Kur’ân-ı kerîmin elli üçüncü sûresi iniş sırasına göre yirmi üçüncü sûredir. İhlâs sûresinden sonra, Abese sûresinden önce Mekke’de nâzil olmuştur. Necm sûresi Mekke’de nâzil oldu (indi). Altmış iki âyet-i kerîmedir. İlk âyetinde geçen ve yıldız mânâsına gelen Necm kelimesi sûreye isim olmuştur. Sûrede; mîrâc mûcizesi, putların uydurma ilâhlar olduğu, Allahü teâlâdan yüz çevirip, dünyâya kul ola nlara îtibâr etmemek gerektiği, büyük günâhlardan ve ahlâksızlıklardan kaçanları Allahü teâlânın mağfiret edeceği, günahlarını bağışlayacağı bildirilmektedir. (İbn-i Abbâs, Râzî, Taberî, Kurtubî)
Bir çoğumuz Kuran-ı Kerimi arapça okumayı öğrenemediğimiz için bilmiyoruz. Tabi bu öğrenmiyeceğimiz anlamına gelmez. O nedenle bir çoğumuz arapça bilmediği için’de arapça ayetleri latince harflerle okumaya çalışıyoruz. Arapça bir sözcük olan “kuran”, okumak, ezbere okumak, bir araya getirmek anlamına gelir. Kur’ân kelimesi olarakta Arapça’da yazıyla tespit edilmiş vahiylerin bütünü anlamına gelir. Şimdi sizler için hazırladığımız Kur’anı Kerim surelerden olan Necm süresi arapça yazılışı ile latince harflerle Türkçe okunuşunu derledik. Ayrıca Diyanet İşleri tarafından düzenlenen mealine’de yer verdik. Bu sebeple hem Arapça yazısı hem de latince okunuşunu öğrenerek okuyabilirsiniz.
Kim Necm sûresini okursa, Mekke’de Muhammed’i (aleyhisselâm) tasdîk ve inkâr edenlerin adedidin on katı sevâb verilir. (Hadîs-i şerîf-Kâdı Beydâvî Tefsîri)
Kısaca Konusu : Kur’ân-ı Kerîm’in Allah tarafından Cebrâil vasıtasıyla Hz. Muhammed’e indirilmiş olduğu ve Hz. Peygamber’in Allah’tan aldıklarını sadakatle tebliğ ettiği ortaya konmakta, müşriklerin melekleri Allah’ın kızları, putları da melekleri sembolize eden varlıklar olarak kabul etme şeklindeki inançları mahkûm edilmekte, önceki peygamberlere gönderilen vahiylerle Resûlullah’ın getirdikleri arasındaki bazı ortak noktalara değinilmekte, inkârcılıkları sebebiyle helâk edilmiş geçmiş toplumlardan örnekler verilmektedir.
NECM SÛRESİ TÜRKÇE OKUNUŞU
Bismillahirrahmanirrahim
1. Ven necmi iza heva
2. Ma dalle sahıbukum ve ma ğava
3. Ve ma yentıku anil heva
4. İn huve illa vahyuy yuha
5. Allemehu şedidul kuva
6. Zu mirrah festeva
7. Ve huve bil ufukıl a’la
8. Summe dena fe tedella
9. Fe kane kabe kavseyni ev edna
10. Fe evha ila abdihi ma evha
11. Ma kezebel fuadu ma raa
12. Efe tumarunehu ala ma yera
13. Ve le kad raahu nezleten uhra
14. Inde sidratil munteha
15. Indeha cennetul me’va
16. İz yağşes sidrate ma yağşa
17. Ma zağal besaru ve ma tağa
18. Le kad raa min ayati rabbihil kubra
19. E fe raeytumul late vel uzza
20. Ve menates salisetel uhra
21. E lekumuz zekeru ve lehul unsa
22. Tilke izen kısmetun dıyza
23. İn hiye illa esmaun semmeytumuh entum ve abaukum ma enzelellahu biha min sultan iy yettebiune illaz zane ve ma tehvel enfus ve le kad caehum mir rabbihimul huda
24. Em lil insani ma temenna
25. Fe lillahil ahıratu ve ula
