Bir çoğumuz Kuran-ı Kerimi arapça okumayı öğrenemediğimiz için bilmiyoruz. Tabi bu öğrenmiyeceğimiz anlamına gelmez. O nedenle bir çoğumuz arapça bilmediği için’de arapça ayetleri latince harflerle okumaya çalışıyoruz. Arapça bir sözcük olan “kuran”, okumak, ezbere okumak, bir araya getirmek anlamına gelir. Kur’ân kelimesi olarakta Arapça’da yazıyla tespit edilmiş vahiylerin bütünü anlamına gelir. Şimdi sizler için hazırladığımız Kur’anı Kerim surelerden olan Duhan süresi arapça yazılışı ile latince harflerle Türkçe okunuşunu derledik. Ayrıca Diyanet İşleri tarafından düzenlenen mealine’de yer verdik. Bu sebeple hem Arapça yazısı hem de latince okunuşunu öğrenerek okuyabilirsiniz.
Kur’ân-ı kerîmin kırk dördüncü sûresi. Zuhruf sûresinden sonra, Câsiye’den önce nâzil oldu.
Duhân sûresi Mekke-i mükerremede nâzil olmuştur (inmiştir). Elli dokuz âyet-i kerîmedir. Adını onuncu âyet-i kerîmede geçen ve duman mânâsına olan duhân kelimesinden almıştır. Bir rivâyete göre duhân kıyâmetin büyük alâmetlerinden birisidir. Sûrede, Kur’ân-ı kerîmin mübârek bir gecede (Kadir gecesi veya Berât gecesinde) nâzil olduğu, inanmıyanların nasıl bir azâb görecekleri, Mûsâ aleyhisselâm ile Fir’avn’ın ve kavminin kısaları anlatılarak, inanmıyanlar îkâz edilmekte ve yine inanmıyanların, kıyâmeti inkâr etmelerinin ve câhilce iddiâlarının çirkinliği anlatılmaktadır. (İbn-i Abbâs, Ebû Hayyân Endülüsî, Taberî)
Kısaca Konusu : Aynı harflerle başlayan sûrelerin konuları arasında da önemli ölçüde bir ortaklığın bulunduğu dikkat çekmektedir. Hâ-mîm harfleriyle başlayan Duhân sûresi de bundan önceki Hâmîmler gibi, ana konu olarak Kur’an’ın gerçek Allah kelâmı olduğuna ve insanlar için önemine dikkat çekmektedir. Bu münasebetle şu konulara da yer verilmiştir:
1. Kur’an’ın nâzil olduğu gecenin önemi ve değeri.
2. Kur’an’ı gönderen Allah’ın birliği ve büyüklüğü.
3. Firavun ve kavmi ile Tübba‘ gibi geçmiş kavimlerin peygamberlere karşı takındıkları tavır ve peygamberlerin tevhid mücadelesi.
