Kur’ân-ı kerîmin yirmi altıncı sûresi. Vâkıa sûresinden sonra, Neml sûresinden önce inmiştir. Şuarâ sûresi Mekke’de nâzil oldu (indi). İki yüz yirmi yedi âyet-i kerîmedir. İçinde şâirlerden bahsedildiği için, Sûret-üş-Şuarâ denilmiştir. Sûrede; hazret-i Mûsâ ile Fir’avn arasında geçen olaylar, İbrâhim, Nûh, Hûd, Sâlih, Lût ve Şuayb peygamberl erin kavimlerindeki inkârcılara karşı verdikleri mücâdelelerden bahsedilmektedir. (İbn-i Abbâs, Râzî, Senâullah Dehlevî)
Fazileti : Kim Şuarâ sûresini okursa, Nûh’u tasdîk edenlerin, Hûd, Sâlih, Şuayb ve İbrâhim’i yalanlayanların ve Îsâ’yı yalanlayanların ve Muhammed’i (aleyhisselâm) tasdîk edenlerin adedinin on katı sevâb verilir. (Hadîs-i şerîf-Kâdı Beydâvî Tefsîri)
Bir çoğumuz Kuran-ı Kerimi arapça okumayı öğrenemediğimiz için bilmiyoruz. Tabi bu öğrenmiyeceğimiz anlamına gelmez. O nedenle bir çoğumuz arapça bilmediği için’de arapça ayetleri latince harflerle okumaya çalışıyoruz. Arapça bir sözcük olan “kuran”, okumak, ezbere okumak, bir araya getirmek anlamına gelir. Kur’ân kelimesi olarakta Arapça’da yazıyla tespit edilmiş vahiylerin bütünü anlamına gelir. Şimdi sizler için hazırladığımız Kur’anı Kerim surelerden olan Neml süresi arapça yazılışı ile latince harflerle Türkçe okunuşunu derledik. Ayrıca Diyanet İşleri tarafından düzenlenen mealine’de yer verdik. Bu sebeple hem Arapça yazısı hem de latince okunuşunu öğrenerek okuyabilirsiniz.
Kısaca Konusu : Ağırlıklı olarak Allah’ın birliği, peygamberlik, vahiy ve âhiret inancı gibi konular ele alınmaktadır. Ayrıca Kur’ân-ı Kerîm’den, onun kaynağından, şanının yüceliğinden ve müşriklerin Kur’an karşısındaki tutumundan bahsedilmekte, örnek ve ibret alınması için bazı peygamberlerin kıssaları ve tebliğlerinden kesitler verilmektedir.
Bu kıssalarda tarih sürecinde insan karakterinin değişmediğine, bu sebeple insanda gerçeği inkâr etme eğiliminin her dönemde görülebileceğine, insanoğlunun zenginlik, iktidar, nüfuz ve şöhret düşkünlüğüne, kitlesel kültür ve ideolojilere körü körüne bağlılığına dikkat çekilmektedir. Kur’an’ın bir şair tarafından meydana getirildiği iddiaları çürütülmekte; gerçeği kabul etmeyen dönemin şairleri yerilmekte, ancak mümin ve makbul şairlerin de bulunduğu ifade edilmektedir.
ŞUARA SÛRESİ TÜRKÇE OKUNUŞU
Bismillahirrahmanirrahim
1. Ta sîm mîm
2. Tilke ayatül kitabil mübîn
3. Lealleke banîun nefseke ella yekunu mü’minîn
4. İn neşe’ nünezzil aleyhim mines semai ayeten fe zallet a’nakuhüm leha hadîîyn
5. Ve ma ye’tîhim min zikrim miner rahmani muhdesin illa kanu anhü mu’ridîyn
6. Fe kad kezzebu fe seye’tîhim embaü ma kanu bihî yestehziun
7. E ve lem yerav ilel erdî kem embetna fîha min külli zevcin kerîm
8. İnne fî zalike le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü’minîn
9. Ve inne rabbeke le hüvel azîzür rahîym
10. Ve iz nada rabbüke musa eni’til kavmez zalimîn
11. Kavme fir’avn e la yettekun
12. Kale rabbi innî ehafü ey yükezzibun
13. Ve yedîyku sadrî ve la yentaliku lisanî fe ersil ila harun
14. Ve le hüm aleyye zembün fe ehafü ey yaktülun
15. Kale kella fezheba bi ayatina inna meaküm müstemiun
16. Fe’tiya fir’avne fe kula inna rasulü rabbil alemîn
17. En ersil meana benî israiyl
18. Kale e lem nürabbike fîna velîdev ve lebiste fîna min umürike sinîn
19. Ve fealte fa’letekelletî fealte ve ente minel kafirîn
20. Kale fealtüha izev ve ene mined dallîn
