Konularına göre alfabetik Kur’an sistematik fihristi kelime sözleri. Kuranda kuşku ile alakalı arapça sure ve ayetlerin okunuşları hangileridir? Kurani Kerimde kuşku hakkında neler söylüyor? Kuşku kuranda nasıl geçiyor? Kuşku ile ilgili Kur’anı Kerim de sure ve ayetlerin anlamları meali nedir? Kuşkuları anlatan ayetler nelerdir?
Bakara Suresi, 147. ayet okunuşu : El hakku min rabbike fe lâ tekûnenne minel mumterîn(mumterîne).
Bakara Suresi, 147. ayet: Gerçek (hak) Rabbinden (gelen)dir. Şu halde sakın kuşkuya kapılanlardan olma.
Al-i İmran Suresi, 60. ayet okunuşu : El hakku min rabbike fe lâ tekun minel mumterîn(mumterîne).
Al-i İmran Suresi, 60. ayet: Gerçek, Rabbinden (gelen)dir. Öyleyse kuşkuya kapılanlardan olma.
En’am Suresi, 2. ayet okunuşu : Huvellezî halakakum min tînin summe kadâ ecelâ(ecelen), ve ecelun musemmen ındehu summe entum temterûn(temterûne).
En’am Suresi, 2. ayet: Sizi çamurdan yaratan, sonra bir ecel belirleyen O’dur. Adı konulmuş ecel, O’nun Katındadır. Sonra siz (yine) kuşkuya kapılıyorsunuz.
En’am Suresi, 114. ayet okunuşu : E fe gayrallâhi ebtegî hakemen ve huvellezî enzele ileykumul kitâbe mufassala(mufassalan), vellezîne âteynâhumul kitâbe ya’lemûne ennehu munezzelun min rabbike bil hakkı fe lâ tekûnenne minel mumterîn(mumterîne).
En’am Suresi, 114. ayet: Allah’tan başka bir hakem mi arayayım? Oysa O, size kitabı açıklanmış olarak indirmiştir. Kendilerine kitap verdiklerimiz, bunun gerçekten Rabbinden hak olarak indirilmiş olduğunu bilmektedirler. Şu halde, sakın kuşkuya kapılanlardan olma.
Tevbe Suresi, 45. ayet okunuşu : İnnemâ yeste´zinulkellezîne lâ yu´minûne billâhi vel yevmil âhiri vertâbet kulûbuhum fe hum fî reybihim yetereddedûn(yetereddedûne).
Tevbe Suresi, 45. ayet: Senden, yalnızca Allah’a ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri kuşkuya kapılıp, kuşkularında kararsızlığa düşenler izin ister.
Yunus Suresi, 94. ayet okunuşu : Fe in kunte fî şekkin mimmâ enzelnâ ileyke fes’elillezîne yakreûnel kitâbe min kablik(kablike), lekad câekel hakku min rabbike fe lâ tekûnenne minel mumterîn(mumterîne).
Yunus Suresi, 94. ayet: Sana indirdiğimizden eğer kuşkudaysan, senden önce kitabı okuyanlara sor. Andolsun, Rabbinden sana gerçek gelmiştir, şu halde kuşkuya kapılanlardan olma.
Yunus Suresi, 104. ayet okunuşu : Kul yâ eyyuhen nâsu in kuntum fî şekkin min dînî,fe lâ a’budullezîne ta’budûne min dûnillâhi, ve lâkin a’budullâhellezî yeteveffâkum, ve umirtu en ekûne minel mu’minîn(mu’minîne).
Yunus Suresi, 104. ayet: De ki: “Ey insanlar, eğer benim dinimden yana bir kuşku içindeyseniz, ben, sizin Allah’tan başka ibadet ettiklerinize ibadet etmiyorum, ancak ben, sizin hayatınıza son verecek olan Allah’a ibadet ederim. Ben, mü’minlerden olmakla emrolundum.”
Hicr Suresi, 63. ayet okunuşu : Kâlû bel ci’nâke bi mâ kânû fîhi yemterûn(yemterûne).
Hicr Suresi, 63. ayet: “Hayır” dediler. “Biz sana, onların hakkında kuşkuya kapıldıkları şeyle geldik.”
Nur Suresi, 50. ayet okunuşu : E fî kulûbihim maradun emirtâbû em yehâfûne en yehîfallâhu aleyhim ve resûluh(resûluhu), bel ulâike humuz zâlimûn(zâlimûne).
Nur Suresi, 50. ayet: Bunların kalplerinde hastalık mı var? Yoksa kuşkuya mı kapıldılar? Yoksa Allah’ın ve elçisinin kendilerine karşı haksızlık yapacağından mı korkuyorlar? Hayır, onlar zalim kimselerdir.
Ankebut Suresi, 48. ayet okunuşu : Ve mâ kunte tetlû min kablihî min kitâbin ve lâ tehuttuhu bi yemînike izen lertâbel mubtılûn(mubtılûne).
Ankebut Suresi, 48. ayet: Bundan önce sen hiç kitap okuyan değildin ve onu sağ elinle de yazmıyordun. Böyle olsaydı, batılda olanlar kuşkuya kapılırlardı.
Sebe Suresi, 51. ayet okunuşu : Ve lev terâ iz feziû fe lâ fevte ve uhızû min mekânin karîb(karîbin).
