Kur’ân-ı kerîmin yirmi ikinci sûresi. Nûr sûresinden sonra, Münâfikun sûresinden önce inmiştir.Hac sûresi Medîne’de nâzil oldu (indi). Yetmiş sekiz âyet-i kerîmedir. Sûrede, hac ibâdetinin ilk önce İbrâhim aleyhisselâm tarafından yapıldığından ve Peygamber efendimizle devâm ettirildiğinden bahsedildiği için Sûret-ül-Hac denilmiştir. Hac sûresi nde; îmân, tevhîd, Allahü teâlânın birliği akîdesi (inancı), kıyâmetin alâmetleri ve dehşeti, öldükten sonra dirilme, Allah yolunda cihâd, hac ve kurbandan bahsedilmektedir.
Fazileti : Kim Hac sûresini okursa, hac yapanın hac sevâbı, ömre yapanın ömre sevâbı, gelmiş ve gelecek hac ve ömre yapanların sevâbı kadar sevâb verilir. (Hadîs-i şerîf-Kâdı Beydâvî Tefsîri)
Bir çoğumuz Kuran-ı Kerimi arapça okumayı öğrenemediğimiz için bilmiyoruz. Tabi bu öğrenmiyeceğimiz anlamına gelmez. O nedenle bir çoğumuz arapça bilmediği için’de arapça ayetleri latince harflerle okumaya çalışıyoruz. Arapça bir sözcük olan “kuran”, okumak, ezbere okumak, bir araya getirmek anlamına gelir. Kur’ân kelimesi olarakta Arapça’da yazıyla tespit edilmiş vahiylerin bütünü anlamına gelir. Şimdi sizler için hazırladığımız Kur’anı Kerim surelerden olan Hac süresi arapça yazılışı ile latince harflerle Türkçe okunuşunu derledik. Ayrıca Diyanet İşleri tarafından düzenlenen mealine’de yer verdik. Bu sebeple hem Arapça yazısı hem de latince okunuşunu öğrenerek okuyabilirsiniz.
HAC SÛRESİ TÜRKÇE OKUNUŞU
Bismillahirrahmanirrahim
1. Ya eyyuhen nasutteku rabbekum inne zelzeletes saati şey’un azîym
2. Yevme teravneha tezhelu kullu murdîatin amma erdaat ve tedau kullu zati hamlin hamleha ve teran nase sukara ve ma hum bi sukara ve lakinne azabellahi şedîd
3. Ve minen nasi mey yucadilu fillahi bi ğayri îlmiv ve yettebiu kulle şeytanim merîd
4. Kutibe aleyhi ennehu men tevellahu fe ennehu yudîlluhu ve yehdîhi ila azabis seîyr
5. Ya eyyuhen nasu in kuntum fî raybim minel ba’si fe inna halaknakum min turabin summe min nutfetin summe min alekatin summe mim mudğatim muhallekativ ve ğayri muhallekatil li nubeyyine lekum ve nukirru fil erhami ma neşau ila ecelim musemmen summe nuhricukum tîflen summe li tebluğu eşuddekum ve minkum mey yuteveffa ve minkum mey yuruddu ila erzelil umuri li keyla ya’leme mim ba’di îlmin şey’a ve teral erda hamideten fe iza enzelna aleyhel maehtezzet ve rabet ve embetet min kulli zevcim behîc
6. Zalike bi ennellahe huvel hakku ve ennehu yuhyil mevta ve ennehu ala kulli şey’in kadîr
7. Ve ennes saate atiyetul la raybe fîha ve ennellahe yeb’asu men fil kubur
8. Ve minen nasi mey yucadilu fillahi bi ğayri îlmiv ve la hudev ve la kitabim munîr
9. Saniye îtfihî li yudîlle an sebîlillah lehu fid dunya hîzyuv ve nuzîkuhu yevmel kîyameti azabel harîyk
10. Zalike bima kaddemet yedake ve ennellahe leyse bi zallamil lil abîd
11. Ve minen nasi mey ya’budullahe ala harf fe in esabehu hayrunîtmeenne bih ve in esabethu fitnetuninkalebe ala vechihî hasirad dunya vel ahîrah zalike huvel husranul mubîn
