Garîb : Kelime olara “yabancı, garîb, kimsesiz, vatanından uzakta tek başına kalmış kimse” demektir. Genelde hangi tabakadan olursa olsun bir ravinin tek başına rivayet ettiği hadis olarak tarif edilmiştir.
Bu manada ferd-i nisbînin öteki adıdır. Sadece bir ravi tarafından rivayet edilen hadis, bir benzeri başka raviler tarafından rivayet edilmediği, yahutta diğer rivayetler ona aykırı olduğu için tak kalan manasında garîb ismini almıştır. Çoğulu garâ’ib gelir. et-Tîbî’ye göre garib, metin ve isnad yönünden garîb olmak üzere iki kısma ayrılır. Bunlardan birincisine garîbu’l-metn, ikincisine garîbu’l-isnâd adı verilir.
Garibu’1-metn, ravinin metnini rivayette tek kaldığı, bir diğer ifadeyle kendisinden başkası tarafından rivayet edilmemiş metinle gelen; garîbu’l- isnad ise metni sahabeden bir grubun rivayeti olarak bilindiği halde bir başka ravinin bir diğer sahabîden tek başına rivayet ettiği hadistir.294 Hadiscilerin, isnadında teferrüd ederek rivayet ettikleri sahih hadisler de garîbu’l-İsnad sayılır. Tirmizî’nin, Sünen’inde yer yer garîb un min hâze’1-vech diye nitelediği hadisler böyle bir isnadla rivayet edilerek garîb olanlardır. İbn Haceri’l-Askalânî’ye göre garib, ravinin rivayetinde teferrüd ettiği haberdir. Senedin, teferrüdün meydana geldiği yerine göre garîb-i mutlak ve garîb-i nisbi kısımlarına ayrılır. 295 Şu hale göre garib, ferdin öteki adıdır. Metin yönünden tek olarak rivayet edilmiş yahut da isnadı tek olan hadislere de garib denilmiştir.
Buna göre garîb, benzeri başka raviler tarafından rivayet edilmemiş veya isnad yönünden tek kalmış olan hadistir. Ravisinin metindeki herhangi bir ziyade lafzın rivayetinde tek kalmış olması da buna dahildir. İmam Malik’in şu hadisi metindeki ziyade yönünden garibe misaldir. “Hz. Peygamber (s.a.s) büyük-küçük, köle-hür bütün müslümanların Ramazanda fıtır sadakasını bir sa’ ölçüsü hurma (veya) aynı ölçüde arpa olarak vermelerini emretti.”296 Bu hadisin metnindeki “mine’l-muslimîn” ziyadesinde İmam Mâlik teferrüd etmiştir.
Bu demektir ki, hadisin İmam Mâlikten başka bütün ravilerinin rivayetlerinde bu ziyade yoktur. Dolayısıyle onun teferrüd ettiği bu fazladan lafızları taşıyan metin garîbtir. Bir garîb hadis, diğer tanklardan rivayet edildiği anlaşılırsa garîb olmaktan kurtulur. Rivayet tanklarının sayısına göre azîz ya da meşhur mertebesine yükselir. Garib hadislerin çoğu hüküm yönünden sahih olmamakla birlikte garabet sıhhate mani olmaz; çünkü hadisin sıhhati, ravisinin rivayette tek kalmasından çok sika oluşuna bağlıdır.
Buna göre bir garîb hadis, ravilerinin adalet ve zabt durumlarına göre sahih olduğu gibi hasen veya zayıf da olabilir. Nitekim Buhârî ve Müslim sahihlerinde pek çok garîb hadis vardır. El-Bezzâr’ın Müsned’inde, et-Taberânî’nin el-Mu’cemu’1-Evsatı ile el-Mu’cemu’s-Sağîr’inde de hayli garib hadis bulunmaktadır. Şu hale göre garîb hadisler içinde makbul olanları bulunmakla beraber ekseriyeti zayıftır. Bu sebepten Tâbi’fler, Etbâ’ut-Tâbi’în ve daha sonraki nesillerin hadiscileri garîb hadislere pek rağbet etmemişlerdir.