Mufîd : Çıkar ve menfaat anlamını veren “fâ’ide” kelimesinin kök fiilinden alınma bir kelimedir. Hadis Usulü ilminde hadiscilerin lakablarından birine denilmiştir. Muhaddis üzerinde bir mertebeye delâlet eder. Üçüncü hicrî asırda bazı hadiscilerce kullanılmaya başlanmıştır. Ancak sonraları diğer bazı lakablann ortaya çıkışı ile fazlaca kullanılan bir lakab olmaktan çıkmıştır. 799
Manası açıklanırken söylenenlere bakılırsa el-Mufîd muhaddisin bütün şartlarını kendisinde toplamış olan hadis alimidir. (Bk. Muhaddis). Daha çok hafız derecesine yükselmiş bir alimin hadis meclislerinde hazır olan talebelere işitmediklerini ulaştırmak, anlamadıkları yerleri anlatmak suretiyle faydalı olan kişidir. Bu da onun âlî ve nazil, bedel, musâfaha, muvâkat ve ilel konularında yeterli bilgi sahibi olmasiyle mümkün olur.
Kaynaklarda el-Mufîd lakabiyle anılan hadiscilere misal olarak, Muhammed b. Ya’kûb; İbrahim b. Evreme; Abdullah b. Muhammed b. Naciye; Ca’fer b. Muhammed en-Nîsâbûrî (Ca’ferek); Ahmed b. Amr b. Câbir et-Tahnân; Hafs b. Umer el-Erdebîlî; Muhammed b. Ya’kûb b. Yûsuf el-Ma’kılî (el-Esam); Muhammed b. Abdullah eş-Şâfi’î (el-Bezzâr); Umer b. Ca’fer b. Abdullah el-Verrâk ve Şehrdâr b. Şîreveyh ed-Deylemî gibi isimler verilmiştir. 800 Bunlardan Muhammed b. Ya’kûb yalancılıkla itham edilmiş bir ravidir.
Şehrdâr b. Şîreveyh ise orta derecede bir hadiscidir. Diğerleri de Hadis ilimlerinde yüksek derecelere çıkabilmiş değillerdir. Buna göre denilebilir ki el-Mufîd, bazılarınca daha ziyade Hadis ilminde yükselmiş alimlere yardımcı olan kişilere verilmiş bir lakabdır. Bunun yanında bütün hadiscilerin üzerinde birleşerek kullandıkları bir lakab değildir.