Tevbe süresinin faziletleri ve sırları olmakla beraber okuyan kişiye bazı manevi armağanlarda verilir. Çünkü Kur’ân-ı Kerîm okumak ve okutmak çok sevâbdır. Hatta bunun sevâbı dedelerine, çocuklarına ve torunlarına tesîr eder. Îtikâdı düzgün bir kimse, Kur’ân-ı Kerîm’i okuyup, muteber ilmihâl kitâblannda bildirildiği gibi amel ettiği, i-bâdet yaptığı takdirde büyük sevâblara kavuşur.
Kur’ân-ı Kerîm okumakla alâkalı olarak sevgili Peygamberimiz buyurdu ki: “Kur’ân-ı Kerîm okunan evin hayrı artar, sâkinle-rini sıkmaz, melekler oraya toplanır, şeytanlar oradan uzaklaşır. Kur’ân-ı Kerîm okunmayan ev, içindekilere dar gelir, sıkıntı verir, bereketsiz olur. Bu evden melekler uzaklaşır, şeytanlar oraya dolar.”
Kur’ân-ı kerîmin dokuzuncu sûresi.
Berâe sûresi de denir. Tevbe sûresi Medîne’de nâzil oldu (indi). 128 ve 129. âyet-i kerîmeleri Mekke’de indi. Yüz yirmi dokuz âyettir. Evvelinde Besmele nâzil olmamıştır. Sûre, müşriklerin Allahü teâlâ ile alâkalarının kesildiğini, bundan sonra onların Kâbe’ye yaklaştırılm ayacağını, müslüman olmadıkları takdirde öldürüleceklerini bildiren bir ültimatom mâhiyetindedir. Sûre, Peygamber efendimizin şefkat ve merhâmetini bildiren âyet-i kerîmelerle sona erer. (Muhammed bin Hamza-Hüseyn Vâiz-i Kâşifî)
Tevbe sûresinde buyruldu ki:
Allahü teâlâya ve kıyâmet gününe inanmayan ve Allahü teâlânın ve Resûlünün haram ettiklerine haram demiyen ve hak olan İslâm dînini kabûl etmeyen kâfirlerle, cizyeyi kabûl ettiklerini veya müslüman olduklarını bildirinceye kadar harb ediniz! Onları öldürünüz. (Âyet: 28)
TEVBE SÛRESİ’NİN FAZİLETİ VE YARARLARI
1- Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Enfal ve Tevbe surelerini okumaya devam eden kimseye (kıyamet gününde) şefaatçi olurum. Ve o kimse münafıklıktan uzak olur. Bu sureleri okuyan kimseye, münafık erkek ve münafık kadınların sayısı kadar ecir verilir. Arşı yüklenen melekler, o kişi ölünceye kadar onun için istiğfar ederler.”(Ebu Suud Efendi, Ebu Suud Tefsiri (İrşadü Aklis-Selim) 4/37)
2 – Her kim Tevbe suresinin son iki (olan 128 ve 129.) ayetini okumaya devam ederse, enkaz altında kalarak, boğularak, yanarak ve demir darbesiyle ölmez.” buyurdu.(Zebidi, İthafü’s-sade, 187)
3- Kur’ân-ı kerîm bana âyet âyet, harf harf nâzil oldu. Ancak Tevbe ve İhlâs sûreleri hâriç. Bunlar bana yetmiş bin saf melekle berâber nâzil oldu. (Hadîs-i şerîf-Kâdı Beydâvî Tefsîri)
Tövbe Suresinin Sırları Hakkında Rivayetler
1 – Her çeşit şerden kurtulmak için yedi kere okunur.
2 – Her kim güneş doğmadan önce Tövbe suresinin 128-129 ayetleri 10 kere okursa, hastalığına bi-iznillah şifa olur.
3 – Her kim ketenden dokunmuş bir bez parçasına herhangi bir kameri ayın ilk günü Tövbe suresinin 46. ayetini yazar ve bu yazının çerçevesine hırsız olacağı şüphenilen veya evden kaçan kişinin ismini anne ismiyle beraber yazar (…. oğlu/kızı …) ve o yazılı keten parçasının ortasına çivi çakarak ayak basılmayan temiz bir toprağa gömerse, muradı gerçekleşir.