21. Fe ferartü minküm lemma hîftüküm fe vehebe lî rabbî hukmev ve cealenî minel murselîn
22. Ve tilke nî’metün temünnüha aleyye en abbedte benî israîl
23. Kale fir’avnü ve ma rabbül alemîn
24. Kale rabbüs semavati vel erdî ve ma beynehüma inküntüm mukînîn
25. Kale li men havlehu ela testemiun
26. Kale rabbüküm ve rabbü abaikümül evvelîn
27. Kale inne rasulekümüllezî ürsile ileyküm le mecnun
28. Kale rabbül mesrikî vel mağribi ve ma beynehüma in küntüm ta’kîlun
29. Kale leinittehazte ilahen ğayrî le ec’alenneke minel mescunîn
30. Kale e ve lev ci’tüke bi şey’im mübîn
31. Kale fe’ti bihî in künte mines sadikîyn
32. Fe elka asahü fe iza hiye sü’banüm mübîn
33. Ve nezea yedehu fe iza hiye beydaü lin nazîrîn
34. Kale lil melei havlehu inne haza lesahîrun alîm
35. Yürîdü ey yuhriceküm min erdîküm bi sîhrihî fe maza te’mürun
36. Kalu ercih ve ehahü veb’as fil medaini haşirîn
37. Ye’tuke bi külli sehharin alîm
38. Fe cümias seharatü li mîkati yevmim ma’lun
39. Ve kîyle lin nasi hel entüm müctemiun
40. Leallena nettebius seharate in kanuhümül ğalibîn
41. Fe lemma caes seharatü kalu li fir’avne einne lena le ecran in künna nahnül ğalibîn
42. Kale neam ve inneküm izel le minel mükarrabîn
43. Kale lehüm musa elku ma entüm mülkun
44. Fe elkav hîbalehüm ve îsîyyehüm ve kalu bi îzzeti fir’avne inna le nahnül ğalibun
45. Fe elka musa asahü fe iza hiye telkafü ma ye’fikun
46. Fe ülkîyes seharatü sacidîn
47. Kalu amenna bi rabbil alemîn
48. Rabbi musa ve harun
49. Kale amentüm lehu kable en azene leküm innehu le kebirukümüllezî allemekümüs sîhr fe le sevfe ta’lemun le ükattîanne eydiyeküm ve ercüleküm min hîlafiv ve la üzallibenneküm ecmeîyn
50. Kalu la dayra inna ila rabbina münkalibun
51. İnna natmeu ey yağfira lena rabbüna hatayana en künna evvelel mü’minîn
52. Ve evhayna ila musa en esri bi îbadî inneküm müttebeun
53. Fe ersele fir’avnü fil medaini haşirîn
54. İnne haülai le şirzimetün kalîlun
55. Ve innehüm lena le ğaizun
56. Ve inna le cemîun hazirun
57. Fe ahracnahüm min cennativ ve uyun
58. Ve künuziv ve mekamin kerîm
59. Kezalik ve evrasnaha benî israîl
60. Fe etbeuhüm müşrikîyn
61. Felemma terael cem’ani kale ashabü musa inna le müdrakun
62. Kale kella inne meîye rabbî seyehdîn
63. Fe evhayna ila masa enîdrib bi asakel bahr fenfeleka fe kane küllü firkîn ket tavdil azîym
64. Ve ezlefna semmel aharîn
65. Ve enceyna musa ve mem meahu ecmeîyn
66. Sümme ağraknel aharîn
67. İnne fî zalike le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü’minîn
68. Ve inne rabbeke le hüvel azîzür rahîym
69. Vetlü aleyhim nebee ibrahîm
70. İz kale li ebîhi ve kavmihî ma ta’büdun
71. Kalu na’büdü asnamen fe nezallü leha akifîn
72. Kale hel yesmeuneküm iz ted’un
73. Ev yenfeuneküm ev yedurrun
74. Kalu bel vecedna abaena kezalike yef’alun
75. Kale e feraeytüm ma küntüm ta’büdun
76. Entüm ve abaükümül akdemun
77. Fe innehüm adüvvül lî illa rabbel alemîn
78. Ellezî halekanî fe hüve yehdîn
79. Vellezî hüve yut’îmünî ve yeskîyn
80. Ve iza merîdtü fe hüve yeşfîn
81. Vellezî yümîtünî sümme yuhyîn
82. Vellezî at’meu ey yağfira lî hatîy’etî yevmeddîn
83. Rabbi heb lî hukmev ve elhîknî bis salihîyn
84. Vec’al lî lisane sîdkîn fil ahîrîn
85. Vec’alnî miv veraseti cennetin neîym
86. Vağfir li ebî innehu kane mined dallîn
87. Ve la tuhzinî yevme yüb’asun
88. Yevme la yenfeu malüv ve la benun
89. İlla men etellahe bi kalbin selim
90. Ve üzlifetil cennetü lil müttekîyn