26. Ve kem mim melekin fis semavati la tuğni şefaatuhum şey’en illa mim ba’di ey ye’zenellahu li mey yeşau ve yerda
27. İnnellezine la yu’minune bil ahırati le yusemmunel melaiket tesmiyetel unsa
28. Ve ma lehum bihi mim ılm iy yettebiune illez zann ve innez zanne la yuğni minel hakkı şey’a
29. Fe a’rıd am men tevella an zikrina ve lem yurid illel hayated dunya
30. Zalike mebleğuhum minel ılm inne rabbeke huve a’lemu bi men alle an sebilihi ve huve a’lemu bi menihteda
31. Ve lillahi ma fis semavati ve ma fil erdı li yecziyellezine esau bima amilu ve yecziyellezine ahsenu bil husna
32. Ellezine yectenibune kebairal ismi vel fevahışe illel lemem inne rabbeke vasiul mağfirah huve a’lemu bi kum iz enşeekum minel erdı ve iz entum ecinnetun fi butuni ummehatikum fe la tuzekku enfusekum huve a’lemu bi menitteka
33. E fe raeytellezi tevella
34. Ve a’ta kalilev ve ekda
35. Eındehu ılmul ğaybi fe huve yera
36. Em lem yunebbe’ bima fi suhufi musa
37. Ve ibrahimellezi veffa
38. Ella teziru vaziratuv vizra uhra
39. Ve el leyse lil insani illa ma sea
40. Ve enne sa’yehu sevfe yura
41. Summe yuczahul cezael evfa
42. Ve enne ila rabbikel munteha
43. Ve ennehu huve adhake ve ebka
44. Ve ennehu huve emate ve ahya
45. Ve ennehu halekaz zevceyniz zekara vel unsa
46. Min nutfetin iza tumna
47. Ve enne aleyhin neş’etel uhra
48. Ve ennehu huve ağna ve akna
49. Ve ennehu huve rabbuş şı’ra
50. Ve ennehu ehleke adenil ula
51. Ve semude fema ebka
52. Ve kavme nuhım min kabl innehum kanu hum azleme ve atğa
53. Vel mu’tefikete ehva
54. Fe ğaşşaha ma ğaşşa
55. Fe bi eyyi alai rabbike tetemara
56. Haza nezirum minen nuzuril ula
57. Ezifetil azifeh
58. Leyse leha min dunillahi kaşifeh
59. E fe min hazel hadisi ta’cebun
60. Ve tadhakune ve la tebkun
61. Ve entum samidun
62. Fescudu lillahi va’budu
NECM SÛRESİ MEALİ VE ANLAMI
Bismillâhirrahmânirrahîm
1,2.Battığı zaman yıldıza andolsun ki, arkadaşınız (Muhammed haktan) sapmadı ve azmadı.
3.O, nefis arzusu ile konuşmaz.
4.(Size okuduğu) Kur’an ancak kendisine bildirilen bir vahiydir.
5,6,7. (Kur’an’ı) ona, üstün güçlere sahip, muhteşem görünümlü (Cebrail) öğretti. O, en yüksek ufukta bulunuyorken (aslî sûretine girip) doğruldu.
8.Sonra (ona) yaklaştı derken sarkıp daha da yakın oldu.
9.(Peygambere olan mesafesi) iki yay aralığı kadar, yahut daha az oldu.
10. Böylece Allah kuluna vahyedeceğini vahyetti.
11.Kalp, (gözün) gördüğünü yalanlamadı.
12.(Şimdi siz) gördüğü şey hakkında onunla tartışıyor musunuz?
13.Andolsun ki, o, Cebrail’i bir başka inişte daha (aslî suretiyle) görmüştü.
14.Sidretü’l-Müntehâ’nın yanında.
15.Me’vâ cenneti onun (Sidre’nin) yanındadır.
16.O zaman Sidre’yi kaplayan kaplamıştı.
17.Göz (gördüğünden) şaşmadı ve (onu) aşmadı.
18.Andolsun, o, Rabbinin en büyük alametlerinden bir kısmını gördü.
19,20. Lât ve Uzza’ya ve diğer üçüncüsü Menat’a ne dersiniz?
21.Erkek size de, dişi O’na mı?
22.Öyle ise bu çok insafsızca bir paylaştırmadır.