12. Yed’u min dunillahi ma la yedurruhu ve ma la yenfeuh zalike huved dalalul beîyd
13. Yed’u le men darruhu akrabu min nef’îh lebi’sel mevla ve lebi’sel aşîr
14. İnnellahe yudhîlullezîne amenu ve amilus salihati cennatin tecrî min tahtihel enhar innellahe yef’alu ma yurîd
15. Men kane yezunnu el ley yensurahullahu fid dunya vel ahîrati felyemdud bi sebebin iles semai summelyakta’ felyenzur hel yuzhibenne keyduhu ma yeğîyz
16. Ve kezalike enzelnahu ayatim beyyinativ ve ennellahe yehdî mey yurîd
17. İnnellezîne amenu vellezîne hadu ves sabiîne ve nesara vel mecuse vellezîne eşraku innellahe yefdîlu beynehum yevmel kîyameh innellahe ala kulli şey’in şehîd
18. E lem tera ennellahe yescudu lehu men fîs semavati ve men fil erdî veş şemsu vel kameru ven nucumu vel cibalu veş şeceru ved devabbu ve kesîrum minen nas ve kesîrun hakka aleyhil azab ve mey yuhinillahu fe ma lehu min mukrim innellahe yef’alu ma yeşa’
19. Hazani hasmanîhtesamu fî rabbihim fellezîne keferu kuttîat lehum siyabum min nar yusabbu min fekî ruusihimul hamîm
20. Yusheru bihî ma fî butunihim vel culud
21. Ve lehum mekamiu min hadîd
22. Kullema eradu ey yahrucu minha min ğammin uîydu fîha ve zuku azabel harîyk
23. İnnellahe yudhîlullezîne amenu ve amilus salihati cennatin tecrî min tahtihel enharu yuhallevne fîha min esavira min zehebiv ve lu’lua ve libasuhum fîha harîr(18. Ayet secde ayetidir.)
24. Ve hudu ilet tayyibi minel kavli ve hudu ila sîratîl hamîd
25. İnnellezîne keferu ve yesuddune an sebîlillahi vel mescidil haramillezî cealnahu lin nasi sevaenil akifu fîhi vel bad ve mey yurid fîhi bi ilhadim bi zulmin nuzîkhu min azabin elîm
26. Ve iz bevve’na li ibrahîme mekanel beyti el la tuşrk bî şey’ev ve tahhir beytiye littaifîne vel kaimîne ver rukkeîs sucud
27. Ve ezzin fin nasi bil hacci ye’tuke ricalev ve ala kulli damiriy ye’tîne min kulli feccin amîyk
28. Li yeşhedu menafia lehum ve yezkurusmellahi fî eyyamim ma’lumatin ala ma razekahum mim behîmetil en’am fe kulu minha ve at’îmul baisel fekîyr
29. Summelyakdu tefesehum velyufu nuzurahum velyettavvefu bil beytil atiyk
30. Zalike ve mey yuazzîm hurumatillahi fe huve hayrul lehu înda rabbih ve uhîllet lekumul en’amu illa ma yutla aleykum fectenibur ricse minel evsani vectenibu kavlez zur
31. Hunefae lillahi ğayra muşrikîne bih ve mey yuşrik billahi fe keennema harra mines semai fe tahtafuhut tayru ev tehvî bihir rîhu fî mekanin sehîyk
32. Zalike ve mey yuazzîm şeairallahi fe inneha min takvel kulub
33. Lekum fîha menafiu ila ecelim musemmen summe mehîlluha ilel beytil atiyk
34. Ve li kulli ummetin cealna mensekel li yezkurusmellahi ala ma razekahum mim behîmetil en’am fe ilahukum ilahuv vahîdun fe lehu eslimu ve beşşiril muhbitîn
35. Ellezîne iza zukirallahu vecilet kulubuhum ves sabirîne ala ma esabehum vel mukîymis salati ve memma razaknahum yunfikun