91. Ve bürrizetil cehîymü li ğavîn
92. Ve kîyle lehüm eyne ma küntüm ta’büdun
93. Min dunillah hel yensuruneküm ev yentesîrun
94. Fe kübkibu fîhahüm vel ğavun
95. Ve cünudü iblîse ecmeun
96. Kalu ve hüm fîha yahtesîmun
97. Tellahi in künna le fî dalalim mübîn
98. İz nüsevvîküm bi rabbil alemîn
99. Ve ma edalleha illel mücrimun
100. Fe ma lena min şafiîyn
101. Ve la sadîkîn hamîm
102. Fe lev enne lena kerraten fe nekune minel mü’minîn
103. İnne fî zalike le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü’minîn
104. Ve inne rabbeke le hüvel azîzür rahîym
105. Kezzebet kavmü nuhînil murselîn
106. İz kale lehüm ehuhüm nuhun ela tettekun
107. İnni leküm rasulün emîn
108. Fettekullahe ve etîy’un
109. Ve ma es’elüküm aleyhi min ecr in ecriye illa ala rabbil alemîn
110. Fettekullahe ve etîy’un
111. Kalu enü’minü leke vettebeakel erzelun
112. Kale vema îlmî bima kanu ya’melun
113. İn hîsabühüm illa ala rabbî lev teş’urun
114. Ve ma ene bi taridil mü’minîn
115. İn ene illa nezîrum mübîn
116. Kalu le il lem tentehi ya nuhu le tekunenne minel mercumîn
117. Kale rabbi inne kavmî kezzebun
118. Fettah beynî ve beynehüm fethav ve neccinî ve mem meîye minel mü’minîn
119. Fe enceynahü ve mem meahu fil fülkil meşhun
120. Sümme ağrakna ba’dül bakîyn
121. İnne fî zalik le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü’minîn
122. Ve inne rabbeke le hüvel azîzür rahîym
123. Kezzebet adünil murselîn
124. İz kale lehüm ehuhüm hudün ela tettekun
125. İnnî leküm rasulün emîn
126. Fettekullahe ve etîy’un
127. Ve ma es’elüküm aleyhi min ecr in ecriye illa ala rabbil alemîn
128. E tebnune bi külli riy’în ayeten ta’besun
129. Ve tettehîzune mesanîa lealleküm tahlüdun
130. Ve iza betaştüm betaştüm cebbarîn
131. Fettekullahe ve etîy’un
132. Vettekullezî emeddeküm bima ta’lemun
133. Emeddeküm bi en’amiv ve benîn
134. Ve cennativ ve uyun
135. İnnî ehafü aleyküm azabe yevmin azîym
136. Kalu sevaün aleyna e veazte em lem teküm minel vaîzîyn
137. İn haza illa hulükul evvelîn
138. Ve ma nahnü bi müazzebîn
139. Fe kezzebuhü fe ehleknahüm inne fî zalike le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü’minîn
140. Ve inne rabbeke le hüvel azîzür rahîym
141. Kezzebet semudül murselîn
142. İz kale lehüm ehuhüm salihun ela tettekun
143. İnnî leküm rasulün emîn
144. Fettekullahe ve etîy’un
145. Ve ma es’elüküm aleyhi men ecr in ecriye illa ala rabbil alemîn
146. E tütrakune fî ma hahüna aminîn
147. Fî cennativ ve uyun
148. Ve züruîv ve nahlin tal’uha hedîym
149. Ve tenhîtune minel cibali büyuten farihîn
150. Fettekullahe ve etîy’un
151. Ve la tütîy’u emral müsrifîn
152. Ellezîne yüfsidune fil erdî ve la yuslihun
153. Kalu innema ente minel müsahharîn
154. Ma ente illa beşerum mislüna fe’ti bi ayetin in künte mines sadikîyn
155. Kale hazihî nakatül leha şirbüv ve leküm şirbü yevmim ma’lum
156. Ve la temessuha bi suin fe ye’huzeküm azabü yevmin azîym
157. Fe akaruha fe asbehu nadimîn
158. Fe ehazehümül azab inne fî zalike le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü’minîn
159. Ve inne rabbeke le hüvel azîzür rahîym
160. Kezzebet kavmü lutînil murselun
161. İz kale lehüm ehuhüm lutun ela tettekun
162. İnnî leküm rasulün emîn
163. Fettekullahe ve etîy’un
164. Ve es’elüküm aleyhi min ecr in ecriye illa ala rabbil alemîn
165. E te’tunez zükrane minel alemîn
166. Ve tezerune ma haleka leküm rabbüküm min ezvaciküm bel entüm kavmün adun
