Kendisine bir iyilik yapılan kimse, bu iyiliği zikr ederse, yapana şükretmiş ve onu gizlerse, nankörlük eylemiş olur.”
IZÂHI
insanlar zaman zaman birbirlerine iyiliklerde bulunurlar, ihtiyaç ve muzâyeka anlarında yardıma koşarlar ve bunları bir menfaat mukabüi olmayarak yalnız Allah nzâsı için yaparlar. Bunlar birer ni’mettir. Şükretmek, unutmamak lâzımdır. İyiliklerde bulunanın huzûrunda ve gıyabında anmak şükürdür. Anılmaz, gizlenirse küfrân-ı ni’mettir.
Bir Türk atalar sözü vardır: “Bir kahvenin kırk yıl hatırı var” denir. Bu söz iyiliğe şükrün ifâdemdir. Küfrân-ı ni‘met, asâletsizliğe Belâ: Hayır ve şerçte kullanılan bir kelimedir. Şerde istimali gibibdir. Bu hadisi-i şerifde maksat hayırdır, yâni hayırda müsta’meldir.
delâlet eder ve bu gibi nankörler kötü adam olarak, hele ihsâna karşı şer ile mukabele ederlerse, leîm olarak tanınırlar. Nâsa şükre tmeyer Allâh’a da şükretmez. Aksi de böyledir.
Ni’meti görülen kimseye şükür, Allâh’a şükre münâfî değildir. Fühaklka her ni’meti ihsân eden Allah’dır. Kulları bu ni’metin vusulüne vâsıtadır, vâsıtaya şükür bu münâsebetledir.