ME ÂLÎ
“Yeryüzünde bir ma’sıyet (suç) işlenir de bir kimse o ma’sıyet işlenirken hazır olup da bunu kötü görürse, o kimse orada bulunmamış kimse gibi olur; gıyâbında işlenir de ona razı olursa, orada bulunmuş gibi olur.”
ÎZÂHI
Müslümanlar, ma’ruf ve mesrû‘ ile emir ve gördükleri suçlan nehiy ve men’ ile mükellefdirler. Bir kimse bir ma’sıyete şâhit olunca, muktedirse eliyle, değilse diliyle men4, ona da muktedir değilse kalbiyle tukbîh ve buğzedecektir. Bu vazifeyi yapmayan günahkâr olur.
Bu hadîs-i şerîfde beyan buyurulduğu üzere, bir ma‘sıyete şâhit olan, men’a muktedir olmaz da kalbiyle takbih ederse günahkâr olmaz. Fakat orada bulunmaz da tasvip ederse, masiyete iştirâk etmiş gibi günahkâr olur.
Kâmil îman sâhipleri gördükleri, işittikleri suça râzı olmazlar. Görüp de iştirâk edenler veya lâkayt kalanlar kâmil mü’min sayılmazlar.