Konularına göre alfabetik Kur’an sistematik fihristi kelime sözleri. Gölgeyi anlatan ayetler nelerdir? Kuranda Gölgeler ilgili arapça sure ve ayetlerin okunuşları hangileridir? Kurani Kerimde gölge hakkında neler söylüyor? Gölge kuranda nasıl geçiyor? Gölge ile ilgili Kur’anı Kerim de sure ve ayetlerin anlamları meali nedir?
Bakara Suresi, 57. ayet okunuşu : Ve zallelnâ aleykumul gamâme ve enzelnâ aleykumul menne ves selvâ kulû min tayyibâti mâ razaknâkum ve mâ zalemûnâ ve lâkin kânû enfusehum yazlimûn(yazlimûne).
Bakara Suresi, 57. ayet: Bulutları üzerinize gölge kıldık ve size kudret helvası ve bıldırcın indirdik. Size rızık olarak verdiklerimizin temizinden yiyin (dedik). Onlar Bize zulmetmediler, ancak kendi nefislerine zulmettiler.
Bakara Suresi, 210. ayet okunuşu : Hel yenzurûne illâ en ye’tiyehumullâhu fî zulelin minel gamâmi vel melâiketu ve kudiyel emr(emru), ve ilâllâhi turceul umûr(umûru).
Bakara Suresi, 210. ayet: Onlar, bulut gölgeleri içinde Allah’ın (azabının) meleklerle onlara gelmesini ve (azap) emrinin gerçekleşmesini mi gözlüyorlar? Oysa bütün işler Allah’a döner.
Nisa Suresi, 57. ayet okunuşu : Vellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti se nudhıluhum cennâtin tecrî min tahtihâl enhâru hâlidîne fîhâ ebedâ(ebeden). Lehum fîhâ ezvâcun mutahharatun, ve nudhıluhum zıllen zalîlâ(zalîlen).
Nisa Suresi, 57. ayet: İman edip salih amellerde bulunanları, altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokacağız. Onda onlar için tertemiz kılınmış eşler vardır. Ve onları, ‘ne sıcak-ne soğuk, tam kararında gölgeliğe’ sokacağız.
Araf Suresi, 160. ayet okunuşu : Ve katta’nâhumusnetey aşrate esbâtan umemâ(umemen), ve evhaynâ ilâ mûsâ izisteskâhu kavmuhu enıdrıb bi asâkel hacer(hacere), fenbeceset minhusnetâ aşrate aynâ(aynen), kad alime kullu unâsin meşrabehum, ve zallelnâ aleyhimul gamame ve enzelnâ aleyhimul menne ves selvâ, kulû min tayyibâti mâ razaknâkum, ve mâ zâlemûnâ ve lâkin kânû enfusehum yazlimûn(yazlimûne).
Araf Suresi, 160. ayet: Biz onları (İsrailoğulları’nı) ayrı ayrı oymaklar olarak on iki topluluk (ümmet) olarak ayırdık. Kavmi kendisinden su istediğinde Musa’ya: “Asan’la taşa vur” diye vahyettik. Ondan on iki pınar sızıp-fışkırdı; böylece her bir insan- topluluğu su içeceği yeri öğrenmiş oldu. Üzerlerine bulutla gölge çektik ve onlara kudret helvası ile bıldırcın indirdik. (Sonra da şöyle dedik:) “Size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyin.” Onlar Bize zulmetmedi, ancak kendi nefislerine zulmediyorlardı.
Araf Suresi, 171. ayet okunuşu : Ve iz netaknâl cebele fevkahum keennehu zulletun ve zannû ennehu vâkıun bihim, huzû mâ âteynâkum bi kuvvetin vezkurû mâ fîhi leallekum tettekûn(tettekûne).
Araf Suresi, 171. ayet: Bir zamanlar dağı, sanki bir gölgelikmiş gibi üstlerine geçirmiştik. Onlar ise neredeyse tepelerine düşecek sanmışlardı. (Onlara demiştik ki:) “Size verdiklerimize sımsıkı sarılın ve onda olanı düşünün, ki sakınasınız.”
Ra’d Suresi, 15. ayet okunuşu : Ve lillâhi yescudu men fîs semâvâti vel ardı tav’an ve kerhen ve zilâluhum bil guduvvi vel âsâl(âsâli). (SECDE ÂYETİ)
Ra’d Suresi, 15. ayet: Göklerde ve yerde her ne varsa -isteyerek de olsa, istemeyerek de olsa- Allah’a secde eder. Sabah akşam gölgeleri de (O’na secde eder).
Ra’d Suresi, 35. ayet okunuşu : Meselul cennetilletî vuidel muttekûn(muttekûne), tecrî min tahtihâl enhâr(enhâru), ukuluhâ dâimun ve zilluhâ, tilke ukbellezînettekav ve ukbel kâfirînen nâr(nâru).
Ra’d Suresi, 35. ayet: Takva sahiplerine vadedilen cennet; onun altından ırmaklar akar, yemişleri ve gölgelikleri süreklidir. Bu korkup-sakınanların (mutlu) sonudur, inkar edenlerin sonu ise ateştir.
Nahl Suresi, 48. ayet okunuşu : E ve lem yerev ilâ mâ halakallâhu min şey’in yetefeyyeu zilâluhu anil yemîni veş şemâili succeden lillâhi ve hum dâhırûn(dâhırûne).
