Yüce Kitab’ımızın, kendisini okuyanlara kazandırdığı güzelliklerin haddi hesabı yoktur. Kur’an okumanın faziletiyle ilgili bütün rivayetler Kur’an’ın her suresi ve ayeti için geçerlidir. Kur’an’ın fazileti hakkındaki ayetler aynı zamanda bizleri Kur’an okumaya teşvik ederler. Bu nedenle İslamın yüce kitabı Kur’an-ı Kerim de olan Fetih süresinin fazileti ve sırları olmakla beraber ferde ve cem’iyete, bütün insan sınıflarına, bütün memleketlerde ve bütün devirlerde insan hayatının bütününe, maddî – mânevî bir hidayet rehberidir. Kerîm’in bir şefaatçi olarak ortaya çıkması ve kendisini okuyup ona göre yaşayanların elinden tutması, Allah’ım, ne güzel bir imkândır.
Kur’an’ın yeni nazil oluyormuş gibi tazeliğini ve gençliğini gösteren delillerden biri de Kur’an’ın Kırk Sekizinci suresi olan Fetih suresi ve onun ayetleridir.
Fetih Suresinin Faziletleri, Bir sureyi veye ayetleri okuyan kişilere manevi armağanlar verilir. Bu manevi armağanlara surelerin ve ayetlerin faziletleri denir. Birçok surenin ve ayetlerin faziletleri, hadisi şerifler ile ifade edilmiştir.
Her surenin bir çok özelliği vardır. Her bir ayet ve sure Allah kelâmı olmakla beraber herbirinin ayrı ayrı özellikleri vardır.
Ebû Hüreyre Hazretlerinin, Kur’an okuyanların kazanacağı mânevî derecelerle ilgili olarak Peygamber Efendimiz (asm)’den rivayet ettiği şu hadîsi şerîf, mü’min gönüllerin heyecanla tutuşmasına vesile olacak güzelliktedir:
“Kıyamet gününde Kur’an-ı Kerîm gelecek ve Allah Teâlâ’ya: ‘Yâ Rabbî! Kur’an okuyan kimseyi şeref süsüyle süsle!’ diyecek; bunun üzerine Kur’an okuyan kimse şerefle süslenecek.”
“Yine Kur’an-ı Kerîm: ‘Allah’ım! Ona şeref elbisesi giydir!’ diyecek; hemen o zâta elbiselerin en değerlisi giydirilecek. Sonra Kur’an: ‘Rabb’im! Ona şeref tacı giydir!’ diye niyâz edecek; o kimseye şeref tacı giydirilecek. Sonunda Kur’an-ı Kerîm: ‘Yâ Rabbî! O kulundan razı ve hoşnut ol! Senin hoşnutluğundan üstün bir şey yoktur.’ diyerek Kur’an okuyan kimseyi mânevî mertebelerin en yükseğine ulaştıracak.” (Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’an 18; Dârimî, Fezâilü’l-Kur’an 1).
FETİH SURESİ NEDEN İNDİRİLMİŞTİR?
Hicretin altıncı yılında Resûlüllah (A.S.) Efendimiz umre yapmak üzere Mekke’ye gitmeyi kararlaştırdı. İslâmiyeti din olarak seçen çevre kabilelere haber salındı ve yaklaşık 1400 kişilik iman ve irfan kafilesiyle yola çıkıldı. Ne var ki, İslâm düşmanı müşrikler, Hz. Peygamber’in (A.S.) Mekke’ye girmesine imkân vermediler. O yüzden hayli tartışma ve görüşmeler oldu. Savaş niyetiyle çıkmayan Resûlüllah (A.S.) Efendimiz, bütün tahriklere rağmen nahoş bir olayın çıkmamasına çok özen gösterdi. Ashab-ı Kirâm’ın gerginleşen sinirlerini devamlı yatıştırmaya çalıştı. Sonra Hudeybiye mevkiinde Mekkeli müşriklerle, birtakım ağır şartlar ileri sürmelerine rağmen anlaşmaya varıldı ve Resûlüllah (A.S.) Efendimiz mü’minlerle birlikte Medine’ye geri döndüler.
İbn Mes’ûd (R.A.) diyor ki :
Hudeybiye’den Medine’ye hareket ettikten sonra Resûlüllah’ın yanında bulunuyordum. Yolumuza devam ederken vahiy indiğini Resûlüllah’in (A.S.) o andaki değişen durumundan anladım. Vahiy hali geçince Resûlüllah’ın (A.S.) yüzünde sevinç pırıltısı görülüyordu. Böylece O, bize «İnnâ Fetahnâ» Sûresi’nin indiğini bildirdi.