4. Peygamberlere inanmayanları dünyada ve âhirette bekleyen âkıbet, kıyamet, yeniden dirilme, cennet ve cehennem.
DUHAN SÛRESİ TÜRKÇE OKUNUŞU
Bismillahirrahmanirrahim
1. Ha mım
2. Vel kitabil mübiyn
3. İnna enzelnahü fı leyletim mübaraketin inna künna münzirın
4. Fıha yüfraku küllü emrin hakiym
5. Emram min ındina inna künna mürsiliyn
6. Rahmeten mir rabbik innehu hüves semiy’ul aliym
7. Rabbis semavati vel erdı ve ma beynehüma in küntüm mukıniyn
8. La ilahe illa hüve yuhyı ve yümiyt rabbüküm ve rabbü abaikümül evveliyn
9. Bel hüm fı şekkiy yel’abun
10. Fertekıb yevme te’tis semaü bi dühanim mübiyn
11. Yağşen nas haza azabün eliym
12. Rabbenekşif annel azabe inna mü’minun
13. Enna lehümüz zikra ve kad caehüm rasulüm mübiyn
14. Sümme tevellev anhü ve kalu muallemüm mecnun
15. İnna kaşifül azib kaliylen inneküm aidun
16. Yevme nebtışül batşetel kübra inna müntekımun
17. Ve le kad fetenna kablehüm kavme fir’avne ve caehüm rasulün keriym
18. En eddu ileyye ıbadellah inni leküm rasulün emiyn
19. Ve el la ta’lu alellah innı atıküm bi sültanim mübiyn
20. Ve innı uztü bi rabbı ve rabbiküm en tercumun
21. Ve il lem tü’minu lı fa’tezilun
22. Fe dea rabbehu enne haülai kavmüm mücrimun
23. Fe esri bi ıbadı leylen inneküm müttebeun
24. Vetrukil bahra rahva innehüm cündüm muğrakun
25. Kem teraku min cennativ ve uyun
26. Ve züruıv ve mekamin keriym
27. Ve na’metin kanu fiyha fakihiyn
28. Kezalike ve evrasnaha kavmen ahariyn
29. Fema beket aleyhimüs semaü vel erdu vema kanu münzariyn
30. Ve le kad necceyna benı israiyle minel azabil mühiyn
31. Min fir’avn innehu kane aliyem minel müsrifiyn
32. Ve lekadıhternahüm ala ılmin alel alemiyn
33. Ve ateynahüm minel ayati ma fıhi belaüm mübiyn
34. İnne haülai le yekülün
35. İn hiye illa mevtetünel ula ve ma nahnü bi münşeriyn
36. Fe’tu bi abaina in küntüm sadikıyn
37. E hüm hayrun em kamü tübbeıv vellezıne min kablihim ehleknahüm innehüm kanu mücrimiyn
38. Ve ma halaknes semavati vel erda ve ma beynehüma laıbiyn
39. Ma halaknahüma illa bil hakkı ve lakinne ekserahüm la ya’lemun
40. İnne yevmel fasli mıkatühüm ecmeıyn
41. Yevme la yuğni mevlen ammevlen şey’ev ve la hüm yünsarun
42. İlla mer rahımellah innehu hüvel aziyzür rahıym
43. İnne şeceratez zekkum
44. Taamül esiym
45. Kel mühl yağlı fil bütun
46. Ke ğalyil hamiym
47. Huzuhü fa’tiluhü ila sevail cehıym
48. Sümme subbu fevka ra’sihı min azabil hamiym
49. Zuk inneke entel aziyzül keriym
50. İnne haza ma küntüm bihı temterun
51. İnnel müttekıyne fı mekamin emiyn
52. Fi cennativ ve uyun
53. Yelbesune min sündüsiv ve istebrakım mütekabiliyn
54. Kezali ve zevvecnahüm bi hurin ıyn
55. Yed’une fiha bi külli fakihetin aminiyn
56. La yezukune fiyhel mevte illel mevtetel ula ve vekahüm azabel cehıym
57. Fadlem mir rabbik zalike hüvel fevzül azıym
58. Fe innema yessernahü bi lisanike leallehüm yetezekkerun
59. Fertekıb innehüm mirtek
DUHAN SÛRESİ MEALİ VE ANLAMI
Bismillâhirrahmânirrahîm
1.Hâ Mîm.
2,3.Apaçık olan Kitab’a andolsun ki, biz onu mübarek bir gecede indirdik. Şüphesiz biz insanları uyarmaktayız.
4,5,6,7. Katımızdan bir emirle her hikmetli iş o gecede ayırt edilir. Eğer kesin olarak inanıyorsanız, Rabbinden; göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbinden bir rahmet olarak biz peygamberler göndermekteyiz. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
8.O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Yaşatır, öldürür. O, sizin de Rabbiniz, önceki atalarınızın da Rabbidir.
9.Fakat onlar, şüphe içinde eğlenip duruyorlar.
10.Göğün açık bir dumangetireceği günü bekle.
11.(O duman) insanları bürür. Bu, elem dolu bir azaptır.
12.İnsanlar, “Rabbimiz! Bu azabı bizden kaldır, çünkü biz artık inanıyoruz” derler.
13.Nerede onlarda öğüt almak?! Oysa kendilerine (gerçeği) açıklayan bir peygamber gelmişti.
14.Sonra ondan yüz çevirdiler ve “Bu bir öğretilmiş, bu bir deli!” dediler.
15.Biz bu azabı kısa bir süre kaldıracağız, siz de yine eski hâlinize döneceksiniz.