Sebe Suresi, 51. ayet: Sen onları korkuya kapıldıklarında bir görsen. Artık hiçbir kaçış yoktur ve yakın bir yerden yakalanıvermişlerdir.
Sebe Suresi, 54. ayet okunuşu : Ve hîle beynehum ve beyne mâ yeştehûne kemâ fuile bi eşyâihim min kabl(kablu), innehum kânû fî şekkin murîb(murîbin).
Sebe Suresi, 54. ayet: (Şimdi) Kendileriyle istek duydukları şeyler arasında perde çekilmiştir; daha önce benzerlerine yapıldığı gibi. Çünkü onlar, kuşku verici bir tereddüt içinde idiler.
Mü’min Suresi, 34. ayet okunuşu : Ve lekad câekum yûsufu min kablu bil beyyinâti fe mâ ziltum fî şekkin mimmâ câekum bih(bihî), hattâ izâ heleke kultum len yeb’asallâhu min ba’dihî resûlâ(resûlen), kezâlike yudıllullâhu men huve musrifun murtâb(murtâbun).
Mü’min Suresi, 34. ayet: “Andolsun, daha önce Yusuf da size apaçık belgeler getirmişti. O zaman size getirdikleri hakkında kuşkuya kapılıp durmuştunuz. Sonunda o, vefat edince, demiştiniz ki; “Allah, ondan sonra kesin olarak bir elçi göndermez.” İşte Allah, ölçüyü taşıran, şüpheci kimseyi böyle saptırır.”
Zuhruf Suresi, 61. ayet okunuşu : Ve innehu le ilmun lis sâati, fe lâ temterunne bihâ vettebiûni, hâzâ sırâtun mustekîm(mustekîmun).
Zuhruf Suresi, 61. ayet: Şüphesiz o, kıyamet-saati için bir ilimdir. Öyleyse ondan (kıyametten) yana hiçbir kuşkuya kapılmayın ve Bana uyun. Dosdoğru yol budur.
Duhan Suresi, 50. ayet okunuşu : İnne hâzâ mâ kuntum bihî temterûn(temterûne).
Duhan Suresi, 50. ayet: “Gerçekten bu, sizin kuşkuya kapıldığınız şeydir.”
Hucurat Suresi, 15. ayet okunuşu : İnnemel mû’minûnellezîne âmenû billâhi ve resûlihî summe lem yertâbû ve câhedû bi emvâlihim ve enfusihim fî sebîlillâh(sebîlillâhi), ulâike humus sâdikûn(sâdikûne).
Hucurat Suresi, 15. ayet: Mü’min olanlar, ancak o kimselerdir ki, onlar, Allah’a ve Resûlü’ne iman ettiler, sonra hiçbir kuşkuya kapılmadan Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla mücadele ettiler. İşte onlar, sadık (doğru) olanların ta kendileridir.
Hadid Suresi, 14. ayet okunuşu : Yunâdûnehum e lem nekun meakum, kâlû belâ ve lâkinnekum fe tentum enfusekum ve terebbastum vertebtum ve garret kumul emâniyyu hattâ câe emrullâhi ve garrekum billâhil garûr(garûmu).
Hadid Suresi, 14. ayet: (Münafıklar) Onlara seslenirler: “Biz sizlerle birlikte değil miydik?” Derler ki: “Evet, ancak siz kendinizi fitneye düşürdünüz, (Müslümanları acıların ve yıkımların sarmasını) gözetip-beklediniz, (Allah’a ve İslam’a karşı) kuşkulara kapıldınız. Sizleri kuruntular yanıltıp-aldattı. Sonunda Allah’ın emri (olan ölüm) geliverdi; ve o aldaltıcı da sizi Allah ile (Allah’ın adını kullanarak, hatta masumca sizden görünerek) aldatmış oldu.”
Müddesir Suresi, 31. ayet okunuşu : Ve mâ cealnâ ashâben nâri illâ melâiketen ve mâ cealnâ ıddetehum illâ fitneten lillezîne keferû li yesteykınellezîne ûtûl kitâbe ve yezdâdellezîne âmenû îmânen ve lâ yertâbellezîne ûtûl kitâbe vel mu’minûne, ve li yekûlellezîne fî kulûbihim maradun vel kâfirûne mâzâ erâdallâhu bi hâzâ meselâ(meselen), kezâlike yudıllullâhu men yeşâu ve yehdî men yeşâ(yeşâu), ve mâ ya’lemu cunûde rabbike illâ hû(huve), ve mâ hiye illâ zikrâ lil beşer(beşeri).
Müddesir Suresi, 31. ayet: Biz o ateşin koruyucularını meleklerden başkasını kılmadık. Ve onların sayısını inkar edenler için yalnızca bir fitne (konusu) yaptık ki, kendilerine kitap verilenler, kesin bir bilgiyle inansın, iman edenlerin de imanları artsın; kendilerine kitap verilenler ve iman edenler (böylece) kuşkuya kapılmasın. Kalplerinde bir hastalık olanlar ile kafirler de şöyle desin: “Allah, bu örnekle neyi anlatmak istedi?” İşte Allah, dilediğini böyle şaşırtıp-saptırır, dilediğini böyle hidayete erdirir. Rabbinin ordularını Kendisi’nden başka (hiç kimse) bilmez. Bu ise, beşer (insan) için yalnızca bir öğüttür.