Tebliğ : “Ulaşmak” manasına “belağa” kök fiilinin tef’il ölçüsünde maştan olan tebliğ, umumiyetle Hz. Peygamber (s.a.s)’in Allah’tan kullarına ulaştırdığı emirler, nehiyler ve sair hususlar hakkında kulllanılan tabirdir. Sahabîlerin Allah Resulü’nden öğrendiklerini kendilerine yetişen tabi’în nesile aktarmaları da bir anlamda tebliğdir. Hadis usulünde tebliğ, hadis meclislerinde mustemlî denilen görevlinin şeyhin sözlerini ona uzak olup da işitmesi mümkün olmayanlara duyurmak için tekrarlamasına denir.
Büyük alimlerin çok kalabalık olan hadis meclislerinde şeyhin bulunduğu yere uzak düşenlerin onun sesini işitmeleri zordur. Bu durum karşısında bir tedbir olarak tebliğe başvurulmuştur. Şeyhin sözünü işitmeyenlerin müstemli tarafından tekrarlanan, bir diğer ifadeyle tebliğ edilen hadislerin müstemliden duyulduğu halde şeyhe nisbet edilerek rivayet edilmelerinin caiz olup olmadığında az da olsa ihtilaf vardır.
Bazı muhaddisler, mesela Buhari Şeyhi Ebu Nu’aym el-Fadl b. Dukeyn, bir harf, bir isim bile olsa kulağıyla işitmeyip arkadaşlarından sorarak öğrendiği tek-tük kelimeleri şeyhinden değil arkadaşlarından rivayet edermiş. İbn Huzeyme ise daha ayrı bir yol tutarak şeyhten değil müstemlînin tebliğinden işittiği lafızları belirtmek üzere isnadında bazen ihtiyaten ahberanâ fulünün bi-teblîği fulânin özel eda lafzını kullanmış ve müstemliden işittiği kısmı böylece açıklamıştır. 1164