23.Onlar ancak sizin ve atalarınızın (ilâh edindiğiniz şeylere) taktığınız isimlerdir. Allah, onlar hakkında hiçbir delil indirmemiştir. Onlar (putperestler) yalnız zanna ve nefislerin arzusuna tâbi oluyorlar. Andolsun ki, kendilerine, Rableri katından yol gösterici gelmiştir.
24.Yoksa insan (kayıtsız şartsız), her temenni ettiği şeye sahip mi olacaktır?
25.Oysa, Ahiret de dünya da Allah’ındır.
26.Göklerde nice melekler vardır ki onların şefaatleri; ancak Allah’ın izniyle, dilediği ve hoşnut olduğu kimselere yarar sağlar.
27.Şüphesiz ahirete iman etmeyenler, meleklere dişi isimleri veriyorlar.
28.Hâlbuki onların bu hususta hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece zanna uyuyorlar. Şüphesiz zan, hakikat namına hiçbir şey ifade etmez.
29.Öyle ise bizim zikrimizden (Kur’an’dan) yüz çeviren ve dünya hayatından başka bir şey istemeyen kimselerden yüz çevir.
30.İşte onların ilimden ulaşabildikleri nokta! Şüphesiz senin Rabbin, yolundan sapanı daha iyi bilir. O, hidayete ereni de daha iyi bilir.
31.Göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah’ındır. (Bu) kötülük edenleri yaptıklarıyla cezalandırması, iyilik edenleri de daha güzeliyle mükâfatlandırması için (böyle)dir.
32.Onlar, ufak tefek kusurları dışında, büyük günahlardan ve çirkin işlerden uzak duran kimselerdir. Şüphesiz Rabbin, bağışlaması çok geniş olandır. Sizi, topraktan yarattığında da ve analarınızın karnında ceninler iken de, en iyi bilendir. Bunun için kendinizi temize çıkarmayın. Çünkü O, Allah’a karşı gelmekten sakınanları en iyi bilendir.
33,34. Şimdi yüz çevireni; pek az verip de kaskatı cimrileşeni gördün mü?
35.Gayb’ın ilmi kendi yanında da o gerçeği mi görüyor?
36,37. Yoksa, Mûsâ’nın ve Allah’ın emirlerini bütünüyle yerine getiren İbrahim’in sahifelerindeki şu hakikatler kendisine haber verilmedi mi?
38.Hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü yüklenmez.
39.İnsan için ancak çalıştığı vardır.
40.Şüphesiz onun çalışması ileride görülecektir.
41.Sonra çalışmasının karşılığı kendisine tastamam verilecektir.
42.Şüphesiz en son varış Rabbinedir.
43.Şüphesiz O, güldürür ve ağlatır.
44.Şüphesiz O, öldürür ve diriltir.
45,46.Şüphesiz O, iki eşi, erkeği ve dişiyi, (rahme) atıldığında az bir sudan (meniden) yaratmıştır.
47.Şüphesiz tekrar diriltmek de O’na aittir.
48.Şüphesiz O, başkalarına muhtaç olmaktan kurtardı ve varlık sahibi kıldı.
49.Şüphesiz O, Şi’râ’nın Rabbidir.
50,51. Şüphesiz O, önce gelen Âd kavmini ve Semûd kavmini helâk etti ve hiç kimseyi bırakmadı.
52.Daha önce de Nûh’un kavmini helâk etmişti. Şüphesiz onlar daha zalim ve daha azgın kimselerdi.
53,54.O, “Mu’tefike”yi de kaldırıp yere çarpmış ve onlara örttüğü azap örtüsünü örtmüştür.
55.O hâlde Rabbi’nin nimetlerinin hangisinden şüphe ediyorsun (ey insan!).
56.Bu da önceki uyarıcılardan bir uyarıcıdır.
57.Yaklaşmakta olan (Kıyamet iyice) yaklaştı.
58.Onu Allah’tan başka açacak kimse yoktur.
59,60,61.Şimdi siz gaflet içinde eğlenerek bu söze mi (Kur’an’a mı) şaşıyorsunuz, gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz?
62.Haydi Allah’a secde edin ve O’na kulluk edin.