)
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem bir başka rivayette sabahları aç karnına yenilen yedi adet acvenin o gün zehirlenmeye ve sihre karşı şifa olduğunu söylemiştir. (Buhârî, Et’ıme 43, Tıb 52, 56; Müslim, Eşribe 155)
Numan İbni Beşir radıyallahu anh Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz ile arasında geçen bir hatırasını şöyle anlatmaktadır:
Peygamber Efendimiz’e Taif’ten hediye olarak üzüm gelmişti. Beni çağırıp:
“Şu salkımı annene götür” dediler. Ben de o üzümü anneme götürmeyip kendim yedim. Daha sonraları beni görünce:
“Üzüm salkımını annene verdin mi?” diye sordular.
“Hayır!” dedim. O zaman bana:
“Çok gaddarsın” dediler. (İbni Mace, Sünen, 2.cilt, 1117)
Cabir İbni Abdillâh radıyallahu anh şöyle bir anısını anlatmaktadır:
“Biz bir kısım arkadaşlar Peygamber Efendimiz ile beraber, Mekke yakınlarındaki Merruzzahran vadisinde gezerken, Erak adındaki misvak ağacının Kebas ismindeki meyvesinden topladık. Bu sırada Efendimiz bize: ‘Bu meyvelerin siyahlaşanlarını yemenizi tavsiye ederim, siyahları daha lezzetli olur’ buyurdular.” (Buhari, Sahih, 4.cilt, 130)