Hadis-i şerifdeki (billezî) kelimesindeki bâ zâiddir. Arapça’da zâid olarak bâzı harfler ilâve olunabilir. Bunun pek çok misâlleri vardır. Komşu hak ve vazifelerine dâir 189 numaralı hadîslerde îzahda bulunmuş ve bu hak ve vazifelerin neden ileri geldiğine de temas etmişdik.
Bunların bâztsı hukûkî ve bazısı vicdanî ve ahlâkîdir. Bu hadîs-i şerîf, ahlâkî bir vazifeden bahsediyor ki, aç kalacak kadar zarûret hâlinde bulunan komşuya yardımda bulunmak faziletidir.
Bu yolda hareket, kerem-i nefse ve gayr-endîşiiğe ve aksi, yâni aç kalacak kadar zarûrette bulunan komşunun bu elemli hâliyle alâkalanmamak, gılzat4 kalbe ve şahıs-endişliğe delâlet eder ki, ikisi de mezmumdur. Fahr-i Âlem Efendimiz diğer bir hadîs-i şeriflerinde: “Nâsın hayırlısı, nâsa hayır ve menfaatlı olandır” buyurmuşlardır.
Bu ahlâkî fazilet komşu hakkında daha kıymetlidir. Hadîs-i şerîf bu husûsu ifâde eylemekte ve yanıbaşmdaki komşu zarûret halde olduğu halde tok ve ihtiyaçsız yaşayıp bu komşuya yardımda bulunmayan mü’minin, kâmil mü’min olmadığını ifâde etmektedir, imânda kemâlin ne gibi amellerle olacağım 103 numaralı hadisde /söylemiştik.