167. Kalu leil lem tentehi ya lutu le tekunenne minel muhracîn
168. Kale innî li ameliküm minel kalîn
169. Rabbi neccinî ve ehlî mimma ya’melun
170. Fe necceynahü ve ehlehu ecmeîyn
171. İlla acuzen fil ğabirîn
172. Sümme demmernel aharîn
173. Ve emtarna aleyhim metara fe sae metarul münzerîn
174. İnne fî zalike le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü’minîn
175. Ve inne rabbeke le hüvel azîzür rahîym
176. Kezzebe ashabül eyketil murselîn
177. İz kale lehüm şüaybün ela tettekun
178. İnnî leküm rasulün emîn
179. Fettekullahe ve etîy’un
180. Ve ma es’elüküm aleyhi min ecr in ecriye illa ala rabbil alemîn
181. Evfül keyle ve la tekunu minel muhsirîn
182. Vezinu bil kîstasil müstekîym
183. Ve la tebhasün nase eşyaehüm ve la ta’sev fil erdî müsidîn
184. Vettekullezî halekaküm vel cibilletel evvelîn
185. Kalu innema ente minel müsahharîn
186. Ve ma ente illa beşerum mislüna ve in nezunnüke le minel kazibîn
187. Fe eskît aleyna kisefem mines semai in künte mines sadikîyn
188. Kale rabbî a’lemü bi ma ta’melun
189. Fe kezzebuhü fe ehazehüm azabü yevmiz zulleh innehu kane azabe yevmin azîym
190. İnne fî zalike le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü’minîn
191. Ve inne rabbeke le hüvel azîzür rahîym
192. Ve innehu le tenzîlü rabbil alemîn
193. Nezele bihir ruhul emîn
194. Ala kalbike li tekune minel münzirîn
195. Bi lisanin arabiyyim mübîn
196. Ve innehu lefî zübüril evvelîn
197. E ve lem yekül lehüm ayeten ey ya’lemehu ulemaü benî israîl
198. Ve lev nezzelnahü ala ba’dîl a’cemîn
199. Fe karaehu aleyhim ma kanu bihî mü’minîn
200. Kezalike seleknahü fî kulubil mücrimîn
201. La yü’minune bihî hatta yeravül azabel elîm
202. Fe ye’tiyehüm bağtetev ve hüm la yeş’urun
203. Fe yekul hel nahnü münzarun
204. E fe bi azabina yesta’cilun
205. E feraeyte im metta’nahüm sinîn
206. Sümme caehüm ma kun yuadun
207. Ma ağna anhüm ma kanu yümetteun
208. Ve ma ehlekna min karyetin illa leha münzirun
209. Zikra ve ma künna zalimîn
210. Ve ma tenezzelet bihiş şeyatîyn
211. Ve ma yembeğîy lehüm ve ma yestetîy’un
212. İnnehüm anis sem’î le ma’zulun
213. Fe la ted’u meallahi ilahen ahara fe tekune minel müazzebîn
214. Ve enzir aşiratekel akrabîn
215. Vahfîd cenahake li menit tebeake minel mü’minîn
216. Fe in asavke fe kul innî berîüm mimma ta’melun
217. Ve tevekkel alel azîzir rahîym
218. Ellezî yerake hîyne tekum
219. Ve tekallübeke fis sacidîn
220. İnnehu hüves semîul alîm
221. Hel ünebbiüküm ala men tenezzelüş şeyatîyn
222. Tenezzelü ala külli effakin esîm
223. Yülkunes sem’a ve ekseruhüm kazibun
224. Veş şüaraü yettebiuhümül ğavun
225. E lem tera ennehüm fî külli vadiy yehîmun
226. Ve ennehüm yekulune ma la yef’alun
227. İllellezîne amenu ve amilus salihati ve zekerullahe kesîrav ventesaru mim ba’di ma zulimu ve seya’lemüllezîne zalemu eyye münkalebiy yenkalibun
ŞUARA SÛRESİ MEALİ VE ANLAMI
Bismillâhirrahmânirrahîm
1.Tâ Sîn Mîm.
2.Bunlar, apaçık Kitab’ın âyetleridir.
3.Ey Muhammed! Mü’min olmuyorlar diye âdeta kendini helâk edeceksin!
4.Biz dilesek, onlara gökten bir mucize indiririz de, ona boyun eğmek zorunda kalırlar.
5.Rahmân’dan kendilerine gelen her yeni öğütten mutlaka yüz çevirirler.
6.Onlar (Allah’ın âyetlerini) yalanladılar, fakat alay edegeldikleri şeylerin haberleri başlarına gelecek.
7.Yeryüzüne bakmazlar mı, orada her türden nice güzel ve yararlı bitkiler bitirdik.