4 – Her kim Cuma gecesi teheccüd vaktinde Tevbe suresinin son ayetini ve [Ente yâ Rabbi Hasbi’ala fülânibni Fülanete. E’atıf kalbehü ‘aleyye ve zellihü li.] duasını 300 kere okursa, buğzeden kimsenin bunları okuyan kişiye karşı sevgi beslemesine sebep olur.
TEVBE SURESİ NEDEN İNDİRİLMİŞTİR?
Müslim, İbni Hibban ve Ebû Davud, Nu’man b. Beşir’den tahric etmişlerdir. O, şöyle demiştir: Bir grup ashabla birlikte Peygamber (s.a.)’in minberinin yanındaydım. Biri: “Ben müslüman olduktan sonra Allah için hiçbir amel işlemeye önem vermiyorum. Ancak hacılara su verme işi müstesna” dedi. Bir başkası: “Ben Mescid-i Haram’ı imar işini üstün görüyorum” dedi. Bir başkası: “Allah yolunda cihad, sizin söylediklerinizden daha hayırlı” dedi. Ömer onları: “Peygamber (s.a.)’in minberi yanında seslerinizi yükseltmeyin” diyerek uyardı. Cuma günüydü. Cumayı kılınca, Resulullah (s.a.)’in huzuruna girdim ve meseleyi ona sordum. Bunun üzerine Cenab-ı Hak: “Siz hacılara su vermeyi ve Mescid-i Haram’ın tamirini, Allah’a, ahiret gününe inanan, Allah yolunda cihad eden kimse gibi mi tuttunuz1?…” ayetini indirdi.
Feryabî’nin İbni Sîrîn’den tahricine göre, o şöyle demiştir: Ali b. Ebî Talib Mekke’ye geldi. Abbas’a: Amca, hicret etmeyecek misin, Resulullah (s.a.)’a katılmayacak mısın? dedi. Amcası: Ben Mescid-i Haram’ı imar ediyorum, Kabe’nin örtüsünü değiştiriyorum, dedi. Bunun üzerine Allahü Teâlâ: “Siz hacılara su vermeyi ve Mescid-i Haram’ın tamirini, Allah’a, ahiret gününe inanan, Allah yolunda cihad eden kimse gibi mi tuttunuz?” ayetini indirdi. Hicabe: Kabe’ye hizmet etmek, demektir.
Sikâye (hacılara su verme) ve Hicabe (Kabe’ye hizmet etme), Kureyş’in iyi işlerinin en üstünleriydi. Nitekim bu ikisini İslâm da kabul etmişti. Cabir (r.a)’in rivayet ettiği Veda Haccı Hutbesi hadisinde, şöyle buyurulur: “Şüphesiz, cahiliye adetleri -hacılara su verme ve Kabe hizmeti müstesna- ayaklarımın altındadır…” Hadiste geçen “meâsir” kelimesi arapların söylediği, rivayet ettiği, övündüğü, güzel gördüğü şeyler manasınadır.
Abdurrazzak da, Şa”bî’den buna benzer bir hadis tahric eder. İbni Cerir et-Taberî, Muhammed b. Ka’b el-Kurazî’nin şöyle dediğini tahric eder: Talha b. Şeybe, Abbas, Ali b. Ebî Talib, birbirlerine karşı övündüler. Talha: “Ben Kabe’nin sahibiyim, çünkü onun anahtarı bende, dedi. Abbas: Ben hacılara su verme işinin sahibiyim, dedi. Ali: İnsanların ilk önce Kıbleye namaz kılanların-danını. Cihad ediyorum, dedi. Bunun üzerine Cenab-ı Hak: “Siz hacılara su vermeyi ve Mescid-i Haram’ın tamirini, Allah’a ahiret gününe inanan, Allah yolunda cihad eden kimse gibi mi tuttunuz?…” ayetini indirdi.
Kısacası, nüzul sebebi hakkında en sahih görüş, Nu’man b. Beşir”in rivayet ettiği görüştür. Hasan, ŞaTsî, Kurazî, İbni Sîrîn’den rivayet edilen diğer görüşler ise, Nu’man’m kısa rivayetini açıklama kabilindendir