Fukahâ-Yı Seb’a : Yedi fakih” manasınadır. Tabi’înin büyükleri arasında fıkıh bilgisiyle temayüz etmiş yedi zata denir. Hem hadis rivayetinde hem de fıkıh ilminde akranlarını geride bırakan ve haklı bir şöhret sahibi olan bu yedi tâbi’î âlim, Sa’îd İbnu’l-Museyyeb, Kasım b. Muhammed b. Ebî Beri’s-Sıddîk, Urve İbnu’z-Zubeyr, Hârice b. Zeyd b. Sabit, Ebu Seleme b. Abdirrahman b. Avf, Ubeydullah b. Utbe b. Mes’ûd, Süleyman b. Yesârdır. 289 Hicaz âlimlerinin çoğu fukahâ-yı seb’a olarak bu yedi şahsı saymışlardır.
Ancak İbnu’s-Salâh’ın kaydettiğine göre Abdullah İbnu’l-Mubârek, medinelilerin dinî meselelerde görüşüne müracaat ettikleri yedi kişinin, Ebu Seleme yerine Salim b. Abdillah b. Ömer olmak kaydiyle yedi tâbi’î’den ibaret olduğunu söylemiştir. 290Bu demektir ki Abdullah İbnu’l-Mubârek’e göre fukahâ-yı seb’a Sa’îd, Kasım, Urve, hârice, Salim, Ubeydullah ve Suleymandan oluşur.
Bunun gibi Ebu’z-Zinâd, Ebu Seleme ve Sâlim’in yerine Ebu Bekr b. Abdirrahmân’ı fukahâ-yı seb’adan saymıştır. Ali İbnu’l-Medînî’ye göre ise medineli fakihler Sa’îd, Kasım, Ebu Seleme, Hârice, Kardeşi İsmail b. Zeyd, Abdullah b. Ömer’in oğulları Salim, Hamza, Zeyd, Ubeydullah, Bilal; Ebân b. Osman, Kabîsa b. Zueyb olmak üzere on iki kişidir. 291Anlaşılıyor ki Ali İbnuİ-Medînî ayrıca Fukahâyı Seb’adan bahsetmemiştir.
Sahabeden sonraki tâbî’iler neslinin ilimde haklı bir şöhrete sahip olan âlimleri şüphesiz bu kadar değildir. Yüce Allah hepsinden razı olsun, aralarında daha nice âlimler yetişmiştir. Bunların ilim uğruna yılmak bilmeyen gayretleri sayesinde sahabenin Hz. Peygamber (s.a.s)’den öğrendikleri ilim korunabilmiş ve sonraki nesillere aktarılabilmiştir. Fukahâ-yı Seb’a ise daha çok Fıkıh ilminde meşhur olduklarından bu ilmin yayılmasında üstün hizmetleri olmuştur.