İsrailiyyât : Kelime olarak İsrail oğullarına nisbet edilen rivayetler manasınadır. İslâmî terimler içinde, umumiyetle Yahudi kültüründen islamiyete geçen, daha doğrusu İslâmî rivayetler arasına karışan çoğu Tevrat’tan nakledilmiş şeylere denir. Hadiste İsra’iliyyât, sahabenin Ka’bu’l-Ahbâr, Vehb b. Munebbih gibi şahıslardan rivayet ettikleri kıssa ve benzeri haberlerdir.
Bunlar hadis sayılmaz; bazı sahâbîlerin naklettikleri İsrail Oğullarına dair haberler addedilirler. 517 Sahabe, İsrâiliyyâtın Kur’ân-ı Kerim’e veya sünnete uygun olanlarını tasdik etmişlerdir. Bunlar tahrif ve tebdilden korunmuş kabul edilmiştir.
Kur’ân-ı Kerim’e aykın olanları, muharref oldukları gerekçesiyle kabul etmemişlerdir. İslâm şeriatına ne uyan ne de uymayanların doğru oldukları kadar yaları olmalarının ihtimal dahilinde oluşu dikkate alınarak bunlar karşısında tarafsız denilebilecek bir tutum izlemişlerdir. Bu konuda Ebu Hureyre’nin şöyle bir rivayeti vardır: “…Kitap ehli İbranice Tevrat okuyor, müslümanlara Arapça tefsir ediyorlardı.
Hz. Peygamber (s.a.s): “Ehli Kitabı ne tasdik edin ne de yalanlayın. Onlara “Biz Allah’a, bize ve size indirilen (Kur’ân, İncil ve Tevrat)’a iman ettik deyin” buyurdu.”518 İsrailiyyatı daha çok Kur’ân-ı Kerim’de kısa veya kapalı olarak zikredilen kıssalar etrafında nakledilen rivayetler oluşturur. Bunların nakledilmelerindeki belli başlı esas amiller Arapların nisbeten sınırlı bir kültür hayatlarının oluşu, diğer dinlerden İslâm’a girenlerin durumu, eski dinlerin tesirinden az da olsa kurtulamamak gibi faktörlerdir.
İsrailiyyatm naklinde İslâm akidesini yozlaştırmak isteyenlerin tesiri de inkâr edilemez. Genelde hadis kabul edilmemekle birlikte sahabe tarafından ibretli bulunarak nakledildiği, faydalı görüldüğü için rivayet edilen, başta tefsir kitapları olmak üzere İslâmî edebiyat içinde geniş çapta yer almış bulunan İsrailiyyatın hükmüne gelince, bunlar karşısında sahabenin tutumu esas alınarak belirlenmiştir. Özetleyecek olursak, Kur’ân-ı Kerim ve sünnete uygun olanları kabul ve tasdik edilir.
Kitap Ehlinin ellerinde bulunan tevrat ve İncil’in asılları Allah tarafından indirilmiş ilahî kitaplar olduklarından bunların Kur’ân-ı Kerime veya sünnete uygun kısımları tahrif edilmemiş sayılırlar. Kur’ân-ı Kerim’e ve sahih sünnete aykın olan israiliyyat kabul edilmez.
Semavî dinler aslında bir oldukları, peygamberlerin tebligatı da esas itibariyle birbirinden farklı olamıyacağı için Kur’ân ve sünnetin ruhuna uymayan israiliyyat muharref kabul edilir.
İslâm’ın iki ana kaynağının ne kabul, ne de reddettikleri İsrailiyyata gelince bunların Allah tarafından indirilmiş semavî kitaplara uygun olmak veya olmamak ihtimalleri vardır, bunun için İslâm âlimleri israiliyyatın Kur’ân-ı Kerim ve Sünnetin ruhuna uygun olanlarını kabul etmiş; olmayanları bırakmışlardır.