8.Şüphesiz bunlarda (Allah’ın varlığına) bir delil vardır, ama onların çoğu inanmamaktadırlar.
9.Şüphesiz senin Rabbin, elbette mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.
10,11.Hani Rabbin, Mûsâ’ya; “Zalimler topluluğuna, Firavun’un kavmine git! Başlarına geleceklerden hâlâ korkmuyorlar mı?” diye seslenmişti.
12.Mûsâ, şöyle dedi: “Ey Rabbim! Muhakkak ki ben, beni yalanlamalarından korkuyorum.”
13.“Göğsüm daralır. Akıcı konuşamam. Onun için, Hârûn’a da peygamberlik ver (ve onu bana yardımcı yap).”
14.“Bir de onlara karşı ben suçlu durumundayım. Bu yüzden onların beni öldürmelerinden korkarım.”
15.Allah dedi ki, “Hayır, korkma! Mucizelerimizle gidin. Çünkü biz sizinle beraberiz, (her şeyi) işitmekteyiz.”
16.“Firavun’a gidin ve deyin: “Şüphesiz biz âlemlerin Rabbinin elçisiyiz”,
17.“İsrailoğullarını bizimle beraber gönder.”
18.Firavun, şöyle dedi: “Seni biz küçük bir çocuk olarak alıp aramızda büyütmedik mi? Sen ömrünün nice yıllarını aramızda geçirdin.”
19.“(Böyle iken) sen o yaptığın işi yaptın (adam öldürdün). Sen nankörlerdensin.”
20. Mûsâ, şöyle dedi: “Ben onu, o vakit kendimi kaybetmiş bir hâlde iken (istemeyerek) yaptım.”
21.“Sizden korktuğum için de hemen aranızdan kaçtım. Derken, Rabbim bana hüküm ve hikmet bahşetti de beni peygamberlerden kıldı.”
22.“Senin başıma kaktığın bu nimet (gerçekte) İsrailoğullarını köleleştirmen(in neticesi)dir.”
23.Firavun, “Âlemlerin Rabbi de nedir?” dedi.
24.Mûsâ, “O, göklerin ve yerin ve her ikisi arasında bulunan her şeyin Rabbidir. Eğer gerçekten inanırsanız bu böyledir.”
25.Firavun, etrafındakilere (alaycı bir ifade ile) “dinlemez misiniz?” dedi.
26.Mûsâ, “O, sizin de Rabbiniz, geçmiş atalarınızın da Rabbidir” dedi.
27.Firavun, “Bu size gönderilen peygamberiniz, şüphesiz delidir” dedi.
28.Mûsâ, “O, doğunun da batının da ve ikisi arasındaki her şeyin de Rabbidir. Eğer düşünüyorsanız bu, böyledir” dedi.
29.Firavun, “Eğer benden başka bir ilâh edinirsen, andolsun seni zindana atılanlardan ederim.”
30.Mûsâ, “Sana apaçık bir delil getirmiş olsam da mı?” dedi.
31.Firavun, “Doğru söyleyenlerden isen haydi getir onu,” dedi.
32.Bunun üzerine Mûsâ, asasını attı, bir de ne görsünler, asa açıkça kocaman bir yılan olmuş.
33.Elini koynundan çıkardı, bir de ne görsünler, bakanlara bembeyaz olmuş.
34.Firavun, çevresindeki ileri gelenlere, “Şüphesiz bu, bilgin bir sihirbazdır” dedi.
35.“Sizi, yaptığı sihirle, yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Ne dersiniz?”
36.Dediler ki: “Onu ve kardeşini alıkoy. Şehirlere de toplayıcı adamlar gönder.”
37.“Sana bütün usta sihirbazları getirsinler.”
38.Böylece sihirbazlar, belli bir günün belirlenen bir vaktinde bir araya getirildiler.
39.İnsanlara da “Siz de toplanır mısınız?” denildi.
40. “Umarız, üstün gelirlerse sihirbazlara uyarız” (dediler.)
41.Sihirbazlar gelince, Firavun’a, “Eğer biz üstün gelirsek, gerçekten bize bir mükâfat var mı?” dediler.
42. Firavun, “Evet, hem o takdirde mutlaka bana yakın kimselerden olacaksınız” dedi.
43. Mûsâ onlara, “Hadi ortaya atacağınız şeyi atın” dedi.
44.Bunun üzerine onlar iplerini ve değneklerini attılar ve “Firavun’un gücüyle elbette bizler üstün geleceğiz” dediler.
45. Mûsâ da asasını attı. Bir de ne görsünler, asa onların düzdükleri sihir takımlarını yutuyor.
46.Bunun üzerine sihirbazlar derhal secdeye kapandılar.
