Semavî dinlerin gâyesi mekârim-i ahlâktır. Cemiyette huzur ve nizam, ancak fertlerin güzel ahlâklı olmasiyle mümkündür. Nitekim Resûl-i Ekrem (S.A.S.), “Ben mekârim-i ahlâkı tamamlamak için ba‘s olundum.” buyurmuşlardır.
Filhakika İslâm Dini, mekârim-i ahlâkı tamamlamış, insanlara en yüksek ahlâk esaslarını ta‘lîm etmiştir.
Dünyevî ve uhrevi saâdet, bu esaslara riâyetle kabildir, tmdi her İman sâhibi, eehâletten kendisini kurtarmalı ve âile ve irfan yerlerinde dâimâ bu esaslar tâkip olunmalıdır.
Mekârim-i ahlâk, o derece kıymetlidir ki, düşmanlar bir İslâm cemiyetini esâret ve inhizâma uğratmak için her şeyden evvel, türlü türlü yollarla o cemiyyetin ahlâkını bozmaya gayret eder ve buna muvaffak olunca maksatlarına erişmiş olurlar.
Müslümanların ve onları idâre edenlerin bu bapta çok titiz ve uyanık olmalan lâzımdır.