36. Vel budne cealnaha lekum min şeairillahi lekum fîha hayrun fezkurusmellahi aleyha savaf fe iza vecebet cunubuha fe kulu minha ve at’îmul kania vel mu’terr kezalike sehharnaha lekum leallekum teşkurun
37. Ley yenalellahe luhumuha ve la dimauha ve lakiy yenaluhut takva minkum kezalike sehharaha lekum li tukebbirullahe ala ma hedakum ve beşşiril muhsinîn
38. İnnellahe yudafiu anillezîne amenu innellahe la yuhîbbu kulle havvanin kefur
39. uzine lillezîne yukatelune bi ennehum zulimu ve innellahe ala nasrihim le kadîr
40. Ellezîne uhricu min diyarihim bi ğayri hakkîn illa ey yekulu rabbunellah ve lev la def’ullahin nase ba’dahum bi ba’dîl lehuddimet savamiu ve biyeuv ve salevatuv ve mesacidu yuzkeru fîhesmullahi kesîra ve le yensurannellahu mey yensuruh innellahe le kaviyyun azîz
41. Ellezîne im mekkennahum fil erdî ekamus salate ve atevuz zekate ve emeru bil ma’rufi ve nehev anil munker ve lillahi akîbetul umur
42. Ve iy yukezzibuke fe kad kezzebet kablehum kavmu nuhîv ve aduv ve semud
43. Ve kavmu ibrahîme ve kavmu lut
44. Ve ashabu medyen ve kuzzibe misa fe emleytu lil kafirîne summe ehaztuhum fe keyfe kane nekîr
45. Fe keeyyim min karyetin ehleknaha ve hiye zalimetun fe hiye haviyetun ala uruşiha ve bi’rim muattaletiv ve kasrim meşîd
46. E fe lem yesîru fil erdî fe tekune lehum kulubuy ya’kîlune biha ev azanuy yesmeune biha fe innehu la ta’mel ebsaru ve lakin ta’mel kulubulletî fis sudur
47. Ve yesta’ciluneke bil azabi ve ley yuhlifellahu va’deh ve inne yevmen înde rabbike ke elfi senetim mimma teuddun
48. Ve keeyyim min karyetin emleytu leha ve hiye zalimetun summe ehaztuha ve ileyyel mesîyr
49. Kul ya eyyuhen nasu innema ene lekum nezîrum mubîn
50. Fellezîne amenu ve amilus salihati lehum mağfiratuv ve rizkun kerîm
51. Vellezîne seav fî ayatina muacizîne ulaike ashabul cehîym
52. Ve ma erselnamin kablike mir rasuliv ve la nebiyyin illa iza temenna elkaş şeytanu fî umniyyetih fe yensehullahu ma yulkîş şeytanu summe yuhkimullahu ayatih vallahu alîmun hakîm
53. Li yec’ale ma yulkîş şeytanu fitnetel lillezîne fî kulubihim meraduv vel kasiyeti kulubuhum ve innez zalimîne le fî şikakîm beîyd
54. Ve li ya’lemellezîne utul îlme ennehul hakku mir rabbike fe yu’minu bihî fe tuhbite lehu kulubuhum ve innellahe le hadillezîne amenu ila sîratîm mustekîym
55. Ve la yezalullezîne keferu fî miryetim minhu hatta te’tiyehumus saatu bağteten ev ye’tiyehum azabu yevmin akîym
56. Elmulku yevmeizil lillah yahkumu beynehum fellezîne amenu ve amilus salihati fî cennatin neîym
57. Vellezîne keferu ve kezzebu bi ayatina fe ulaike lehum azabum muhîn
58. Vellezîne haceru fî sebîlillahi summe kutilu ev matu le yerzukanne humullahu rizkan hasena ve innellahe lehuve hayrur razikîyn
59. Le yudhîlennehum mudhaley yerdavneh ve innellahe leallîmun halîm
60. Zalik ve men akaba bi misli ma ukîbe bihî summe buğîye aleyhi le yensirannehullah innellahe le afuvvun ğafur
