“Bana nisbet olunan hadîsi, Allâh’ın Kitâbı (Kur’ân) ile karşılaştırınız. Kitâbu’llâh’a muvâfık ise o benimdir, ben söylemişimdir.”
IZÂHI
Bu hadîs-i şerîf, sahîh hadîslerle mevzû/ (uydurma) hadîsleri .anlamak için bir esasdır. Birçok hadîslerin mevzû olup olmadığı, bu i suretle anlaşılabilir. Ancak bir hadîsin Kur’ân’a muvâfık olup olmadığını tâyin, çok defa kolay değildir. Bunu meleke sâhibi mütebahhir tefsîr ve hadîs âlimleri ta’yîn ve takdîr edebilirler. Çünkü Kur’ân-ı Kerîm’in ve kezâ hadîslerin sebeb-i nüzûlü, işâret, ibâre ve iktizâ gibi delâletleri bakımından müfat ve ma’nâlan vardır. Bu ise yüksek vukuf ve ilme muhtaçdır. Alelâde ve hele, Fransızca ve İngilizce tercemelerden anlamak mümkün değildir.
îmâm-ı Şâfiî Hazretleri, ana lisânı Arapça olduğu ve müstesnâ zekâ ve ilim erbâbmdan bulunduğu halde, Kur’ân-ı Azîmü’ş-Şân’ın esrar ve mezâyâsma nüfûz edebilmek için, on sene fasâhat ve belâ-gatiyle meşhur “Hüzeyl” kabilesi içinde kalmış, bu esnâda kelimelerin sûret-i isti’mâl ve manâlarını ve şiirlerin mazmun ve inceliklerini tam mânâsiyle kavramaya çalışmış ve buna rağmen Kur’ân’ın esrar ve mezâyâsma temâmen nüfûz eylediğini iddia etmemiştir.
Hadîs-i şerifin mefhûm-u muhâlifi, bana nisbet olunan hadîs Kur’ân’a muvâfık değilse, benden değildir, ben söylememişimdir, demek olur.