Meryem süresinin faziletleri ve sırları olmakla beraber okuyan kişiye bazı manevi armağanlarda verilir. Çünkü Kuranı Kerimi okumak onunla ilgilenmek çok büyük bir sevaptır. Ayrıca bilinmelidir ki her surenin bir çok özelliği vardır. Her bir ayet ve sure Allah kelâmı olmakla beraber herbirinin ayrı ayrı özellikleri vardır. Onun için bu gün sizler için Kur’an’ın yeni nazil oluyormuş gibi tazeliğini ve gençliğini gösteren delillerden biri de Kur’an’ın on dokuzuncu suresi olan Meryem suresinden bahsedeceğiz. Öncelikle bunun faydası tartışılmaz bile. Ama Kur’an-ı Kerim’in lafzı ve Arapça okunuşu kendi başına berekettir, rahmettir, hidayettir. Okunmalıdır.
Hz. Peygamber (sav); “Ümmetimin en faziletli ibadeti, Kur’an okumaktır? buyurdu. Bizde elimizden geldikçe Kur’anı Kerim sürelerini ayetlerini okumaya gayret edeceğiz inşaallah.
Kur’ân-ı kerîmin on dokuzuncu sûresi.
Meryem sûresi, Mekke-i mükerremede nâzil oldu (indi). Doksan sekiz âyet-i kerîmedir. Hazret-i Meryem ve onun Îsâ aleyhisselâmı dünyâya getirmesi anlatıldığından, sûre bu ismi almıştır. Sûrede; Îsâ aleyhisselâmın, hazret-i Meryem’den babasız olarak dü nyâya gelmesi kıssası, Mûsâ, İsmâil, İdrîs peygamberlerin aleyhimüsselâm medhi ve bunlardan sonra gelen bâzı kavimlerin kötülükleri, inkârcıların kıyâmet günü uğrayacakları azâb bildirilmektedir. (İbn-i Abbâs, Senâullah Dehlevî, Muhammed bin Hamza)
MERYEM SÛRESİ’NİN FAZİLETİ VE YARARLARI
Resulullah (Sallallahü Aleyhçi ve Sellem) buyurdu ki: “Her kim bu sureyi okursa, Zekeriyya, Yahya, İsa, Musa, Hârun, İbrahim, İshak, Yakup ve İsmail (Allah’ın selmâmı onların hepsinin üzerine olsun)’in peygamberliğine iman edenlerin sayısınca on sevap verilir.” (Ebu Suud Efendi, Ebu Suud Tefsiri (İrşadü Aklis-Selim), 5/284)
İmam Sadık’tan (a.s) şöyle bir rivayet nakledilmiştir: Bu sureyi okuma noktasında süreklilik gösteren her kes, bu surenin bereketi sayesinde evlat, mal ve can bakımından tamamen ihtiyaçsız olmadığı sürece bu dünyadan göçmez. [ Mekarim Şirazi, Bergozide-i Tefsir-i Numune, h.ş 1382, c 3, s 77.]
Meryem Suresi’nin Sırları Hakkında Rivayetler
✿ Bu Sure yazılır ve bir su içine konulur, daha sonra korkmuş bir kişiye içirilirse, Allah’ın izniyle korkusu gider.
✿ Bu sureyi 41 kere okuyan kimse fakirlikten kurtulur.
✿ Hamile kalamayıp düşük yapan kişiler için , Meryem suresinin 5-15. ayetleri yazılıp zemzem suyuna konulur, yazılar o suda silininceye kadar bekletilir ve o sudan bu ayetler okunarak içilirse Bi-iznillah murad gerçekleşir.
✿ Bir kadın hamile kalmak isterse, hayızdan yıkandığı zaman Meryem Suresi 19,21 ve 22. ayetleri ile Yasin Suresinin 82-83 ayeti kerimelerini yazar, zemzem suyunda yazılar çıkıncaya kadar bekletir ve o suyun şifa vereceğini Allah’ Teladan ümit ederek içerse,
Allah’ın izni ile hamile kalır.
✿ Kolay doğum yapmak isteyen hamile bir kadının, bu sureyi çokça okuması ile bi-iznillah doğumu kolay geçer..
