Kur’ân-ı kerîmin elli dördüncü sûresi iniş sırasına göre otuz yedinci sûredir. Târık sûresinden sonra, Sâd sûresinden önce Mekke’de nâzil olmuştur. Kamer sûresi Mekke’de nâzil oldu (indi). Elli beş âyet-i kerîmedir. Ayın yarılıp bölünmesi mûcizesi anlatıldığından Sûret-ül-Kamer denilmiştir. Sûrede, kıyâmetin yakın olduğu, buna rağmen müşriklerin nefislerine uyarak gerçekleri yalanladıkları, vak ti gelince, zillet içinde kabirlerinden çıkacakları ve Resûlullah efendimizi yalanlamalarının cezâsını çekecekleri anlatılmaktadır. Ayrıca bâzı peygamberlerin kıssaları da bildirilmektedir. (Râzî, Kurtubî, İsmâil Hakkı Bursevî)
Bir çoğumuz Kuran-ı Kerimi arapça okumayı öğrenemediğimiz için bilmiyoruz. Tabi bu öğrenmiyeceğimiz anlamına gelmez. O nedenle bir çoğumuz arapça bilmediği için’de arapça ayetleri latince harflerle okumaya çalışıyoruz. Arapça bir sözcük olan “kuran”, okumak, ezbere okumak, bir araya getirmek anlamına gelir. Kur’ân kelimesi olarakta Arapça’da yazıyla tespit edilmiş vahiylerin bütünü anlamına gelir. Şimdi sizler için hazırladığımız Kur’anı Kerim surelerden olan Kamer süresi arapça yazılışı ile latince harflerle Türkçe okunuşunu derledik. Ayrıca Diyanet İşleri tarafından düzenlenen mealine’de yer verdik. Bu sebeple hem Arapça yazısı hem de latince okunuşunu öğrenerek okuyabilirsiniz.
Kısaca Konusu : Kıyametin yaklaştığı uyarısını takiben müşriklerin inkârcılıktaki inat ve taassupları eleştirilmekte, kıyamet koptuğunda içine düşecekleri perişan hal tasvir edilmekte, ardından hakikatleri yalan saymada ısrarcı davranan geçmiş toplumların başına gelen felâketlerden örnekler verilmekte, suçluların ve takvâ sahiplerinin âhirette karşılaşacakları muameleyle ilgili uyarı ve müjdelere yer verilmektedir.
KAMER SÛRESİ TÜRKÇE OKUNUŞU
Bismillahirrahmanirrahim
1. Ikterabetis saatu venşakkal kamer
2. Ve iyyerav ayetey yu’ridu ve yekulu sıhrun mustemir.
3. Ve kezzebu vettebeu ehvaehum ve kullu emrin mustekirr
4. Ve le kad caehum minel embai ma fihi muzdecer
5. Hıkmetum baliğatun fema tuğnin nuzur
6. Fe tevelle anhum yevme yed’ud daı ila şey’in nukur
7. Huşşean ebsarıhum yahrucune minel ecdasi keennehum ceradum munteşir
8. Muhtıyne iled a’ yekulul kafirune haza yevmun azir
9. Kezzebet kablehum kavmu nuhın fekezzebu abdena ve kalu mecnunuv vezducir
10. Fe dea rabbehu enni mağlubun fentesır
11. Fe fetahna ebvabes semai bimaim munhemir
12. Ve feccernel erda uyunen feltekal mau ala emrin kad kudir
13. Ve hamelnahu ala zati elvahıv ve dusur
14. Tecri bi a’yunina cezael li men kane kufir
15. Ve le kad teraknaha ayeten fe hel mim muddekir
16. Fe keyfe kane azabi ve nuzur
17. Ve le kad yessernal kur’ane liz zikri fe hel mim muddekir
18. Kezzebet adun fe keyfe kane azabi ve nuzur
19. İnna erselna aleyhim rihan sarsaran fi yevmi nahsim mustemir
20. Zenziun nase ke ennehum a’cazu nahlim munkaır
21. Fe keyfe kane azabi ve nuzur
22. Ve le kad yessernel kur’ane liz zikri fe hel mim muddekir
23. Kezzebet semudu bin nuzur
24. Fe kalu ebeşeram minna vahıden nettebiuhu inna izel lefi dalaliv ve suur