61. Zalike bi ennellahe yulicul leyle fin nehari ve yulicun nehar fil leyli ve ennellahe semîum besîyr
62. Zalike bi ennellahe huvel hakku ve enne ma yed’une min dunihî huvel batîlu ve ennellahe huvel aliyyul kebîr
63. E lem tera ennellahe enzele mines semai maen fe tusbihul erdu muhdarrahv innellahe latîyfun habîr
64. Lehu ma fis semavati ve ma fil ard ve innellahe lehuvel ğaniyyul hamîd
65. E lem tera ennellahe sehhara lekum ma fil erdî vel fulke tecrî fil bahri bi emrih ve yumsikus semae en tekaa alel erdî illa bi iznih innellahe bin nasi le raufur rahîym
66. Ve huvellezî ahyakum summe yumîtukum summe yuhyîkum innel insane le kefur
67. Li kulli ummetin cealna menseken hum nasikuhu fe la yunaziunneke fil emri ved’u ila rabbik inneke le ala hudem mustekîym
68. Ve in cadeluke fe kulillahu a’lemu bima ta’melun
69. Allahu yahkumu beynekum yevmel kîyameti fîma kuntum fîhi tahtelifun
70. E lem ta’lem ennellahe ya’lemu ma fis semai vel ard inne zalike fî kitab inne zalike alellahi yesîr
71. Ve ya’budune min dunillahi ma lem yunezzil bihî sultanev ve ma leyse lehum bihî îlm ve ma liz zalimîne min nesîyr
72. Ve iza tutla aleyhim ayatuna beyyinatin ta’rifu fî vucuhillezîne keferul munker yekadune yestune billezîne yetlune aleyhim ayatina kul efe unebbiukum bişerrim min zalikum ennar veadehellahullezîne keferu ve bi’sel mesîyr
73. Ya eyyuhen nasu duribe meselun festemiu leh innellezîne ted’une min dunillahi ley yahluku zubabev ve levictemu leh ve iy yeslubhumuz zubabu şey’el la yestenkîzuhu minh daufet talibu vel matlub
74. Ma kaderullahe hakka kadrih innellahe fe kavviyyun azîz
75. Alluh yastafî minel melaiketi rusulev ve minen nas innellahe semîum besîyr
76. Ya’lemu ma beyne eydîhim ve ma halfehum ve ilellahi turceul umur
77. Ya eyyuhellezîne amenurkeu vescudu va’budu rabbekum vef’alul hayra leallekum tuflihun
78. Ve cahidu fillahi hakka cihadil huvectebukum ve ma ceale aleykum fid dîni min harac millete ebîkum ibrahîm huve semmakumul muslimîne min kablu ve fî haza lî yekuner rasulu şehîden aleykum ve ketunu şuhedae alen nas fe ekîymus salate ve atuz zekate va’tesîmu billah huve mevlakum fe nî’mel mevla ve nî’men nesîyr
HAC SÛRESİ MEALİ VE ANLAMI
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1.Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Çünkü kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir.
2.Onu göreceğiniz gün, her emzikli kadın emzirmekte olduğu çocuğundan geçer ve her hamile kadın da karnındaki çocuğunu düşürür. İnsanları sarhoş görürsün; hâlbuki onlar sarhoş değillerdir. Ne var ki Allah’ın azabı çok şiddetlidir.
3.İnsanlardan kimi vardır ki, hiçbir bilgisi olmadığı hâlde, Allah hakkında tartışmaya girer ve her azgın şeytanın ardına düşer.
4.Şeytan hakkında, “Her kim onu dost edinirse, mutlaka o kimseyi saptırır ve onu cehennem azabına sürükler” diye yazılmıştır.