16.Onları o en şiddetli yakalayışla yakalayacağımız günü hatırla. Şüphesiz biz öcümüzü alırız.
17.Andolsun, onlardan önce Firavun kavmini sınamıştık. Onlara değerli bir peygamber (Mûsâ) gelmişti.
18.O, şöyle demişti: “Allah’ın kullarını (esaret altındaki İsrailoğullarını) bana teslim edin. Çünkü ben güvenilir bir peygamberim.”
19.“Allah’a karşı ululuk taslamayın. Çünkü ben size apaçık bir delil (mucize) getiriyorum.”
20.“Şüphesiz ki ben, beni taşlamanızdan, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a sığındım.”
21.“Bana inanmadınızsa benden uzak durun.”
22.Sonra Mûsâ, Rabbine, “Bunlar günahkâr bir toplumdur” diye seslendi.
23.Allah da şöyle dedi: “O hâlde kullarımı geceleyin yola çıkar, çünkü takip edileceksiniz.”
24.“Denizi açık hâlde bırak.” Çünkü onlar boğulacak bir ordudur.
25.Onlar geride nice bahçeler, nice pınarlar bıraktılar.
26.Nice ekinler, nice güzel konaklar!
27.Zevk ve sefasını sürdükleri nice nimetler!
28.İşte böyle! Onları başka bir topluma miras bıraktık.
29.Gök ve yer onların ardından ağlamadı; onlara mühlet de verilmedi.
30,31.Andolsun, İsrailoğullarını o alçaltıcı azaptan; Firavun’dan kurtardık. Çünkü o, haddi aşanlardan bir zorba idi.
32.Andolsun, onları, bir bilgi üzerine (dönemlerinde) âlemlere üstün kıldık.
33.Onlara, içinde açık bir imtihan bulunan mûcizeler verdik.
34,35. Bunlar (müşrikler) diyorlar ki: “İlk ölümümüzden başka bir ölüm yoktur. Biz diriltilecek değiliz.”
36.“Eğer doğru söyleyenler iseniz atalarımızı getirin.”
37.Bunlar mı daha hayırlı, yoksa Tübba’kavmi ile onlardan öncekiler mi? Onları helâk ettik. Çünkü onlar suçlu kimselerdi.
38.Biz, gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları, eğlenmek için yaratmadık.
39.Biz onları ancak hak ve hikmete uygun olarak yarattık. Ama onların çoğu bilmiyorlar.
40.Şüphesiz, hüküm günü, hepsinin bir arada buluşacağı zamandır.
41.O gün dostun dosta hiçbir faydası olmaz. Kendilerine yardım da edilmez.
42.Yalnız, Allah’ın yardım ettiği kimseler bunların dışındadır. Şüphesiz O, mutlak güç sahibidir, çok merhamet edendir.
43,44.Şüphesiz, zakkum ağacı, günahkârların yemeğidir.
45,46.O, maden eriyiği gibidir. Kaynar suyun kaynaması gibi karınlarda kaynar.
47.(Allah, görevli meleklere şöyle der:) “Tutun onu, cehennemin ortasına sürükleyin.”
48.“Sonra başının üstüne kaynar su azabından dökün.”
49.(Deyin ki:) “Tat bakalım! Hani sen güçlüydün, şerefliydin!?”
50.“İşte bu, şüphelenip durduğunuz şeydir!”
51.Allah’a karşı gelmekten sakınanlar ise güvenli bir yerdedirler.
52.Bahçelerde ve pınar başlarındadırlar.
53.İnce ipekten ve parlak atlastan elbiseler giyinerek karşılıklı otururlar.
54.İşte böyle. Ayrıca onları iri siyah gözlü hurilerle evlendirmişizdir.
55.Orada güven içinde her türlü meyveyi isterler.
56.Orada ilk ölümden başka bir ölüm tatmazlar. Allah, onları cehennem azabından korumuştur.
57.Bunlar, Rabbinden bir lütuf olarak verilmiştir. İşte bu büyük başarıdır.
58.(Ey Muhammed!) Biz Onu (Kur’an’ı) senin dilinle kolaylaştırdık ki, düşünüp öğüt alsınlar.
59.Artık sen (onların başına gelecekleri) bekle; onlar da beklemektedirler.
Zakkum Meyvesi Nedir?