25. Eulkıyez zikru aleyhi mim beynina bel huve kezzabun eşir
26. Seya’lemune ğadem menil kezzabul eşir
27. İnna murslun nakati fitnetel lehum fertekıbhum vastabir
28. Ve nebbi’hum ennel mae kısmetun beynehum kullu şirbim muhtedar
29. Fe nadev sahıbehum fe teata fe akar
30. Fe keyfe kane azabi ve nuzur
31. İnna erselna aleyhim sayhatev vahıdeten fe kanu ke heşimil muhtezir
32. Ve le kad yessernel kur’ane liz zikri fe hel min muddekir
33. Kezzebet kavmu lutım bin nuzur
34. İnna erselna aleyhim hasıben illa ale lutnecceynahum bi sehar
35. Nı’metem min ındina kezalike neczi men şeker
36. Ve le kad enzerahum batşetena fe temarav bin nuzur
37. Ve le kad raveduhu an dayfihi fe tamesna a’yunehum fe zuku azabi ve nuzur
38. Ve le kad sabbehahum bukraten azabum mustekirr
39. Fe zuku azabi ve nuzur
40. Ve le kad yessernel kur’ane liz zikri fe hel mim muddekir
41. Ve le kad cae ale fir’avnen nuzur
42. Kezzebu bi ayatina kulliha fe ehaznahum ahze azizim muktedir
43. E kuffarukum hayrun min ulaikum em lekum beraetun fiz zubur
44. Em yekulune nahnu cemium muntesır
45. Seyuhzemul cem’u ve yuvelluned dubur
46. Belis saatu mev’ıduhum ves saatu edha ve emerr
47. İnnel mucrimine fi dalaliv ve suur
48. Yevme yushabune fin nari ala vucuhihim zuku messe sekar
49. İnna kulle şey’in halaknahu bi kader
50. Ve ma emruna illa vahıdetun ke lemhım bil besar
51. Ve le kad ehlekna eşyaakum fe hel mim muddekir
52. Ve kullu şey’in fealuhu fiz zubur
53. Ve kullu sağıyriv ve kebirim mustetar
54. İnnel muttekıyne fi cennativ ve neher
55. Fi mak’adi sıdkın ınde melikim muktedir
KAMER SÛRESİ MEALİ VE ANLAMI
Bismillâhirrahmânirrahîm
1.Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı.
2.Onlar bir mucize görseler yüz çevirirler ve “Süregelen bir sihirdir” derler.
3.Peygamberi yalanladılar, nefislerinin arzularına uydular. Hâlbuki her iş, (Allah nasıl takdir ettiyse öylece) gerçekleşecek (değişmeyecek)tir.
4.Andolsun, onlara içinde caydırıcı tehditlerin bulunduğu haberler geldi.
5.Bu haberler, zirveye ulaşmış birer hikmettir! Fakat uyarılar fayda vermiyor!
6,7.O hâlde sen de onlardan yüz çevir. Onlar, o davetçinin (İsrafil’in benzeri görülmemiş) bilinmedik (korkunç) bir şeye çağırdığı gün, gözleri düşmüş bir hâlde dağılmış çekirgeler gibi kabirlerden çıkarlar.
8.Davetçiye doğru koşarlarken kâfirler, “Bu zor bir gün” derler.
9.Onlardan önce Nuh’un kavmi de yalanlamıştı. Onlar kulumuzu yalanlayıp “Bu bir delidir” dediler ve kulumuz (tebliğ görevinden) alıkonuldu.
10.O da Rabbine, “Ey Rabbim! Ben yenilgiye uğradım, yardım et” diye dua etti.
11.Biz de göğün kapılarını dökülürcesine yağan bir yağmurla açtık.
12.Yeryüzünü pınar pınar fışkırttık. Derken sular takdir edilmiş bir iş için birleşti.
13.Biz Nûh’u çivilerle perçinli levhalardan oluşan gemiye bindirdik.
14.Gemi, inkâr edilen kimseye (Nuh’a) bir mükâfat olarak gözetimimiz altında yüzüyordu.
15.Andolsun, biz onu (tufan olayını) bir ibret olarak bıraktık. Var mı düşünüp öğüt alan?
16.Benim azabım ve uyarılarım nasılmış (gördüler)!
17.Andolsun biz, Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?