5.Ey insanlar! Ölümden sonra diriliş konusunda herhangi bir şüphe içindeyseniz (düşünün ki) hiç şüphesiz biz sizi topraktan, sonra az bir sudan (meniden), sonra bir “alaka”dan, sonra da yaratılışı belli belirsiz bir “mudga”dan yarattık ki size (kudretimizi) apaçık anlatalım. Dilediğimizi belli bir süreye kadar rahimlerde durduruyoruz. Sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyor, sonra da (akıl, temyiz ve kuvvette) tam gücünüze ulaşmanız için (sizi kemale erdiriyoruz.) İçinizden ölenler olur. Yine içinizden bir kısmı da ömrün en düşkün çağına ulaştırılır ki, bilirken hiçbir şey bilmez hâle gelsin. Yeryüzünü de ölü, kupkuru görürsün. Biz, onun üzerine yağmur indirdiğimiz zaman kıpırdar, kabarır ve her türden iç açıcı çift çift bitkiler bitirir.
6.Bu böyle. Çünkü Allah, hakkın ta kendisidir. Şüphesiz O, ölüleri diriltir ve O, her şeye hakkıyla kadirdir.
7.Çünkü kıyamet muhakkak gelecektir. Onda hiçbir şüphe yoktur ve şüphesiz Allah, kabirlerdeki kimseleri diriltecektir.
8,9.İnsanlardan öylesi de vardır ki, bir ilmi, bir yol göstericisi, aydınlatıcı bir kitabı olmadığı hâlde kibirlenerek insanları Allah’ın yolundan saptırmak için, Allah hakkında tartışmaya kalkar. Ona dünyada bir rezillik vardır. Ona kıyamet gününde de yangın azabını tattıracağız.
10.(Ona), “İşte bu kendi ellerinin önceden işledikleri yüzündendir. Allah, kesinlikle kullara zulmedici değildir” (denir.)
11.İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah’a kıyıdan kenardan kulluk eder. Eğer kendisine bir hayır dokunursa, gönlü onunla hoş olur. Şâyet başına bir kötülük gelirse, gerisingeri (küfre) dönüverir. O dünyayı da kaybetmiştir, ahireti de. İşte bu apaçık ziyanın ta kendisidir.
12.O, Allah’ı bırakır da kendine ne zarar, ne de fayda veren şeylere tapar. Bu da derin sapıklığın ta kendisidir.
13.Zararı faydasından daha yakın olana tapar. O (taptığı) ne kötü yardımcı, ne fena yoldaştır!
14.Muhakkak ki Allah, iman edip salih ameller işleyenleri içinden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. Şüphesiz Allah, dilediğini yapar.
15.Her kim ona (Muhammed’e) Allah’ın dünyada ve ahirette asla yardım etmeyeceğini zannediyorsa hemen tavana bir ip çeksin, sonra kendini assın da bir baksın; başvurduğu (bu yöntem), öfkelendiği şeyi giderecek mi?
16.Böylece biz Kur’an’ı apaçık âyetler hâlinde indirdik. Şüphesiz Allah, dilediğini doğru yola iletir.
17.Şüphesiz, iman edenler, Yahudiler, Sâbiîler, Hıristiyanlar, Mecûsiler ve Allah’a ortak koşanlar var ya; Allah, kıyamet günü onların aralarında mutlaka hüküm verecektir. Çünkü Allah, her şeye şahittir.
18.Görmedin mi ki şüphesiz, göklerde ve yerde olanlar, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların birçoğu Allah’a secde etmektedir. Birçoğunun üzerine de azap hak olmuştur. Allah, kimi alçaltırsa ona saygınlık kazandıracak hiçbir kimse yoktur. Şüphesiz Allah, dilediğini yapar.
19.İşte iki hasım taraf ki, Rableri hakkında tartışmaya girmişlerdir. Bunlardan inkâr edenler için ateşten giysiler biçilmiştir. Başlarının üstünden de kaynar su dökülür.
20.Onunla, karınlarının içindekiler ve derileri eritilir.
21.Onlar için bir de demirden topuzlar vardır.
22.Her ne zaman cehennemden, o ızdıraptan çıkmak isteseler, oraya geri döndürülürler ve onlara, “Tadın yangın azabını” denilir.
