Ta’dîl : “Doğrultmak, düzeltmek, adaletle hükmetmek” gibi manalara gelen “adele” kök fiilinden tef’il babında mastar olup hadis usulünde ravinin adaletli olduğuna hükmetmeye denir. Ravinin adalet sahibi olduğu hükmünü verene ise mu’addil denilmiştir.
Yeri geldiğinde değişik başlıklar altında da değinildiği gibi, bir hadisin sıhhati ilkin ravisinden belli olur. Öteki deyişiyle hadisin sahih, zayıf veya uydurma olduğu ilkin ravisinden belli olur. Ravi adaletli ise hadisi, başka kusur taşımadığı takdirde, ilk bakışta sahih kabul edilir.
Bu bakımdan hadisler hakkında verilen sıhhat hükmü önce ravisinin adaletli olduğunun tesbit edilmesine bağlıdır, bu ise cerh ve ta’dil sayesinde olur. Kaide olarak cerhte sebep söylenmesi şart olduğu halde ta’dilde şart değildir. Şu hale göre ravinin cerh edilmesine sebep olan hali açıklanmadıkça cerh makbul sayılmazsa da adalet sahibi olduğuna hükmetmek için sebep göstermeye gerek yoktur.
Söz gelimi yalancılıkla cerhedilen ravinin yalancı olduğunun söylenmesi gerekir. Oysa adaletine hükmedilen ravinin mesela yalan söylemediği için ta’dil edildiğinin açıklanması icap etmez. Bazı alimlere göre ravinin müslüman olması ta’dil için yeterlidir. Ancak pek çok hadis alimi bunu kabul etmemiştir. Cerhte olduğu gibi ta’dilde de bazı lafızlar kullanılmıştır. Bunlara ta’dil lafızları denir.