Nahl Suresi, 48. ayet: Allah’ın herhangi bir şeyden yarattığına bakmıyorlar mı? Onun gölgeleri küçülerek sağdan ve soldan Allah’a secde eder vaziyette döner.
Nahl Suresi, 81. ayet okunuşu : Vallâhu ceale lekum mimmâ halaka zılâlen ve ceale lekum minel cibâli eknânen ve ceale lekum serâbîle tekîkumul harra ve serâbîle tekîkum be’sekum, kezâlike yutimmu ni’metehu aleykum leallekum tuslimûn(tuslimûne).
Nahl Suresi, 81. ayet: Allah, sizin için yarattığı şeylerden gölgeler kıldı. Dağlarda da sizin için barınaklar-siperler kıldı, sizi sıcaktan koruyacak elbiseler, sizi savaşınızda (zorluklara karşı) koruyacak giyimlikler de var etti. İşte O, üzerinizdeki nimetini böyle tamamlamaktadır, umulur ki teslim olursunuz.
Furkan Suresi, 45. ayet okunuşu : E lem tera ilâ rabbike keyfe meddez zıll(zılle), ve lev şâe le cealehu sâkinâ(sâkinen), summe cealnâş şemse aleyhi delîlâ(delîlen).
Furkan Suresi, 45. ayet: Rabbini görmedin mi, gölgeyi nasıl uzatıvermiştir? Eğer dilemiş olsaydı onu durgun kılardı. Sonra Biz Güneş’i ona bir delil kılmışızdır.
Şuara Suresi, 189. ayet okunuşu : Fe kezzebûhu fe ehazehum azâbu yevmiz zulleh(zulleti), innehu kâne azâbe yevmin azîm(azîmin).
Şuara Suresi, 189. ayet: Sonunda onu yalanladılar, böylece onları o gölgelik-gününün azabı yakaladı. Gerçekten o, büyük bir günün azabıydı.
Kasas Suresi, 24. ayet okunuşu : Fe sekâ lehumâ summe tevellâ ilâz zılli fe kâle rabbi innî limâ enzelte ileyye min hayrin fakîr(fakîrun).
Kasas Suresi, 24. ayet: Hemencecik onların sürülerini suladı, sonra yine gölgeye çekilerek dedi ki: “Rabbim, doğrusu bana indirdiğin her hayra muhtacım.”
Lokman Suresi, 32. ayet okunuşu : Ve izâ gaşiyehum mevcun kez zuleli deavûllâhe muhlisîne lehud dîn(dîne), fe lemmâ neccâhum ilâl berri fe minhum muktesidun, ve mâ yechadu bi âyâtinâ illâ kullu hattârin kefûr(kefûrin).
Lokman Suresi, 32. ayet: Onları kara gölgeler gibi dalgalar sarıverdiği zaman, dini yalnızca O’na ‘halis kılan gönülden bağlılar’ olarak Allah’a yalvarıp yakarırlar (dua ederler). Böylece onları karaya çıkarıp-kurtarınca, artık onlardan bir kısmı orta yolu tutuyor. Bizim ayetlerimizi gaddar, nankör olandan başkası inkar etmez.
Fatır Suresi, 21. ayet okunuşu : Ve lâz zillu ve lâl harûr(harûru).
Fatır Suresi, 21. ayet: Gölge ile sıcaklık da.
Yasin Suresi, 56. ayet okunuşu : Hum ve ezvâcuhum fî zilâlin alâl erâiki muttekiûn(muttekiûne).
Yasin Suresi, 56. ayet: Kendileri ve eşleri, gölgeliklerde, tahtlar üzerinde yaslanmışlardır.
Vakıa Suresi, 30. ayet okunuşu : Ve zıllin memdûd(memdûdin).
Vakıa Suresi, 30. ayet: Yayılıp-uzanmış gölgeler,
Vakıa Suresi, 43. ayet okunuşu : Ve zillin min yahmûm(yahmûmin).
Vakıa Suresi, 43. ayet: Ve kapkara dumandan bir gölge içindedirler.
İnsan Suresi, 14. ayet okunuşu : Ve dâniyeten aleyhim zılâluhâ ve zullilet kutûfuhâ tezlîlâ(tezlîlen).
İnsan Suresi, 14. ayet: (Meyvelerin) Gölgeleri onlara pek yakın ve devşirilmeleri kolaylaştırıldıkça kolaylaştırılmış.
Mürselat Suresi, 30. ayey okunuşu : İntalikû ilâ zıllin zî selâsi şuâb(şuâbin).
Mürselat Suresi, 30. ayet: Üç dala ayrılmış bir gölgeye gidin.
Mürselat Suresi, 31. ayet okunuşu : Lâ zalîlin ve lâ yugnî minel leheb(lehebi).
Mürselat Suresi, 31. ayet: Ne gölge altında barındırır, ne (yakıcı) alevden korur.
Mürselat Suresi, 41. ayet okunuşu : İnnel muttakîne fî zılâlin ve uyûn(uyûnin).
Mürselat Suresi, 41. ayet: Şüphesiz muttaki olanlar, gölgeliklerde ve pınar-başlarındadır;