23.Şüphesiz Allah, iman edip salih ameller işleyenleri içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyacak, orada altından bileziklerle, incilerle süsleneceklerdir. Oradaki giysileri ise ipektir.
24.Onlar hem sözün hoş olanına ulaştırılmışlar, hem de övgüye lâyık olan Allah’ın yoluna iletilmişlerdir.
25.İnkâr edenler ile Allah’ın yolundan ve içinde, yerli, misafir bütün insanları eşit kıldığımız Mescid-i Haram’dan alıkoyanlar (azabı hak etmişlerdir.) Kim de orada zulmederek haktan sapmak isterse, biz ona elem dolu bir azaptan tattıracağız.
26.Hani biz İbrahim’e, Kâbe’nin yerini, “Bana hiçbir şeyi ortak koşma; evimi, tavaf edenler, namaz kılanlar, rükû ve secde edenler için temizle” diye belirlemiştik.
27.İnsanlar arasında haccı ilan et ki, gerek yaya olarak, gerek uzak yollardan gelen yorgun develer üzerinde sana gelsinler.
28.Gelsinler ki, kendilerine ait birtakım menfaatlere şahit olsunlar ve Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine belli günlerde (onları kurban ederken) Allah’ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin.
29.Sonra kirlerini gidersinler, adaklarını yerine getirsinler ve Beyt-i Atik’i (Kâbe’yi) tavaf etsinler.
30.Bu böyle. Kim Allah’ın hükümlerine saygı gösterirse, bu, Rabbi katında kendisi için bir hayırdır. Haramlığı size okunanların (bildirilenlerin) dışında bütün hayvanlar size helâl kılındı. Artık putlara tapma pisliğinden kaçının, yalan sözden kaçının.
31.Allah’a yönelen, O’na ortak koşmayan kimseler (olun). Kim Allah’a ortak koşarsa, sanki gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgâr onu uzak bir yere sürüklüyor gibidir.
32.Bu böyle. Her kim de Allah’ın nişanelerini (kurbanlıklarını) yüceltirse, şüphesiz ki bu kalplerin takvasından (Allah’a karşı gelmekten sakınmasından)dır.
33.Sizin için onlarda belli bir zamana kadar birtakım yararlar vardır. Sonra da kurbanlık olarak varacakları yer Beyt-i Atik (Kâbe)’dir.
34.Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi meşru kıldık. İşte sizin ilâhınız bir tek ilâhtır. Şu hâlde yalnız O’na teslim olun. Alçak gönüllüleri müjdele!
35.Onlar, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperen, başlarına gelen musibetlere sabreden, namazı dosdoğru kılan ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda harcayan kimselerdir.
36.Kurbanlık büyük baş hayvanları da sizin için Allah’ın dininin nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Onlar saf saf sıralanmış dururken (kurban edeceğinizde) üzerlerine Allah’ın adını anın. Yanları üzerlerine düşüp canları çıkınca onlardan siz de yiyin, istemeyen fakire de istemek zorunda kalan fakire de yedirin. Şükredesiniz diye onları böylece sizin hizmetinize verdik.
37.Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. Fakat O’na sizin takvanız (Allah’a karşı gelmekten sakınmanız) ulaşır. Böylece onları sizin hizmetinize verdi ki, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah’ı büyük tanıyasınız. İyilik edenleri müjdele.
38.Şüphesiz, Allah inananları savunur. Doğrusu Allah hiçbir haini, nankörü sevmez.
39.Kendilerine savaş açılan müslümanlara, zulme uğramaları sebebiyle cihad için izin verildi. Şüphe yok ki Allah’ın onlara yardım etmeğe gücü yeter.
40.Onlar, haksız yere, sırf, “Rabbimiz Allah’tır” demelerinden dolayı yurtlarından çıkarılmış kimselerdir. Eğer Allah’ın, insanların bir kısmını bir kısmıyla defetmesi olmasaydı, içlerinde Allah’ın adı çok anılan manastırlar, kiliseler, havralar ve mescitler muhakkak yerle bir edilirdi. Şüphesiz ki Allah, kendi dinine yardım edene mutlaka yardım eder. Şüphesiz ki Allah, çok kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.
