Merfû : Kelime olarak yükseltilmiş, kaldırılmış şey manasına ismi meful olan merfu Hz. Peygamber (s.a.s)’e nisbet edilen söz, fiil ve takrirlerle -bazı alimlere göre- sıfatlara denir. İsnadı ister muttasıl olsun ister olmasın, Allah Resulüne isnad edilen bütün nakiller merfu addedilir.
İbnu’s-Salâh merfuyu, özellikle Hz. Peygamber (s.a.s)’e izafe edilen rivayetler olarak tarif eder ve isnadı muttasıl veya munkatı olan rivayetlerle mürselin de merfu’ya dahil olduğunu söyler. 648el-Hatîbu’l-Bağdadî ise Sahabinin Hz. Peygamber (s.a.s)’den haber verdiklerini merfu addederek649 bir haberin merfu olabilmesi için onun sahabi tarafından Allah Resulüne isnad edilmesi gereğine işaret eder.
Buna göre yalnızca bir sahabînin “Hz. Peygamber şöyle buyurdu. Hz. Peygamber şunları söyledi. Allah Resulü şunu yaptı” ve benzeri sözlerle ona nisbet ederek rivayet ettiği haberler merfudur ve bu takdirde, tabiî’nin sahabîyi zikretmeden Hz. Peygamber (s.a.s)’den rivayet ettiği mürsel, merfu sayılmamak gerekir. İbnu’s-Salâh, daha sonra da İbn Hacer, el-Hatib’in bu tarifini eleştirmişlerdir.
İbn Salâh’a göre merfu hadisi mürsel karşılğı olarak gören hadis alimleri bu ıstılahlarıyla isnadı muttasıl olan merfu’u kasdetmişlerdir. 650İbn Hacer’e göre ise el-Hatîb, bir hadisin merfu olması için onu sahabî tarafından Hz. Peygambere izafe edilerek rivayet edilmesini şart koşmamıştır. Onun sözleri hadisi Hz. Peygambere nisbet edenin daha çok sahabi oluşuna göredir. 651 Anlaşılıyor ki hadis alimleri merfu ıstılahını daha çok isnadı Hz. Peygambere kadar ulaşan haberler için kullanmışlar ondan sonrasının muttasıl veya munkatı olmasına itina göstermemişlerdir.
Merfû’nun yukarıdaki meşhur tarifi bu anlayışa göre vücut bulmuştur. Merfu hadislerin bir kısım sarih merfû’dur. Bir kısmı ise hükmen merfudur. Bu iki merfu kısım hakkında sarih merfû ve hükmen merfû başlıkları altında yeterli bilgi verildiğinden burada Ayrıca üzerinde durulmayacaktır.