18.Âd kavmi de (Hûd’u) yalanladı. Azabım ve uyarılarım nasılmış!
19.Biz onların üstüne, uğursuzluğu sürekli bir günde gürültülü ve dondurucu bir rüzgâr gönderdik.
20.İnsanları köklerinden sökülmüş hurma kütükleri gibi kaldırıp atıyordu.
21.Azabım ve uyarılarım nasılmış, (gördüler)!
22.Andolsun biz, Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?
23,24. Semûd kavmi de uyarıcıları yalanlamış ve şöyle demişlerdi: “İçimizden bir insana mı uyacağız? (Asıl) o takdirde biz apaçık bir sapıklık ve delilik içine düşmüş oluruz.”
25.“Bizim aramızdan vahiy ona mı verildi? Hayır o, yalancının, şımarığın biridir.”
26.Onlar yarın bilecekler: Kimmiş yalancı, kimmiş şımarık!
27.(Salih’e şöyle demiştik:) “Şüphesiz biz, onlara bir imtihan olmak üzere, o dişi deveyi göndereceğiz. Şimdi onları gözetle ve sabret.”
28.“Onlara, suyun (deve ile) kendileri arasında (nöbetleşe) paylaştırıldığını, bildir. Her su nöbetinde sahibi hazır bulunsun.”
29.Derken, (kavmin en azgını olan) arkadaşlarını çağırdılar. O da işe koyuldu ve deveyi kesti.
30.Fakat azabım ve uyarılarım nasılmış!
31.Şüphesiz biz, onların üzerine tek bir korkunç ses gönderdik de, onlar, ağıldaki hayvanların çiğneyip ufaladıkları kuru çöpler gibi oldular.
32.Andolsun biz, Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?
33.Lût kavmi de uyarıcıları yalanladı.
34,35.Şüphesiz biz de üzerlerine taşlar savuran bir rüzgâr gönderdik. Yalnız Lût’un ailesi başka. Katımızdan bir nimet olarak bir seher vakti onları kurtardık. Şükredenleri işte böyle mükâfatlandırırız.
36.Andolsun, Lût onları bizim şiddetli azabımızla uyardı. Fakat onlar bu uyarıları kuşkuyla karşıladılar.
37.Andolsun, onlar onun (meleklerden olan) misafirlerinden nefislerindeki kötü arzuları tatmin etmek istediler. Biz de onların gözlerini silme kör ettik. “Haydi azabımı ve uyarılarımı tadın!” dedik.
38.Andolsun, onlara sabahleyin erkenden kalıcı bir azap geldi.
39.“Haydi azabımı ve uyarılarımı tadın!” dedik.
40.Andolsun, biz Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?
41.Andolsun, Firavun’un ailesine de uyarıcılar gelmişti.
42.Bütün âyetlerimizi yalanladılar. Biz de onları mutlak güç ve iktidar sahibinin yakalaması gibi yakaladık.
43.(Ey Mekkeliler!) Sizin kâfirleriniz onlardan daha mı hayırlı? Yoksa sizin için kitaplarda bir berat mı var?
44.Yoksa onlar, “Biz yardımlaşan (güçlü) bir topluluğuz” mu diyorlar?
45.O topluluk yakında (Bedir’de) bozguna uğrayacak ve arkalarını dönüp kaçacaklardır.
46.Hayır, kıyamet, onların (görecekleri asıl azabın) vaktidir. Kıyamet (azabı) ise daha müthiş ve daha acıdır.
47.Şüphesiz suçlular (müşrikler) sapıklık ve ateşler içindedirler.
48.Yüzüstü ateşe sürüklendikleri gün kendilerine, “Cehennemin dokunuşunu tadın!” denecek.
49.Gerçekten biz, her şeyi bir ölçü ve dengede yarattık.
50.Emrimiz ancak bir tek emirdir. Göz kırpması gibidir. (Anında gerçekleşir.)
51.Andolsun, biz sizin gibileri hep helâk ettik. Fakat var mı düşünüp öğüt alan?
52.İşledikleri her şey ise kitaplarda kayıtlıdır.
53.Küçük, büyük her şey satır satır yazılmıştır.
54.Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar cennetlerde, ırmak başlarındadırlar.
55.Muktedir bir hükümdarın katında, doğruluk meclisindedirler.