41.Onlar öyle kimselerdir ki, şâyet kendilerine yeryüzünde imkân ve iktidar versek, namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, iyiliği emreder ve kötülüğü yasaklarlar. Bütün işlerin âkıbeti Allah’a aittir.
42.Ey Muhammed! Eğer seni yalanlarlarsa bil ki, onlardan önce Nûh, Âd ve Semûd kavimleri de (peygamberlerini) yalanlamışlardı.
43,44.İbrahim’in kavmi ile Lût’un kavmi ve Medyen halkı da (yalanlamışlardı). Mûsâ da yalanlandı ve nihayet o inkârcılara mühlet verdim, sonra da onları yakalayıverdim. Beni inkâr etmek nasılmış, (gördüler).
45.Halkı zulmetmekteyken helâk ettiğimiz, böylece duvarları, çökmüş çatılarının üzerine yıkılmış nice memleketler, nice kullanılmaz kuyular, nice muhteşem saraylar vardır!
46.Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki, düşünecek kalpleri, işitecek kulakları olsun? (Dolaştılar, ama ibret almadılar). Çünkü gerçekte gözler değil, göğüslerdeki kalpler (kalp gözleri) kör olur.
47.Bir de senden acele azap istiyorlar. Hâlbuki Allah asla va’dinden caymaz. Şüphesiz Rabbinin nezdinde bir gün, sizin saydığınız bin yıl gibidir.
48.Zalim oldukları hâlde, mühlet verdiğim, sonra da kendilerini azabımla yakaladığım nice memleket halkları vardır. Dönüş yalnız banadır.
49.De ki: “Ey insanlar! Ben sizin için ancak apaçık bir uyarıcıyım.”
50.Artık iman edip salih ameller işleyenler var ya, işte onlar için bir bağışlama güzel bir nimet (cennet) vardır.
51.Âyetlerimizi geçersiz kılmak için çaba gösterenler var ya, işte onlar cehennemliklerdir.
52.Senden önce hiçbir resûl ve nebî göndermedik ki, bir şey temenni ettiği zaman, şeytan onun bu temennisine dair vesvese vermiş olmasın. Ama Allah, şeytanın vesvesesini giderir. Sonra Allah, âyetlerini sağlamlaştırır. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
53.Allah, şeytanın verdiği bu vesveseyi, kalplerinde hastalık bulunanlar ile kalpleri katı olanlara bir imtihan vesilesi kılmak için böyle yapar. Hiç şüphesiz ki o zalimler, derin bir ayrılık içindedirler.
54.Bir de kendilerine ilim verilmiş olanlar onun, Rabbinden gelen hak olduğunu bilsinler, böylece ona iman etsinler ve sonuçta da kalpleri ona saygı duysun diye Allah böyle yapar. Hiç şüphe yok ki Allah, iman edenleri doğru yola iletir.
55.İnkâr edenler, kendilerine kıyamet ansızın gelinceye, yahut da onlara kısır bir günün azabı gelip çatıncaya dek o Kur’an’dan bir şüphe içinde kalırlar.
56.İşte o gün mülk (hükümranlık) Allah’ındır. O, insanların arasında hükmünü verir. Artık iman edip salih ameller işlemiş olanlar Naîm Cennetleri’ndedirler.
57.İnkâr edip âyetlerimizi yalanlamış olanlara gelince, onlar için de alçaltıcı bir azap vardır.
58.Allah yolunda hicret edip de sonra öldürülmüş veya ölmüş olanlara gelince, Allah onlara muhakkak güzel bir rızık verecektir. Şüphe yok ki Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır.
59.Elbette onları hoşnut olacakları bir yere sokacaktır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, halîmdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir).
60.Bu böyle. Bir de kim kendisine verilen eziyetin dengiyle karşılık verir de sonra yine kendisine zulmedilirse, elbette Allah ona yardım eder. Hiç şüphesiz ki Allah çok affedendir, çok bağışlayandır.