Diğer bir rivayette ise, şöyle belirtilmektedir :
Resûlüllah (A.S.) Efendimiz’in yaptığı seferlerinden birinde idi, yanında Ömer b. Hattâb (R.A.) da bulunuyordu. Gece yol yürüdüğümüz bir sırada Ömer (R.A.), Hz. Peygamber’e (A.S.) bir şey sordu. Peygamber (A.S.) cevap vermedi. Ömer (R.A.) aynı şeyi ikinci ve üçüncü defa sorduysa da
-Cenâb-ı Peygamber (A.S.) yine susup cevap vermeyince, Ömer (R.A.) kendi kendine : «Anan seni yitirsin ya Ömer! Üç defa tekrar tekrar sordun ama Peygamber (A.S.) cevap vermedi» diyerek mırıldandı. Sonra da olayı şöyle anlattı: «Bunun üzerine devemi sürüp insanların önüne geçtim. Hakkımda bir âyet inmesinden endişe ediyordum. Nitekim çok geçmeden Resûlüllah (A.S.) beni çağırdı. Ben, herhalde hakkımda birşeyler indi, diyerek büsbütün korktum. Peygamber’e (A.S.) vardığımda selâm verdim. O, bana tatlı bir sesle : «Ya Ömer! Bu gece bana bir sûre indi ki, o, bana, üzerine güneş doğan her şeyden sevimlidir» buyurdu ve «İnnâ Fetahnâ» sûresini okudu.»
Böylece hem Hudeybiye anlaşmasının gerçekte bir fetih olduğu, hem de ileride bu fethe birçok fetihlerin ekleneceği kesinlik arzetti.
Nitekim Hz. Enes (R.A.), «Bu fetihten maksat, Hudeybiye’dir» derken, Câbir (R.A.) de şöyle demiştir: «Biz gerçekten Mekke fethini, Hudeybiye gününden itibaren düşünüp hesapladık», yani Hudeybiye olayı, Mekke’nin fethine açılan bir kapı kabul edildi. İmam Ferra da şöyle demiştir: «Sizler Kur’ân’da belirtilen «fetih»ten, Mekke’nin fethini kasdediyorsunuz; oysa Mekke’nin fethi zaten bir fetihtir; ama biz Hudeybiye günündeki «Bey’âtü’r -Ridvân»ı fetih saymaktayız.»
FETİH SÛRESİ’NİN FAZİLETİ VE YARARLARI
1- Kim Fetih sûresini okursa, sanki Mekke’nin fethinde Resûlullah ile berâber bulunmuş gibidir. (Hadîs-i şerîf-Tefsîr-i Kâdı Beydâvî)
2- Ramazan’ın birinci gecesi kim namazda, Fetih sûresini okursa, Allahü teâlâ o kimseyi bütün sene korur. (Hadîs-i şerîf-Rûh-ul-Beyân)
3- Fetih suresiyle ilgili Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurmuştur:
“Bu gece bana bir sure indirildi. O benim için, güneşin, üzerine doğduğu her şeyden daha sevimlidir.” Sonra Resulullah Fetih suresini okudu. (Buhari, IV / 1531, 1829, 1915; Tirmizi, V / 385; Muvatta, I / 203)
4- İmam Sa’lebi (rahimehullah) Fetih Suresinin fazileti hakkında şöyle buyurdu: “Fetih suresini okuyanların, meleklerin tesbihlerinden ve zikirlerinden nasibi vardır.”
6- Abdullah bin Muğaffel (Radıyallahü Anh) dedi ki: “Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)’i Mekke’nin fethi günü devesinin üzerinde sesini titretip makam yaparak Fetih suresini okurken gördüm.”(Buhârî, Megazi, 48, Tefsir (Sure), 48; Fedâilül-Kuran, 24, Tevhid, 50; Müslim, Müsâfir’ın, 238; Ahmed bin Hanbel, Müsned, 5/55,56)
7- İşleri bakımından sıkıntıda olanlar okursa, Allah’u Teala o kimselerin işlerini kolaylaştırır ve sıkıntıdan kurtarır.
8- Sıkıntı ve bunalımda olan bir kişi bu sureyi okursa, Allah’u Teala lütuf ve keremiyle o kimsenin gam ve kederini, sıkıntı ve üzüntüsünü giderir.
9- Kur’an’ın diğer sure ve ayetlerinde olduğu gibi Fetih suresinin de, namazlarda, namazlardan sonra, cami ve mescidlerde, geceleri, Ramazan Ay’ında, Mübarek Gecelerde okunması daha faziletlidir. Ancak belli bir zamanı beklemek ve mekan aramak için Kur’an okumayı geciktirmek doğru olmaz. Bu açıdan her zaman okunabilir.
10- Kur’an’ın sure ve ayetlerini ne kadar çok okursak o kadar iyidir. Ancak “şu kadar okunması gerekir” diye bir kayıt koymak doğru olmaz.
11 – Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Her kim namazda veya namazın dışında Fetih suresini okursa, sanki Mekke’nin fethinde Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ile beraber bulunmuş gibidir.”(Ebu Suud Efendi, Ebû Suud Tefsiri (İrşâdü Aklis-Selim), 8/115; Ebû-Leys Semerkandî, Tefsîrul-Kur’ân, 6/20-34)