47.“Âlemlerin Rabbine inandık” dediler.
48. “Mûsâ’nın ve Hârûn’un Rabbi’ne.”
49.Firavun, “Ben size izin vermeden ona inandınız ha? Mutlaka o, size sihri öğreten büyüğünüzdür. Yakında bilip göreceksiniz siz! Andolsun, ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve hepinizi asacağım” dedi.
50.Sihirbazlar şöyle dediler: “Zararı yok, mutlaka Rabbimize döneceğiz.”
51.“(Burada) ilk inananlar biz olduğumuz için şüphesiz Rabbimizin, hatalarımızı bağışlayacağını umuyoruz.”
52.Biz Mûsâ’ya, “Kullarımı geceleyin yola çıkar, muhakkak ki takip edileceksiniz” diye vahyettik.
53.Firavun da şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi.
54.Dedi ki, “Bunlar pek az ve önemsiz bir topluluktur.”
55.“Şüphesiz onlar bize öfke duyuyorlar.”
56.“Ama biz uyanık ve tedbirli bir topluluğuz.”
57,58.Biz de Firavun’un kavmini bahçelerden, pınar başlarından, servetlerden ve iyi bir konumdan çıkardık.
59.İşte böyle yaptık ve onlara, İsrailoğullarını mirasçı kıldık.
60.Firavun ve adamları gün doğarken onları takibe koyuldular.
61.İki topluluk birbirini görünce Mûsâ’nın arkadaşları, “Eyvah yakalandık” dediler.
62.Mûsâ, “Hayır! Rabbim şüphesiz benimledir, bana yol gösterecektir” dedi.
63.Bunun üzerine Mûsâ’ya, “Asan ile denize vur” diye vahyettik. Deniz derhal yarıldı. Her parçası koca bir dağ gibiydi.
64.Ötekileri de oraya yaklaştırdık.
65.Mûsâ’yı ve beraberindekilerin hepsini kurtardık.
66.Sonra ötekileri suda boğduk.
67.Bunda şüphesiz bir ibret vardır. Ama pek çokları iman etmiş değillerdi.
68.Şüphesiz ki senin Rabbin elbette mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.
69.Ey Muhammed! Onlara İbrahim’in haberini de oku.
70.Hani o, babasına ve kavmine, “Neye tapıyorsunuz?” demişti.
71.“Putlara tapıyoruz ve onlara tapmağa devam edeceğiz” demişlerdi.
72.İbrahim, dedi ki: “Onlara yalvardığınızda sizi işitiyorlar mı?”
73.“Yahut size fayda veya zararları dokunur mu?”
74.“Hayır, ama biz babalarımızı böyle yaparken bulduk” dediler.
75,76.İbrahim, şöyle dedi: “Sizin ve geçmiş atalarınızın taptığı şeyleri gördünüz mü?”
77.“Şüphesiz onlar benim düşmanımdır. Ancak âlemlerin Rabbi olan Allah, dostumdur.”
78. “O, beni yaratan ve bana doğru yolu gösterendir.”
79.“O, bana yediren ve içirendir.”
80.“Hastalandığımda da O bana şifa verir.”
81.“O, benim canımı alacak ve sonra diriltecek olandır.”
82.“O, hesap gününde, hatalarımı bağışlayacağını umduğumdur.”
83.“Ey Rabbim! Bana bir hikmet bahşet ve beni salih kimseler arasına kat.”
84. “Sonra gelecekler arasında beni doğrulukla anılanlardan kıl.”
85.“Beni Naîm cennetinin varislerinden eyle.”
86. “Babamı da bağışla. Çünkü o gerçekten yolunu şaşıranlardandır.”
87. “(Kulların) diriltilecekleri gün beni utandırma!”
88.“O gün ki ne mal fayda verir ne oğullar!”
89. “Allah’a arınmış bir kalp ile gelen başka.”
90. Cennet, Allah’a karşı gelmekten sakınanlara yaklaştırılacak.
91,92,93.Cehennem de azgınlara gösterilecek ve onlara, “Allah’ı bırakıp da tapmakta olduklarınız nerede? Size yardım ediyorlar mı veya kendilerini kurtarabiliyorlar mı?” denilecek.
94,95. Artık onlar ve o azgınlar ile İblis’in askerleri hepsi birden tepetakla oraya atılırlar.
96.Orada onlar taptıklarıyla çekişerek şöyle derler:
97. “Allah’a andolsun! Biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz.”
98. “Çünkü sizi, âlemlerin Rabbi ile bir tutuyorduk.”
99.“Bizi ancak (önderlerimiz olan) suçlular saptırdı.”
100.“İşte bu yüzden bizim şefaatçilerimiz yok.”
101. “Candan bir dostumuz da yok.”