MERYEM SURESİ NEDEN İNDİRİLMİŞTİR?
Ahmed ve Buharî, İbni Abbas’m şöyle dediğini rivayet ederler. Rasulullah (s.a.) Hz. Cebrail’e: “Bizi daha sık ziyaret etmene engel olan nedir?” diye sorunca şu: “Biz ancak Rabbinin emriyle ineriz” ayet-i kerimesi nazil oldu.
İbni Ebî Hatim de, İkrime’nin şöyle dediğini rivayet etmektedir: “Hz. Cebrail kırk gün vahiy getirmekte gecikti…” şeklinde yukardakine benzer bir rivayet nakletmektedir.
İbni İshak da, İbni Abbas’m şöyle dediğini nakleder: Kureyşliler Ashab-ı Kehf e dair Rasulullah (s.a.)’a soru sorunca on beş gün beklediği halde Yüce Allah bu hususta ona bir vahiy indirmedi. Hz. Cebrail inince ona: “Geciktin!” dedi.
İbni Abbas’tan da rivayet edildiğine göre Hz. Cebrail Ashab-ı Kehf, Zül-karneyn kıssası ile ruha dair Hz. Peygambere soru sorulunca bir kaç gün vahiy getirmekte gecikti. Hz. Peygamber de nasıl cevap vereceğini bilemiyordu. O bakımdan üzüldü ve bu ona çok ağır geldi. Müşrikler de: “Rabbi ondan uzaklaştı ve onu terk etti.” dediler. Cebrail gelince Peygamber (s.a.): “Ey Cebrail!” dedi. “Bana gelmekte o kadar geciktin ki olumsuz şeyler düşünmeye başladım ve seni özledim.” Cebrail (a.s.) şöyle dedi: “Şüphesiz ben seni daha çok özledim, fakat ben bir emir kuluyum. Gönderilirsem inerim, alıkonulursam gelemem.” İşte bunun üzerine Yüce Allah bu ayet-i kerimeyi indirdi. [85] Bununla birlikte olayların ve nüzul sebeplerinin bir kaç defa tekrarlanmış olmasına bir mani yoktur. [Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 8/374.]
“İnsan der ki…” buyruğunun nüzulü ile ilgili olarak el-Kelbî şöyle der: Bu ayet-i kerime eliyle ufaladığı çürümüş kemikleri alan Übeyy b. Halef hakkında nazil olmuştur. O kemikleri ufalayarak: “Muhammed, sizlere öldükten sonra diriltileceğinizi vaad etmektedir.” diyordu.
İbni Abbas ise ayet-i kerimenin el-Velid b. Muğire ile arkadaşları hakkında nazil olduğunu söylemektedir. [Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 8/378-379.]
Aralarında Ahmed, Buharî, Müslim, Tirmizî ve İbni Hıbbân’m da bulunduğu hadis imamlarının Habbab b. el-Eret’ten rivayet ettiklerine göre o şöyle demiş: Ben bir demirci idim. As b. Vâil’den bir alacağım vardı. Borcunu istemek üzere yanma gittim. Bana: “Hayır, Allah’a yemin ederim, Muhammed (s.a.)’i inkâr edinceye kadar alacağını ödemeyeceğim!” dedi. Ben de: “Allah’a yemin ederim, sen ölünceye, sonra da diriltilinceye kadar bir zaman geçse dahi Muhammed’i inkâr etmeyeceğim.” dedim. As: “Şayet ben ölür ve sonra da diriltilecek olursam, sen de yanıma gelecek olursan benim orada malım ve evlâdım olacaktır; o vakit borcumu öderim.” dedi. Bunun üzerine Yüce Allah’ın şu: “Ayetlerimizi inkâr eden… ve diyeni gördün mü?” buyruğu nazil oldu. [Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 8/391.]
İbni Merdüveyh ve ed-Deylemî, el-Berâ’nın şöyle söylediğini rivayet ederler: Rasulullah (s.a.) Ali (k.v.)’ye dedi ki: “Allahım! Benim için katında bir ahit bulundur. Müminlerin kalbinde benim için bir sevgi yarat.” Bunun üzerine Yüce Allah bu ayet-i kerimeyi indirdi.” [Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 8/404]