Rivayet : Sözlükte “kuyudan su çekmek, birine su getirmek, su başına gitmek, kana kana su içmek ve ip bükmek manalarını veren “ravâ” kök fiilinin mastarıdır. Umumî manada bir sözü veya olayı bir başkasına nakletmeyi ifade eder.
Hadis terimi olarak rivayet, Hz. Peygamber (s.a.s)’in sünnetini aksettiren hadislerin haber verenlere isnad edilerek nakledilmesine denir. Bu tarife göre rivayette üç unsur vardır. Bunlardan birincisi, rivayete esas olan hadis; ikincisi bu hadisi, kendisine haber verene isnad ederek nakleden kimse; üçüncüsü de hadisi kendisine nakledenden alan kişidir. 988
Hadisten maksat, Hz. Peygamber’in sözleri, fiilleri, takrirleri ve ona ait vasıflardır. Bunları, kendisine haber veren kişiye isnad ederek nakledene genelde Şeyh denir. Şeyhe merviy anh denildiği de olur. Şeyhten, rivayete esas teşkil eden hadisleri ona isnad ederek rivayet eden kimseye ise ravi adı verilir. Buna göre rivayet, Hz. Peygamber’e ait veya onunla ilgili bir haberin bir kimseden diğerine nakledilmesidir. Bununla birlikte merviy anh’ın bir hadisi, kendisine haber verene isnad ederek başkasına nakletmesine de rivayet denilmiştir.
Bu nüansı belirtmek üzere umumiyetle tâlib durumundaki ravinin şeyhinden rivayetini ifade için ravâ anhu denildiği halde, şeyhin bir hadisi talebeye aktarmasını ifade etmek maksadiyle ravâ lehû tabiri kullanılmıştır. Hadisler nesilden nesile rivayet yoluyla aktarılmıştır. Önce sahabîler, Hz. Peygamber (s.a.s)’den duyduklarını, gördüklerini ve öğrendiklerini ona isnad ederek tabi’îlere nakletmişlerdir. Tâbi’îler de sahabeden rivayet ettikleri hadisleri onlara isnad ederek başkalarına aktarmışlardır.
Böylece hadisi, kendisine haber verene isnad ederek nakletmek işi yıllarca ve nesiller boyu devam etmiştir. Hatta zamanla tasnif edilen hadis kitapları bile nesilden nesile belli usullerle rivayet edilerek intikal etmiştir. Rivayetin güvenilir bir şekilde yapılabilmesi için bazı şartları ileri sürülmüştür. Bunlara şurût’r-rivâye veya sıfatu rivayeti’1-hadîs denilmiştir. Rivayetin sıhhati bu şartlara riayetle birlikte önce rivayetin temelini oluşturan hadisi, işittiği kimseye nisbet etmekten ibaret isnadın sıhhatine bağlıdır.
Diğer taraftan hadisi rivayet eden şeyhin kısaca, rivayetine güvenilir, adaletli ve zabt vasfına sahip olması rivayetin sıhhati ile yakından ilgilidir. Nihayet rivayete esas olan hadîsin, merviy anhdan işitildiği gibi muhafaza edilerek değişikliğe uğramaması da rivayetin sahih olması bakımından üzerinde durulması gereken bir husustur. Bir hadisi bütün bu şartları yerine getirerek sahih bir şekilde rivayet edebilmek için rivayet metotları tesbit edilmiş ve uygulanmıştır.