Sözlükte “bana haber verdi” demektir. Daha çok arz veya kırâ’at ale’ş-şeyh denilen rivayet metoduyla alınan hadislerin başkalarına rivayeti sırasında isnadda kullanılan eda lafızlarındandır.
Ahberanâ eda lafzının açıklanması sırasında da söylendiği gibi, bu lafız sonraları özellikle arz yoluyla alman hadislerin rivayetinde kullanılan bir eda lafzı haline gelmiştir. Ahberanî lafzı da önceleri haddesenâ ile aynı manada ve şeyhten arada vasıta olmaksızın semâ’ı belirtmek üzere kullanılmıştır. Hatta semâ yoluyla alınan hadislerin rivayetinde bu lafzı kullanmayı adet haline getirenler vardır. Bunların en meşhurları Abdullah İbnu’l-Mubârek, Huşeym b. Beşîr, Ubeydullah b. Musa, Abdurrezzak, Yezid b. Harun, Amr b. Avn, Yahya b. Yahya et-Temîmî ve Îshak b. Râhûyedir.48 Ancak daha sonraları ahberanâ gibi ahberanî lafzı da aynı şekilde şeyhe okuyarak rivayet etme metoduyla hadis almaya has bir lafız haline gelmiştir.
Ahberanâ ile ahberanî arasında küçük bir fark vardır. Bu fark ahberanâ lafzının daha çok bir topluluk huzurunda şeyhe okunan hadislerini rivayetinde, ahberanî ise ravinin yalnızca kendisinin şeyhe okuduğu hadislerin nakledilmesinde kullanılmasından ileri gelmektedir.49 Nitekim Abdullah b. Vehb, “rivayetinde haddesenâ dediğim hadisler başkalarıyla birlikte şeyhten işittiklerimdir. Haddesenî diyerek rivayet ettiklerim şeyhten yalnız başına duyduklarımdır.
Ahberanâ dediklerim, şeyhe okunurken benim de hazır olduklarım, ahberanî dediklerim ise şeyhe bizzat kendi okuduklarımdır” diyerek haddesenâ ile haddesenî, ahberanâ ile ahberanî arasındaki bu küçük farka işaret etmiştir.50 el-Hâkimu’n-Nîsâbûrû de aynı konuda şunları söylemiştir: “Rivayette ihtiyar ettiğim, şeyhlerimin ve zamanımın hadis imamlarından çoğuna katıldığım husus, muhaddisten yanında kimse olmadan lafzan hadis alanın haddesenî fulân; başkalarıyla birlikte yine lafzan rivayette bulunanın haddesenâ fulân; muhaddise kendisi okuyan şahsın ahberanî fulân; muhaddise okunurken hazır bulunan kimsenin ise ahberanâ fulân demesidir. 51
Demek oluyor ki ahberanî lafzı aynı manada kullanılan diğer lafızlardan, bilhassa ahberanâdan farklı olarak ravinin şeyhe bizzat kendisinin okuduğu hadislerin rivayetinde kullanılmıştır.