Kur’an-ı Kerîm, Allah’ın insanlara indirdiği son Mukaddes Kitaptır. Rabbimizin bütün insanlığa hitabeden bir kelâmı olan Kur’an, Arapça olarak indirilmiştir. Kuranı kerim’in Ankebut süresinin okunmasındaki fazileti ve sırları önemi ve yararları şüphesiz ki tartışılamaz.Kur’ân, insanların ruhlarını terbiye etmek, kalplerini imanla, akıllarını ilim ve irfanla kemale erdirmek, onlara hakiki hikmet dersini vermek, beşeriyeti hatalı yollardan çevirmek ve hidayet yolunu göstermek üzere inzal olmuştur.
Ankebut Suresinin Faziletleri, Bir sureyi veye ayetleri okuyan kişilere manevi armağanlar verilir. Bu manevi armağanlara surelerin ve ayetlerin faziletleri denir. Birçok surenin ve ayetlerin faziletleri, hadisi şerifler ile ifade edilmiştir.
Kur’ân-ı kerîmin yirmi dokuzuncu sûresi.
Ankebût sûresi, Mekke-i mükerremede nâzil oldu (indi). Altmış dokuz âyet-i kerîmedir. Sûrede; putlara ve diğer güçsüz varlıklara tapanların hâlleri, onların dünyâlık elde etmek için kurdukları tuzak ve gayretleri, ankebût denilen örümceklerin pek zay ıf olan ağına benzetildiğinden, Ankebût kelimesi, bu sûreye isim olmuştur. Sûrede, mü’minlerin (inananların) Allah yolunda bâzı sıkıntılara uğrayacaklarına, bunun, kendileri için dünyâ ve âhirete âit fâidelere vesîle olacağına işâret olunmakta, bâzı peygamberlerin kıssaları kısaca anlatılarak, onların Allah yolundaki fedâkarlıkları ve netîcede muvaffak oldukları gözler önüne konulmakta, Kur’ân-ı kerîmin büyük bir mûcize olduğu ve insanlık için fazîlet vesîlesi olduğu beyân edilmekte, İslâmiyet’e cephe alanların acı sonları bildirilmekte, müslümanların, âhirette ebedî nîmetlere kavuşacakları müjdelenmekte, Allah yolunda çalışanların emeklerinin boşa gitmeyeceği, büyük mükâfatlara nâil olacakları ve daha başka hususlar bildirilmektedir.
ANKEBUT SÛRELERİ’NİN FAZİLETİ VE YARARLARI
Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Her kim Ankebut suresini okursa, yeryüzündeki bütün mü’minler ve münafıklar sayısınca sevap verilir.” (Kadı Beyzavi, Beyzavi Tefsir (Envarut-Tenzil ve Esrarut Te’vil) 2/214)
Rivayet Edildi ki:
* Ruhi bunalım geçiren kimselere okunursa, şifa bulur.
* Bu surenin tamamı yazılıp, herhangi bir hastaya içirilirse, Allah’ın izni ile şifa bulur.
* Her gün 1 kere suya okunup da içenin hafızası güçlenir.
* Kendisine kötülük yapacağı bilinen bir topluluğa karşı Ankebüt Suresinin 30. ayeti Besmele ile beraber okunmalıdır.
* Çare bulunamayan maddi ve manevi hastalıklara karşı sebeplere sığınıp Ankebüt suresinin 46. ayeti ile Rum suresinin 17-20. ayetleri 72. kere okunmalıdır.
* ANKEBUT süresini, her kim yazarak suyunu içerse , Allah’ın keremiyle unutkanlığı gider ve kuvve-i hafızası sıhhate kavuşur.
ANKEBUT SURESİ NEDEN İNDİRİLMİŞTİR?
Sa’d b. Ebî Vakkâs’m şöyle dediği rivayet olunur: Ben anneme iyi davranan bir kimseydim. Müslüman olunca annem dedi ki: Ey Sa’d! Bu, ortaya yeni çıkardığın din nedir? Ya bu dinini bırakırsın, ya da, ben ölünceye kadar ne yer ne içerim. Sonra ölürüm de, bu yüzden kınanırsın ve sana : “Ey annesinin katili” diye hitap edilir. Ben dedim ki: Anneciğim bunu yapma. Ben, bu dinimi asla hiçbir şey için bırakmam.
Sa’d diyor ki: Annem, hiçbir şey yemeden bir gün bir gece durdu. Dolayısıyle halsiz düştü. Sonra yine yemeden, bir gün bir gece daha durdu. Bunu görünce dedim ki: Anneciğim, vallahi sen biliyorsun ki, senin yüz canın olsa ve birer, birer çıksalar, ben bu dinimi asla bırakmam. İster ye, isler yeme. Annem bunu görünce, yemeği yedi. Bunun üzerine Yüce Allah şu âyeti indirdi: “Biz insana, ana-babasma iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Eğer onlar, seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme…”
İbn Abbas’tan rivayet olunduğuna göre, müşrikler mü’minlere eziyet ettiklerinde, Rasulullah (s.a.v.) mü’minlere, hicret etmelerini emrederek şöyle buyurdu: “Çıkıp Medine’ye hicret edin. Bu zâlimlere komşu olmayın.” Mü’minler dediler ki: “Bizim orada kalacak hiç bir yerimiz ve emlâkimiz yok. Bizi yedirecek içirecek kimse de yok.” Bunun üzerine şu âyet indi: “Nice hayvan var ki, rızkını (beraberinde) taşımıyor. Onların da, sizin de rızkınızı Allah veriyor…”