Sebe Suresi, 11. ayet: Enimel sâbigâtin ve kaddir fîs serdi va’melû sâlihâ(sâlihan), innî bimâ tamelûne basîr(basîrun).
Sebe Suresi, 11. ayet: “Geniş zırhlar yap, (onları) düzenli bir biçime sok ve hepiniz salih ameller yapın. Gerçekten ben, sizin yaptıklarınızı görenim” (diye vahyettik).
Sebe’ Suresi – 11 . Ayet Tefsiri : Hz. Dâvûd’a gömlek şeklinde zırhlar imal etmesi buyurulmuş ve bunu yapabilmesi için kendisine özel bir yetenek verilmişti; daha önce zırhlar, levha biçiminde yapılırdı (Taberî, XXII, 66-67; B. Carra de Vaux, “Dâ’ûd”, İA, III, 493-494). Hz. Dâvûd’a ince örgülü zırh gömlek yani taarruz silâhı değil savunma aracı yapmanın emredilmesi ve kendisine bu konuda özel bir beceri verilmesi oldukça mânidardır. Bu, Allah katında insanın ne kadar değerli ve canın muhafazasının ne kadar önemli olduğunu açıkça göstermektedir (Râzî, XXV, 246). Zaten başka bir âyette zırh yapmayı öğretme insanın yine insana karşı korunması gerekçesiyle açıklanmıştır (bk. Enbiyâ 21/80). İçinde zor hareket edilen levha zırhlar yerine insanın vücuduna uygun gömlek şeklinde zırhlar imalinin istenmesini de insana değer verme temasıyla ilintilendirmek mümkündür; yine bu buyrukta, yararlı her işin inceliklerine inmesi, sürekli gelişme içinde olması, böylece uygarlık yolunda mesafe alması yönünde insana yapılmış bir teşvik bulunduğu açıktır.
Âyetin “örgüsünü ölçülü yap” şeklinde çevirdiğimiz kısmıyla ilgili açıklamalarda daha çok halkaların birbirine geçirilmesinde ölçülü ve dikkatli olunması, zırhın deliklerinin koruma işlevine imkân vermeyecek kadar geniş, zırhın mukavemetini zayıflatacak kadar da ince ve sık olmaması anlamı üzerinde durulmuştur (Taberî, XXII, 67-68; İbn Atıyye, IV, 408). Başka yorumlar da bulunmakla beraber (meselâ bk. Râzî, XXV, 246, 249), âyetin gerek lafzı gerekse bağlamı zırhın örgüsüne özen gösterilmesi anlamını düşündürdüğü için meâlde yukarıda belirtilen mânayı tercih ettik.
Bazı tefsirlerde, Hz. Dâvûd’un bu tür bir faaliyete kendisini vermesiyle ilgili olarak şöyle bir olay anlatılır: Dâvûd zaman zaman tebdili kıyafet yaparak halkın arasında dolaşır ve kendisi hakkında ne düşünüldüğünü öğrenmeye çalışırdı. Bir gün insan kılığına girmiş bir melekle karşılaşır, onun fikrini sorar. Melek, “Dâvûd çok iyi bir hükümdardır ama bir kusuru var” der. Dâvûd merakla bu kusurun ne olduğunu sorar. “Keşke kendisinin ve ailesinin geçimini devlet hazinesinden karşılamasa” cevabını alır. Bunun üzerine kimseye muhtaç olmadan kendi geçimini sağlayabileceği bir yol lutfetmesi için Allah’a dua eder. Cenâb-ı Allah da ona demiri işleme sanatını öğretir (Zemahşerî, III, 253; İbn Atıyye, IV, 407-408). Bu anlatımı, Hz. Peygamber’in Dâvûd ile ilgili şu övücü ifadelerinin açıklaması olarak düşünmek uygun olur: “İnsanın yediğinin en güzeli, kendi kazandığıdır. Allah’ın peygamberi Dâvûd da kendi el emeğini yerdi” (Buhârî, “Büyû‘”, 15).
Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 418-419