Kutsal kitabımız Kur’anı Kerim’de olan Mümtehine süresinin fazileti ve sırlarını okumak ve anlamak böyle bir meşgûliyetin pek çok faydaları olacaktır Bizim görebildiklerimiz ve göremediklerimiz olacaktır. Onun için kişi hangi dua yada sure olursa olsun önce niyet çok önemlidir. Ayrıca Kuranı Kerimi okuyan kişinin Kâlbî sükûnetlere vesîledir Cenâb-ı Hak, Kelâm-ı kadîm’iyle ilgilenenlere, derin mânevî hazlar lutfedecektir.
Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim, bir hayat rehberi, bir ahlak kaideleri manzumesidir. Her sahada yol gösterici olarak, dünya ve ahiretimizin huzurlu geçmesinin anahtarını veren eşsiz bir kitaptır. Bu sebeple Kur’an-ı Kerimi okuyup, onun muhtevasını öğrenmek, her müslüman için gereklidir. Kur’an-ı okumak bir ibadet, hatta açıp yüzüne bakmak sevaptır. Bunun böyle oluşu onu okumaya ve anlamaya teşvik içindir.
Medine döneminde inmiştir. 13 âyettir. Onuncu âyette, Hudeybiye antlaşmasından sonra müşrikler arasından çıkıp Medine’ye gelen ve müslüman olduklarını söyleyen kadınların imtihan edilmeleri emredildiği için sûreye mecazen, “imtihan eden” anlamında “mümtehine” denmiştir. Sûrede başlıca, Allah için sevmek, Allah için buğz etmek ve müslümanlarla kâfirler arasındaki ilişkilere dair bazı uyarılar konu edilmektedir.
MUMTEHİNE SURESİ NEDEN İNDİRİLMİŞTİR?
Buhari, Müslim ve diğer muhaddislerin rivayet ettiklerine göre Hz. Ali şunu nakletti: Rasulullah beni Zübeyr ve Mikdad b. Esved’i gönderdi ve dedi ki: “Ravza-i Hah denilen yere kadar gidin. Orada hevdeç içinde deve ile yolculuk yapan bir kadın bulacaksınız. Onda bir mektup var, onu ondan alın getirin.” Gittik ve Ravza’da o kadını bulduk “Mektubu çıkar” dedik. “Bende mektup filan yok” dedi. Biz de “Ya mektubu çıkarırsın veya elbiseni soyar ararız” dedik. Bunun üzerine mektubu saç örgülerinin arasından çıkardı. Alıp Rasulullah’a getirdik. Bir de baktık ki mektup Hatib b. Ebi Bel-tea’dan Mekke müşriklerine yazılmış, onlara Rasulullah’ın Mekke fethi için yaptığı hazırlıkları haber veriyor. Rasulullah “Hatıb, bu ne?” dedi. Ha-tıb: “Ya Rasulallah, acele etmeyin. Ben aslen Kureyşli değilim, sonradan onlara katılmış biriyim. Yanınızdaki muhacirlerden herbirinin Mekke’de, oradaki mallarım, çoluk çocuğunu koruyacak akrabası var. Ben de, benim de oradaki akrabamı koruyacak birisi olsun istedim. Bunu kâfir olduğum veya dinimden döndüğüm, küfre razı olduğum için yapmadım.” deyince Rasulullah (s.a.) “Doğru söyledi.” dedi.
İşte bu sure, bu hadise üzerine nazil oldu. Bu mektup hadisesinin tafsilatı şöyledir:
Ebu Amr b. Sayfi’nin Sârra adında azatlı bir cariyesi vardı. Hicretin sekizinci senesi Rasulullah’ın (s.a.) Mekke fethi için hazırlık yaptığı günlerde Medine’ye geldi, muhtaç durumda olduğunu Rasulullah’a arzetti. Rasulullah (s.a.) Muttalipoğullarını bu kadına yardıma teşvik etti. Bu arada Hatıb b. Ebi Beltea o kadına on dinar verdi, bir hırka giydirdi. Kureyşe hitaben yazılmış bir mektup vererek onu Mekke’ye gönderdi. Mektupta şöyle diyordu: “Hatıb b. Ebi Beltea’dan Mekke ehline! Rasulullah üzerinize yürüyecek, tedbirinizi alın.” Sârra yola çıktı.
Cebrail hemen mektup haberini bildirdi. Rasulullah Ali, Ammar, Ömer ve birkaç binekliyi peşinden gönderdi ve: “Ravza-i Hah’a kadar gidin, orada bir kadın bulacaksınız, onda bir mektup var, onu alın, vermezse boynunu vurun.” dedi. Kadına yetiştiler. Kadın mektubu inkâr etti, yemin etti. Dönmeyi düşündüler. Hz. Ali “Vallahi ne biz yalancıyız ne de Rasulullah (s.a.) yalancıdır.” deyip kılıcını çekti ve kadına “Ya mektubu çıkarırsın veya başını ortaya koyarsın.” deyince mektubu saç bağlarının arasından çıkardı. Rasulullah (s.a.) Hatıb’a “Niçin bunu yaptın?” dedi. O da “Ya Rasulallah, müslüman olduğumdan beri inkâra düşmedim, sana halisane muhabbet beslediğimden beri sana yalan söylemedim, müşriklerden ayrıldığımdan beri onları sevmedim. Ancak ben Kureyş içinde yabancı bir kişiyim. Yanındaki muhacirlerden hepsinin Mekke’de akrabası var, Mekke’deki mallarını, çoluk çocuğunu koruyorlar.
Oradaki çoluk çocuğumun başına bir şey gelmesinden korktum, Kureyş nez-dinde bir yardım eli kazanmak istedim. Bildiğiniz gibi Allah onların başına azabını indirecek. Benim mektubum onları bu azaptan kurtaramaz.” dedi. Rasulullah da onu tasdik edip mazeretini kabul etti. Hz. Ömer: “Ya Rasulallah, bırakın şu münafığın boynunu vurayım” dedi. Rasulullah: Ya Ömer, ne biliyorsun, belki Allah Bedir mücahitlerine bakmıştır da onlara “İstediğinizi yapın sizi affettim.” demiştir deyince Hz. Ömer’in gözleri yaşardı ve “Allah ve Rasulü daha iyi bilir.” dedi. Bunun üzerine bu sure nazil oldu.
MUMTEHİNE SÛRESFNİN FAZİLETİ VE YARARLARI
Kim Mümtehine sûresini okursa, kadın-erkek bütün mü’minler ona kıyâmet günü şefâat eder. (Hadîs-i şerîf-Kâdı Beydâvî Tefsîri)
Mümtehine Suresini, okumayı alışkanlık ederek daima okuyanın kalbindeki kin, nefret ve bozgunculuk duygularını Allah u teala ve celle hazretleri giderir.Mümtehine suresi Kuranı kerimin 550. sayfasındadır.13 ayettir.
Allahın İzniyle Bu sureyi okumaya devam edenler, haramdan korunur. Borçlu ise, borcunu kolaylıkla öder.