102.“Keşke (dünyaya) bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak.”
103. Elbet bunda bir ibret vardır. Onların çoğu iman etmiş değillerdi.
104.Şüphesiz senin Rabbin, mutlak güç sahibi olandır, çok merhametli olandır.
105.Nûh’un kavmi de Peygamberleri yalanladı.
106.Hani kardeşleri Nûh, onlara şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?”
107.“Şüphesiz ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.”
108.“Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.”
109.“Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.”
110.“O hâlde, Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin!”
111.Dediler ki: “Sana hep aşağılık kimseler uymuş iken, biz hiç sana inanır mıyız?”
112.Nûh, şöyle dedi: “Onların yaptıklarına dair benim ne bilgim olabilir?”
113.“Onların hesaplarını görmek ancak Rabbime aittir. Bir anlayabilseniz!”
114.“Ben inananları kovacak değilim.”
115. “Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.”
116. Dediler ki: “Ey Nûh! (Bu işten) vazgeçmezsen mutlaka taşlananlardan olacaksın!”
117.Nûh, şöyle dedi: “Ey Rabbim! Kavmim beni yalanladı.”
118. “Artık onlarla benim aramda sen hükmet. Beni ve benimle birlikte olan mü’minleri kurtar.”
119.Derken biz onu ve beraberindekileri dolu geminin içinde (taşıyıp) kurtardık.
120.Sonra da geride kalanları suda boğduk.
121.Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir.
122.Şüphesiz senin Rabbin mutlak güç sahibi olandır, çok merhametli olandır.
123.Âd kavmi de peygamberleri yalanladı.
124. Hani kardeşleri Hûd, onlara şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?”
125. “Şüphesiz ben, size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.”
126. “Öyle ise Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.”
127.“Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.”
128.“Siz her yüksek yere bir alamet bina yapıp boş şeylerle eğleniyor musunuz?”
129. “İçlerinde ebedî yaşama ümidiyle sağlam yapılar mı ediniyorsunuz?”
130. “Tutup yakaladığınız zaman zorbaca yakalarsınız.”
131.“Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.”
132,133,134.“Bildiğiniz her şeyi size veren, size hayvanlar, oğullar, bahçeler ve pınarlar veren Allah’a karşı gelmekten sakının.”
135.“Çünkü ben, sizin adınıza büyük bir günün azabından korkuyorum.”
136.Dediler ki: “Sen ister öğüt ver, ister öğüt verenlerden olma, bize göre birdir.”
137. “Bu, öncekilerin geleneklerinden başka bir şey değildir.”
138.“Biz azaba uğratılacak da değiliz.”
139.Böylece onlar Hûd’u yalanladılar. Biz de bu yüzden onları helâk ettik. Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir.
140.Şüphesiz senin Rabbin, mutlak güç sahibi ve çok merhametli olandır.
141.Semûd kavmi de Peygamberleri yalanladı.
142.Hani kardeşleri Salih, onlara şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?”
143.“Ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.”
144.“Öyle ise Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin!”
145. “Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.”
146,147,148.“Siz buradaki bahçelerde, pınar başlarında, ekinlerde, meyveleri olgunlaşmış hurmalıklarda güven içinde bırakılacak mısınız?”
149.“Bir de dağlardan ustalıkla evler yontuyorsunuz.”
150.“Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.”
151,152. “Yeryüzünde ıslaha çalışmayıp fesat çıkaran haddi aşmışların emrine itaat etmeyin.”
153.Dediler ki: “Sen ancak büyülenmişlerdensin.”
154. “Sen de ancak bizim gibi bir beşersin. Eğer doğru söyleyenlerden isen haydi bize bir mucize getir.”
155.Salih, şöyle dedi: “İşte bir dişi deve! Onun (belli bir gün) su içme hakkı var, sizin de belli bir gün su içme hakkınız vardır.”
156.“Sakın ona bir kötülük dokundurmayın. Yoksa büyük bir günün azabı sizi yakalar.”
157. Derken onu kestiler, fakat pişman oldular.
158.Böylece onları azap yakaladı. Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir.
159.Şüphesiz senin Rabbin, mutlak güç sahibi ve çok merhametli olandır.
160.Lût’un kavmi de peygamberleri yalanladı.
161.Hani kardeşleri Lût, onlara şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?”
162.“Şüphesiz ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.”
163.“Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.”
164.“Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.”
165,166.“Rabbinizin, sizin için yarattığı eşlerinizi bırakıyor da insanlar arasından erkeklere mi yanaşıyorsunuz? Siz gerçekten haddi aşan bir topluluksunuz.”
167.Dediler ki: “Ey Lût! (İşimize karışmaktan) vazgeçmezsen mutlaka (şehirden) çıkarılanlardan olacaksın!”
