Bir kimse, babası öldükten sonra, onunla münâsebetinin devâmını arzu ederse, babasının ölümünden sonra, onun dostlarıyle münâsebetini idâme etsin.”
IZÂHI
Sıla, akraba ve taallûkâta hürmet ve iyilik yapmak demektir ki, vecâib-i îslâmiyyedendir. Be-tahsis başta ana baba olmak üzere, bunlara hürmet ve iyiliğe dâir müteaddit âyeti celîle ve hadîs-i şerifler vardır.
Ana baba haklan, îzâha muhtaç olmayacak derecede büyüktür. Diğer yalanlar, kan râbıtası münâsebetiyle geçen bin türlü tatlı hâtıraların timsâlidirler.
Ana babaya hürmet ve iyilik, onlara karşı en ufak ezâ verecek şeylerden içtinapla, onlara hiçbir yardımı esirgememek, kısaca onları hoşnut edecek hareketlerde bulunmakla, yakınlara hürmet ve iyilik, yakınlık hukuk ve âdâbma riâyet ve ihtiyaç ve lüzum hâlinde yardım etmek ve arasıra onları ziyâret ve başka mahalde bulunanlara mektupla hal ve hatırlarını sormakla olur.
Bu hadîs-i şerîfde, babanın vefâtından sonra ona hürmet ve iyilik için, onun hayâtında sevdiklerine hürmet ve iyilik tavsiye bu-yurulmaktadır. Hadîs şârihleri, bu asîl hareketten babanın rûhu, şâd ve hoşnûd olacağını ifâde etmektedirler.
Hadısde “Min ba’dihî” yâni ölümünden sonra kaydı ittifâkî bir kayıttır. Babanın sağlığında onun sevdiklerine hürmet de mû-db-i ecirdir. Maâlesef, şahsi menfaat ve para düşkünlüğü başlaya-lıdanberi bu faziletlere kıymet verilmez olmuştur. Sînesinde dünyâ menfaati hava ve hevâsı için, ana babaya en denî hareketlere kalkışan ve akrabâ ve taallûkâtına düşman kesilen fertler yaşatan cemiyetler tâli’sizdirler.