61. Bu böyle. Çünkü Allah, geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar. Şüphesiz ki Allah hakkıyla işiten, hakkıyla görendir.
62.Bu böyle. Çünkü Allah, hakkın ta kendisidir. O’nu bırakıp da taptıkları ise batılın ta kendisidir. Şüphesiz ki Allah yücedir, büyüktür.
63.Allah’ın gökten yağmur indirdiği, böylece yeryüzünün yemyeşil olduğunu görmedin mi? Şüphesiz Allah, çok lütufkârdır, hakkıyla haberdardır.
64.Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O’nundur. Şüphesiz ki Allah elbette zengindir, elbette övgüye lâyıktır.
65.Görmüyor musun ki, Allah bütün yerdekileri ve emri uyarınca denizde akıp gitmekte olan gemileri sizin hizmetinize vermiştir. İzni olmaksızın yerin üzerine düşmesin diye göğü O tutuyor. Şüphesiz ki Allah, insanlara karşı çok esirgeyici, çok merhametlidir.
66.O, size hayat veren, sonra sizi öldürecek, daha sonra da diriltecek olandır. Şüphesiz, insan çok nankördür.
67.Biz her ümmet için uygulayacağı bir ibadet yolu verdik. O hâlde, din işinde seninle asla çekişmesinler. Sen Rabbine davet et. Çünkü sen hiç şüphesiz hakka götüren dosdoğru bir yol üzerindesin.
68.Eğer seninle mücadele ederlerse, de ki: “Allah, yapmakta olduğunuzu daha iyi bilmektedir.”
69.Hakkında ayrılığa düşüp durduğunuz şeyler konusunda, kıyamet günü Allah aranızda hüküm verecektir.
70.Bilmez misin ki, kuşkusuz Allah gökte ve yerde ne varsa hepsini bilir. Kuşkusuz bunların hepsi bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da)dır. Şüphesiz bu, Allah’a göre çok kolaydır.
71.Onlar, Allah’ı bırakıp, hakkında Allah’ın hiçbir delil indirmediği, kendilerinin de hakkında hiçbir bilgilerinin bulunmadığı şeylere kulluk ederler. Zalimlerin hiçbir yardımcısı yoktur.
72.Kendilerine âyetlerimiz açık açık okunduğu zaman, o kâfirlerin yüz ifadelerinden inkârlarını anlarsın. Neredeyse, kendilerine âyetlerimizi okuyanlara hışımla saldıracaklar. De ki: “Şimdi size bu durumdan daha beterini haber vereyim mi: Ateş.. Allah, onu kâfirlere vaad etti. Ne kötü varış yeridir orası!”
73.Ey insanlar! Size bir örnek verildi. Şimdi ona iyi kulak verin. Sizin Allah’tan başka taptıklarınız bir sinek dahi yaratamazlar, hepsi bunun için toplansalar bile. Eğer sinek onlardan bir şey kapsa, bunu ondan kurtaramazlar. İsteyen de âciz, istenen de.
74.Allah’ın kadrini gereği gibi bilemediler. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.
75.Allah, meleklerden de resûller seçer, insanlardan da. Şüphesiz Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.
76.Onların önlerindekini de (yaptıklarını da), arkalarındakini de (yapacaklarını da) bilir. Bütün işler hep Allah’a döndürülür.
77.Ey iman edenler, rükû edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin ve hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz.
78.Allah uğrunda hakkıyla cihad edin. O, sizi seçti ve dinde üzerinize hiçbir güçlük yüklemedi. Babanız İbrahim’in dinine uyun. Allah, sizi hem daha önce, hem de bu Kur’an’da müslüman diye isimlendirdi ki, Peygamber size şahit (ve örnek) olsun, siz de insanlara şahit (ve örnek) olasınız. Artık namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin ve Allah’a sarılın. O, sizin sahibinizdir. O, ne güzel sahip, ne güzel yardımcıdır!