Mürüvvet : Sözlükte muûrü’e ve muruvve şeklinde görülen ve isim veya masdar olarak gelen bir kelimedir. Adamlık ve insaniyet manasına gelir. Bir insandan beklenen iş ve güzel hasletleri yerine getirmekten ibarettir. 857 Hadis ıstılahları arasında mürüvvet ravinin rivayetinin kabul edilebilmesi için onda bulunması gereken adaleti sağlayacak melekedir. 858 İslâm âlimleri şehadet ve rivayetin kabul edilebilmesi için ravinin önce adaletli olması gerektiği görüşündedirler.
Adalet ise en azından takvayı bırakmamak, mürüvveti ihlal eden şeylerden kaçınmakla olur. Bunu göre mürüvvet, kişinin adaletli olmasına hükmetmekte esas olan bir haslet olmaktadır. Mürüvvetin tarifinde değişik görüşler vardır. Bazı fakihlere göre mürüvvet, nefsini kötülüklerinden korumak, halk nazarında insanı kötü gösteren davranışlardan sakınmaktır. İnsanın yaşadığı toplum içinde o toplumun örf ve adetlerine uygun yaşaması da mürüvvetten sayılır.
Mesela bir erkeğin kadınlara mahsus elbise giyerek dolaşması yahut kadınlar gibi saçlarını omuzlarına kadar uzatması mürüvvetsizliğine delalet eder. 859Aynı şekilde insanların gelip geçtikleri yollarda birşeyler yemek de mürüvvete aykırı sayılır. Bazılarına göre de mürüvvet, yiyip içmede, davranışlarında kendi emsalinin ve akranının ahlakını yaşamak, zaruret olmadıkça tabaklık, kan almak, dokumacılık gibi mürüvvete yakışmayan zenaatleri yapmamak ile yolda su dökmek, ahlaksız kimselerle arkadaşlık etmek, hamamda eğlenmek ve benzeri mürüvvete aykırı yakışıksız davranışlardan sakınmaktır. 860 Demek oluyor ki İslâm âlimleri, mürüvvetin halk nazarında hoş karşılanmayan davranışlardan kaçınmak gibi güzel ahlakın tamamlayıcısı olan davranışlarla gerçekleşeceği görüşündedirler.
Denilebilir ki adaletin önemli bir görüntüsünü teşkil eden mürüvvvet, müslüman şahsiyetini en mükemmel seviyeye çıkaran ahlakî melekedir. Mürüvvete aykın sayılan halleri görülen ravinin rivayeti makbul sayılmaz; zira mürüvvetin yokluğu, ya akıl noksanlığından ya dinin emirlerine ilgisizlikten ya da hayasızlıktan meydana gelir.
Hangisi olursa olsun bu hallerin hepsi kişiye karşı güven duygusunu yok eder. Bu sebepledir ki hadisciler mürüvvetten yoksun kişilerin adaletine hükme dilemeyeceği görüşünde birleşmişlerdir. Adaleti olmayan ravinin ise ne kendisi hadis rivayetine ehil kabul edilir; ne de rivayetlerine makbul gözüyle bakılır.