168.Lût, şöyle dedi: “Şüphesiz ben sizin yaptığınız bu çirkin işe kızanlardanım.”
169.“Ey Rabbim! Beni ve ailemi onların yaptıkları çirkin işten kurtar.”
170,171.Bunun üzerine biz de onu ve geri kalanlar arasındaki yaşlı bir kadın hariç bütün ailesini kurtardık.
172.Sonra diğerlerini helâk ettik.
173.Onların üzerine bir yağmur (gibi taş) yağdırdık. (Başlarına gelecekler konusunda) uyarılanların yağmuru ne kadar da kötü idi!
174.Şüphesiz bunda büyük bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir.
175.Şüphesiz senin Rabbin, mutlak güç sahibi ve çok merhametli olandır.
176. Eyke halkı da peygamberleri yalanladı.
177.Hani Şu’ayb, onlara şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?”
178.“Şüphesiz ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.”
179.Artık, Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.
180.“Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.”
181.“Ölçüyü tam yapın. Eksik verenlerden olmayın.”
182.“Doğru terazi ile tartın.”
183.“İnsanların mallarını ve haklarını eksiltmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın.”
184.“Sizi ve önceki nesilleri yaratana karşı gelmekten sakının.”
185.Onlar şöyle dediler: “Sen ancak büyülenmişlerdensin.”
186.“Sen sadece bizim gibi bir insansın. Biz senin yalancılardan olduğunu sanıyoruz.”
187.“Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi gökten üzerimize bir parça düşür.”
188.Şu’ayb, “Rabbim, yaptıklarınızı en iyi bilendir” dedi.
189.Onlar Şu’ayb’ı yalanladılar. Derken gölge gününün azabı onları yakaladı. Şüphesiz o, büyük bir günün azabı idi.
190.Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir.
191.Şüphesiz senin Rabbin, mutlak güç sahibi ve çok merhametli olandır.
192.Şüphesiz bu Kur’an, âlemlerin Rabbi’nin indirmesidir.
193,194,195.Uyarıcılardan olasın diye onu güvenilir Ruh (Cebrail) senin kalbine apaçık Arapça bir dil ile indirmiştir.
196.Şüphesiz bu (Kur’an’ın indirileceği) öncekilerin kitaplarında da vardı.
197.İsrailoğulları bilginlerinin onu bilmesi, onlar (Mekke müşrikleri) için bir delil değil midir?
198,199. Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik ve o da bunu kendilerine okusaydı, yine buna inanmazlardı.
200.İşte böylece biz onu (Kur’an’ı) suçluların kalbine soktuk.
201,202,203.Onlar, farkında olmadan ansızın kendilerine gelecek olan elem dolu azabı görüp de, “Bize mühlet verilmez mi?” demedikçe, ona inanmazlar.
204.Bizim azabımızın çabuklaşmasını mı istiyorlar?
205.Ey Muhammed! Ne dersin; biz onları yıllarca (dünya nimetlerinden) yararlandırsak,
206.Sonra da kendilerine tehdit edildikleri şey gelse, (hâlleri nice olurdu?)
207.(Dünyada) yararlandırıldıkları şeyler onlara fayda sağlamazdı.
208.Biz, hiçbir memleketi uyarıcıları olmadıkça helâk etmedik.
209.Bu, bir hatırlatmadır. Biz zalim değiliz.
210.O Kur’an’ı şeytanlar indirmemiştir.
211.Zaten bu onların harcı değildir, buna güçleri de yetmez.
212.Çünkü onlar (vahyi) işitmekten uzaklaştırılmışlardır.
213.Öyle ise sakın Allah ile beraber başka bir ilâha yalvarma, sonra azaba uğratılanlardan olursun!
214.(Önce) en yakın akrabanı uyar.
215.Mü’minlerden sana uyanlara kanatlarını indir.
216.Eğer sana karşı gelirlerse, “Şüphesiz ben sizin yaptığınız şeylerden uzağım” de.
217,218,219.Namaza kalktığında, seni ve secde edenler arasında dolaşmanı gören; mutlak güç sahibi, çok merhametli olan Allah’a tevekkül et.
220.Şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
221.Şeytanların kime ineceğini size haber vereyim mi?
222.Onlar, her günahkâr yalancıya inerler.
223.Bunlar da şeytanlara kulak verirler. Onların çoğu ise yalancıdır.
224.Şairlere ise haddi aşan azgınlar uyarlar.
225,226. Görmez misin ki onlar, her vadide şaşkın şaşkın dolaşırlar ve yapmadıkları şeyleri söylerler.
227.Ancak iman edip salih amel işleyen, Allah’ı çok anan ve haksızlığa uğratıldıktan sonra öçlerini alanlar başka. Zulmedenler hangi akıbete uğrayacaklarını göreceklerdir.