“Allâh’ım, bir kimse ümmetimin işlerinden bir işi tevellî eder de (üzerine alır da) onlara meşakkat verirse, ona meşakkat ver ve bir kimse ümmetimin işlerinden bir işi tevellî eder de (üzerine alır da) rıfk ile muâmele ederse, ona rıfk ile muâmele et.”
ÎZÂHI
Bu hadîs-i şerifin tazammun ettiği velâyet, devlet ve hükümet riyâseti ve kazâ gibi velâyet-i âmmeye ve velî ve vâsî gibi velâyet-i hâssaya şâmildir. Başta devlet reisi olduğu halde hâkimler ve bilû-mum me’murlarm, velâyetleri altında bulunanlara zarar ve meşakkat vermeyip haklarında rıfk ve şefkatle muâmele eylemeleri vâcib olduğu gibi, velî ve vâsî gibi velâyet-i hâssa sâhiplerinin dahî idâre-leri altında bulunan şahıs ve bunların mallan husûsunda rıfk ve merhametle hareket eylemeleri vâcibdir. Bu vecîbelere muhâlif hareket edenler halka zulmetmiş ve meşakkat vermiş ve bilâkis, bu vecibeleri yerine getirenler, halka rıfk ve merhamet göstermiş olurlar.
imdi, her me’mur, îfâsiyle mükellef olduğu vazifeleri kemâl-i îtinâ ile îfâ edecek ve iş sâhiplerinin kendilerine mürâcaatlannda ünf ve şiddet göstermiyerek, güler yüz ve tatlı sözle karşılayarak işlemini hak ve adâlet dâiresinde vakit ve zamanında yapmaya gayret eyleyecek, velî ve vâsîler de velâyetleri altında bulunan şahıslan, ndi evlâtlangibi muhâfaza ve himâye ve mallanın kendi mallan gibi idâre edip hıyanet eylemeyeceklerdir.
Resûl-i Ekrem Efendimiz, halka meşakkat ve zahmet verenlere Allah’dan meşakkat; nfk ve merhamet gösterenlere Allah’dan rıfk ve merhamet niyaz ediyor. Bundan belîğ bir îkaz ve tahzîr ve teşvik olamaz.